| Eğer bizden ilerideyse ve onu göremiyorsak o zaman onu görebilene kadar arkasında bıraktığı izi takip etmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | إذا كان أمامنا ولا نستطيع رؤيته حينها سنقوم بتقفّي الأثر الذي يتركه حتى نستطيع رؤيته |
| Belki Naturelle'ye bırakır. | Open Subtitles | ربما يتركه مع ناتشيورال او شيء من هذا القبيل |
| Onu müzede bırakmasını söyle, bıraksın onu yoksa neticesine katlanır. | Open Subtitles | قولي له أن يتركه لي في المستند , دعيه أو ستواجهين عواقب |
| İçeri girmeden önce tüfeği arabada bırakacak. Hatta silaha ihtiyacımız olmayacak... | Open Subtitles | يتركه عادة في الشاحنة قبل أن يدخل لأننا لسنا بحاجة |
| Ki bu durum gördüğüm kadarıyla onu büyük bir problemle baş başa bıraktı. | Open Subtitles | مما يتركه بمشكلة كبيرة جداً كما أرى الأمر |
| Bu onun ilk doğaüstü deneyimiydi, ve peşini hiç bırakmadı. | Open Subtitles | كان أول أتصال له مع القوى الخارقة ولم يتركه أبداً |
| - Tamam. - Yarı çıplak da bırakmaz. - Tamam dedim! | Open Subtitles | لا يتركه نصف عارٍ تقريباً - قلت لك حسناً ، لا تقلق سأهتمّ بهذا الأمر - |
| Evet, Rahip, hala Tanrının unuttuğu yer değil mi diyorsun? | Open Subtitles | إذاً أيها القس ألازلت تعتقد أن هناك مكان لم يتركه الرب مهجوراً؟ |
| Robin'i lime lime ediyor ama hayatta bırakıyor. | Open Subtitles | أنه يشرح روبن، لكنه يتركه على قيد الحياة، |
| Bana bırakmamış, o kadarını biliyorum. | Open Subtitles | لم يتركه لي. هذا كل ما أعرفه |
| Onlarca yıl sonra oğlanın yeni en yakın arkadaşı her şeyi öğrenir ve asla bunu unutmasına izin vermez. | Open Subtitles | بعد عُشْرِيات لاحقا ، الصديق المفضل الجديد للصبي يكتشف كل الأمر ، ولا يتركه أبدا بسلام |
| Babamın banyo küvetinde bıraktığı tarzda olan. | Open Subtitles | النوع نفسه الذي كان يتركه والدي داخل حوض الاستحمام |
| Ben sadece ardında bıraktığı hasarı gördüm. | Open Subtitles | كل ما رأيته هو الخراب الذي يتركه عند ظهوره |
| Püf noktası bütün hacker'ların yaptığı işlerde bıraktığı kendinden bir parçayı bulmaktır. | Open Subtitles | الخدعة هي إيجاد جزء منه والذي يتركه جميع المخترقين في أفعالهم. |
| Lex'den ürün çekimi almaya geldim. Genelde benim için kapıda bırakır. | Open Subtitles | جئت لآخذ شيك المحصول من ليكس يتركه لي بالخارج عادة |
| Bir anda canın babalık yapmak mı istedi? Nasıl bir baba, oğlunu oyun oynamaya götürdüğü bir evde havuzda yabancının tekiyle bir başına bırakır? | Open Subtitles | أي نوع من الآباء الذي يصطحب إبنه لموعد للعب ، و يتركه مع غريباً في المسبح ؟ |
| Seni kandırmıyorum. Adamına herifi serbest bırakmasını söyledim. | Open Subtitles | أنظر ، لا أخدعك يا رجل أخبرت رجلي أن يتركه |
| bırakmasını emrettim. Beni dinlemedi. | Open Subtitles | امرته ان يتركه ولكنه رفض الخضوع لأوامري |
| Lynch'i öldürürsek bombayı bırakacak ve bomba da patlayacak. | Open Subtitles | إذا ما قتلنا "لينش" فانه سوف يتركه و سوف تنفجر القنبلة. |
| Yani, Pelant takip cihazını kurcalayıp kendisinin evde görünmesini sağladı kurbanı akıl hastanesinden dışarı sürükledi onu uyuşturdu ve kurtlar yesin diye orada bıraktı. | Open Subtitles | يجذب ضحيّتنا لخارج مُستشفى المجانين، يُخدّره، ومن ثمّ يتركه للذئاب. |
| Rodya'ya çok iyi baktı ve onu bir dakika bile yalnız bırakmadı. | Open Subtitles | إنه مهتم براسكولنيكوف, ولم يتركه لحظة واحدة |
| - Yarı çıplak da bırakmaz. - Tamam dedim! Halledeceğim. | Open Subtitles | لا يتركه نصف عارٍ تقريباً - قلت لك حسناً ، لا تقلق سأهتمّ بهذا الأمر - |
| Sen gerçekten Tanrı'nın unuttuğu yere mi gidiyorsun? | Open Subtitles | هل ستذهب إلى مكان يتركه الرب مهجوراً؟ |
| Ailesi onu güvende tutuyor ama bu küller onu korunmasız bırakıyor. | Open Subtitles | "تبقيه عائلته آمناً، لكنّ هذا الرماد يتركه مكشوفاً" |
| Neden onu direk asılı bırakmamış ki? | Open Subtitles | -فلماذا لم يتركه معلقاً فحسب؟ |
| Katsumoto tutuklandı. Omura bu geceyi sağ çıkartmasına izin vermez. | Open Subtitles | كاتسوموتو" موقوف" امورا" لن يتركه اخر الليل" |
| - Laptopunu ofisinde bırakırdı. | Open Subtitles | حاسبه المحمول ؟ لقد كان يتركه دائماً في مكتبه |
| Güzel giyinirdi, güzel yerdi, efendisi ne bırakmışsa tabi. | Open Subtitles | ، يرتدي بشكل جيد, و يأكل بشكل جيد بما يتركه له السيد |