"يبقيني" - Traduction Arabe en Turc

    • tutan
        
    • tutuyor
        
    • sağlıyor
        
    • engelliyor
        
    • tutandır
        
    • sağlayan
        
    • tutmasına
        
    Beni bir arada tutan tek şey o negatif enerji. Open Subtitles الشّيء الوحيد الّذي يبقيني على قيد الحياة هي طاقتي السّلبيّة.
    Ve beni hayatta tutan bilgileri vermeden önce çok uzun süre acı çekeceğim. Open Subtitles وسأتحمل الكثير من الألم لمدة طويــلة قبل أن أخبرك بالمعلومة ذلك يبقيني حية.
    Benimle zerre ilgilenmiyor, ki bu da beni güvende tutuyor. Open Subtitles إنها غير مبالية بي تماماً وهذا ما قد يبقيني آمنة
    bu boncuklar beni güvende tutuyor. Herhangi bir ruhun kafa bulasmasini engelliyor. Open Subtitles هذا الخرز يبقيني في أمان، إذ يمنع كلّ الأرواح من المساس برأسي.
    Benim ayakta durmamı sağlıyor. Hareket koordinasyonunda görev alır. TED وهو يبقيني واقفاً الآن. فهو المسؤول عن الحركة المتناسقة.
    Evet ama bu iş beni akıllı tutan tek şey. Open Subtitles أجل، حسناً، هذه الوظيفة هي الشئ الوحيد الذي يبقيني عاقلاً.
    Hayatımda beni burada tutan birşey yok, artık. Open Subtitles لم يعد شىء في حياتي يستطيع أن يبقيني هنا
    Sigara beni dengede tutan tek şey. Open Subtitles التدخين هو الشيء الوحيد الذي يبقيني متوازنة.
    Benim hayatta tutan şey, ne kadar uzakta olursa olsun,intikam günü umdudur. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يبقيني في حالة إستمرارية هو الأمل ليوم الإنتقام مهما كان بعيداً
    Onlar uzun zamandır beni "insan" tutan tek şeydi. Open Subtitles لقد كانوا الشيء الوحيد الذي يبقيني بشراً لوقت طويل
    İşim şu anda beni ayakta tutan tek şey Open Subtitles العمل هو الشيء الوحيد الذي يبقيني متماسكة
    İhtiyar bir kadın gibi görünmek istemem, ama paranoyak olmak beni hayatta tutuyor. Open Subtitles أكره أن اكون سيدة عجوز لكن جنون العظمة يبقيني على قيد الحياة
    Salla onu benim istediğim gibi Vereyim sana istediğini Birkaç ayda bir saçımı değiştiririm... çünkü zamparaların ilgisini canlı tutuyor. Open Subtitles أحاول أن أصبغ شعري كل شهرين لأنه يبقيني جذابة
    Toparlak bir yüzü var ve her zaman gülümsüyor, beni beş sentine hayatta tutuyor. Open Subtitles وجه على شكل الرصاصة ودائماً مبتسماً يبقيني حياً مقابل قطعة نقود
    Mantıklı görünmediğini biliyorum ama bu ufak başkaldırı hareketi beni sakin ve aklı başında tutuyor. Open Subtitles أعلم أن هذا ليس عقلانياً ولكن هذا فنٌ صغير للعصيان يبقيني عقلانية وهادئة
    Anne, yemin ederim. Luke kahvemi sağlıyor. Başka bir şey yok. Open Subtitles أمي, أقسم لوك يبقيني في القهوة, لاشيء آخر
    Benim açık sözlü olmamı sağlıyor. Bu yüzden, göz boyayıcı bir ümit istemiyorum. Open Subtitles وهو من يبقيني على الطريق القويم لذا لا أريد أي آمال زائفة
    Programım benim sürekli görevime odaklanmamı sağlıyor. Open Subtitles برنامجي يبقيني مركزا فى المهمة التى امامي
    Eve gidince karımın ve çocuğumun dırdırı ayaklarımın yerden kesilmesini engelliyor. Open Subtitles ل العودة إلى ديارهم ولها زوجة وطفل الكلبة لي... ... لبضع ساعات. يبقيني على الارض.
    "Kanatlarımı kırsa da hedefler, beni hayatta tutandır ümitler. Open Subtitles ‎‏"لقد قصت التوقعات جناحيّ، لكن الأمل يبقيني حياً"‏
    Aklımı başımda tutmamı sağlayan tek şey bir gün, beni neye bulaştırdığını anlatacak olduğunu bilmekti. Open Subtitles الشئ الذي يبقيني بعيد هو التعقل لانني أعرف سيأتي اليوم الذي تخبرني مالذي ادخلتني فيه ومن الأفضل أن يستحق ذلك
    Peki babamın beni rehin tutmasına neden yardım ettin? Open Subtitles حسناً إذاً لماذا ساعدتي والدي كي يبقيني في المنزل؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus