Hayatlarımızda iyilikten çok kötülük yaptık, ve bedelini ödemenin vakti geldi. | Open Subtitles | إرتكبنا ذنوب أكثر من الأعمال الصالحه بحياتنا و حان وقت العقاب |
Yani bu konuda biraz sorun yaşadık ve gerçekten sizinle ne olup bittiğini bilgisini paylaşmadık, ve artık bunun vakti geldi. | TED | اذا نحن بطريقة ما علقنا مع هذا، و لم نكن معكم عادلين فيما يخص ما يحدث في الواقع الآن، و حان الوقت أن نفعل |
Ve gerçek hayata dönmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | و حان الوقتُ للرجوعِ إلى الحياةِ الحقيقية |
Hayallerimizi gerçeğe dönüştürüp buradan kurtulma vakti geldi. | Open Subtitles | و حان وقت تحقيق حلمنا بمغادرة هذا المكان |
Üstelik tavlaması zor birisin. Öyle muamele görme vaktin geldi. | Open Subtitles | كما أنك فتاة رائعة و حان الوقت لأن يعاملك أحدهم بهذه الطريقة |
Senin asıl yüzün bu ve Storybrooke halkının bunu öğrenme zamanı geldi. | Open Subtitles | تلك حقيقتكِ. و حان الوقت ليعرف سكّان ''ستوري بروك'' ذلك. |
Ve seni o duygulardan çıkarıp biraz peynire sokmanın vakti geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لإخراجكِ مِن هذه المشاعر و تقديم بعض الجبن لكِ. |
Artık tek bir dünyada yaşamanın ve bir üçüncüsünü aramayı bırakmanın vakti geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لكَ لتعيش في عالم واحد و أن لا تعيش مطارداً عالماً ثالث |
Buraya geldiğimden beri birçok kötü kararda bulundum ve artık biraz sorumluluk almamın zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد اتخذت الكثير من القرارات السيئة منذ ان أتيت الى هنا و حان وقت ان أتحمل بعض المسؤولية |
Hayatımı seninki için riske attım. Borcunu ödeme vakti geldi. | Open Subtitles | لقد جازفتُ بحياتي لأجلكَ و حان الوقت لكَ لتردّ ذلكَ الدَين |
O sudan içmenizin vakti geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت المناسب لتشرب من نفس تلك المياه. |
Ve artık bu şekilde hayatını sürdüremeyeceğini belirtmemin zamanı geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لمواجهة الحقائق لا يمكنك تحمل العيش بهذه الطريقة |
Çünkü siz onun takımısınız ve bir takım gibi davranma zamanınız geldi. | Open Subtitles | لأنّكن تمثّلن فريقها و حان الوقت لتبدأن التصرف على هذا الأساس |
Artık sana söylemenin zamanı geldi. Çünkü... | Open Subtitles | ... ـ و حان الوقت لكي أبوح لكِ ، لأن ـ إذهب ، و سترى ماذا سيحدث ليّ |
Ve kişisel ayrılıkları bir kenara koymanın zamanı geldi. | Open Subtitles | أجل و حان وقت نبذ خلافتنا الشخصية |
Ah, 11:00'deki görüşmenizin vakti geldi. | Open Subtitles | و حان وقت إجتماع الساعة 11: 00 |
O taşındı ve seninde şimdi aynı şeyi yapma vaktin geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لتفعل انت نفس الشيء انهض |
Pinkerton sizin okulunuz ve geri alma zamanımız geldi. | Open Subtitles | برنكتون هي مدرستكم و حان الوقت لنرجعها |
Onları ortadan kaldırma vakti geldi. | Open Subtitles | و حان الوقت لنتخلص من أية آثار |
Siz çocukları eve geri getirmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | أتممتم عملكم و حان وقت إعادتكم |