Benden iyi olduğunu biliyor gibiydi. O halde ona ne yapabileceğini gösterelim. | Open Subtitles | و كأنه كان متأكد أنه أفضل مني لنره إذن ما يمكنك فعله |
Tıpkı biri gerçekten kocaman ve ağır bir şey düşürmüş gibiydi. | Open Subtitles | كان و كأنه أحدهم قام بإسقاط شئ كبير جداً و ثقيل |
Loş ışık altında yüzü biraz değişmiş gibiydi. | Open Subtitles | في الضوء القاتم الخافت بدا له الوجه و كأنه قد تغير قليلاً |
Sonunda uyandığın ve her şeyin bittiği kısım haricinde kabusa benziyor. | Open Subtitles | لقد كان و كأنه كابوس ما عدا الجزء الذي تستيقظ فيه و تجد أن الكابوس قد انتهى |
Büyükannesini çıplak elleriyle topraktan çıkarmışa benziyor. | Open Subtitles | و الآن اٍنه يظهر أمامى و كأنه نبش قبر جدته بيديه العاريتين |
- Bir fikrim yok. Söylenmesi gereken şey oymuş gibi geldi. | Open Subtitles | لا أدرى و لكنه بدا لى و كأنه الشئ الصحيح لقوله |
Evet ama...ya duyduğum ses, kimi zaman sanki kendi sesim gibi geliyorsa? | Open Subtitles | نعم ، لكن ماذا إذا بدا أحياناً و كأنه صوتى أنا ؟ |
sanki çok matah bir şeymiş gibi herkes kendine acı çektirecek bir şeyler arıyor. | Open Subtitles | على عكس كل شخص بالعالم و الذين يبحثون عن الألم و كأنه كنز مدفون؟ |
Bu durum bana bir fırsat veriyor, çünkü küratörlügünü yaptigim her tasarım sergisi farklı bir dünyayı inceliyor. Ve bu harika, çünkü her seferinde işimi değiştirmişim gibi geliyor. | TED | و هذا يتيح لي الفرصة لأن كل عرض تصميمات أكون أمينته و كأنه آت من عالم مختلف لأنه يبدو مثل كل مرة أقوم فيها تغيير عملي |
Beni ziyaret ediyormuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | عندما أمسك كتبه، أشعر و كأنه معي بطريقة ما. |
Dünya'da karşımıza çıkacak güç yok gibiydi. | Open Subtitles | بدا الأمر و كأنه لا توجد قوة في العالم كله تستطيع مواجهتنا |
Ama senin evin cennet gibiydi, tıpkı yukarıdaki gibi. | Open Subtitles | منزلك بدا لي و كأنه النعيم عالي هناك في أعلى التل |
sanki yanlış yola sapıp kötü bir mahalleye gelmiş gibiydi | Open Subtitles | و كأنه اخذ منعطفاً خاطئاً في حي خطير جداً |
Sırt üstü uzanmış yıldızları seyrederken zaman akıp gitmesine rağmen hiç bitmeyecek gibiydi. | Open Subtitles | أتذكر التمدد على ظهري لما بدا و كأنه وقت لا ينتهي أحدق في النجوم |
Bir kurttu ama çok iriydi. Canavar kurt gibiydi. | Open Subtitles | لقد كان ذئباً لكن أكبر لقد بدا و كأنه وحش على هيئة ذئب |
sanki hava uçaktan emilmiş gibiydi. Nefes alamıyorduk. | Open Subtitles | و كأنه تم سحب الهواء من الطائرة لم نتمكن من التنفس |
Bakın, kafanızı eğip gözlerinizi serbest bırakırsanız büzüşmüş bir patatese benziyor. | Open Subtitles | إن أحنيت رأسك قليلاً لليسار و استرخيت جيداً فسيبدو و كأنه ثمرة بطاطس |
Görüştüğüm bir fizikçinin sesine benziyor. | Open Subtitles | يبدو و كأنه مثل العالم الفيزيائي الذي كنت أواعده |
Büyük bir lağıma benziyor. Cidden büyük ve derin. | Open Subtitles | أنا فى مكان و كأنه بالوعة كبيرة كبيرة جدا و عميقة |
Bilmiyorum, temiz havaya ihtiyacı varmış gibi geldi. Bilmiyorum, bir şeye ihtiyacı var. | Open Subtitles | لا أعرف بدا و كأنه يحتاج إلى بعض الهواء النقي لا أعرف إنه يحتاج إلى شيء ما |
sanki bunu yapmaya en ufak yetenegi varmis gibi söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تقولين هذا و كأنه شيء هي قادرة على فعله |
sanki çok normal bir şeymiş gibi söyledin. | Open Subtitles | تعلم أنك قلت ذلك و كأنه إجابة عادية. |
Bence beraber çok iyiler. sanki aralarındaki kimya alınyazıları gibi geliyor bana. Anlatabildim mi? | Open Subtitles | إنهما جيدون مع بعض, يبدوان لي و كأنه بينهما إنجذاب مقدّر. |
Bazen eşyaların hareket ediyormuş gibi göründüğünü de söylemişti. | Open Subtitles | و قال بأنه بدا أحياناً بأنّ الأشياء و كأنه تمّ تحريكها |
Şimdi tavanın kilit noktasındayız, bütün her şeyin zirvesinde, sanki yerinden bizim alanımıza düşmek üzereymiş gibi görünen, bizim alanımıza giren bir figür ile. | TED | و الآن نحن عند حجر زاوية السقف، ذروة الأمر برمته، بصورة يبدو فيها و كأنه على وشك السقوط من فضائه إلى فضائنا، متخطيا إياه. |