Bu durum doğru olamaz. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | TED | و هذا الوضع لا يمكن أن يكون صحيحا. يجب أن نفعل شيئا من أجل ذلك |
Hep söylüyorum bir şeyler yapmalıyız diye, ama kimse dinlemiyor. | Open Subtitles | أظل أقول لك يجب أن نفعل شيئا حيال ذلك ، ولكن لا أحد يستمع. |
Ayrıca, kıyafet yönetmeliği hakkında bir şeyler yapmalıyız, tamam mı? | Open Subtitles | وأيضا يجب أن نفعل شيئا بخصوص اللبس, أليس كذلك؟ |
Bir şey yapmalıyım. | Open Subtitles | أنا يجب أن نفعل شيئا. |
- Bununla ilgili bir şeyler yapmak zorundayız. - Biliyorum. | Open Subtitles | ـ يجب أن نفعل شيئا حيال ذلك ـ أعلم |
- As çılgın. - Onunla bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | لأنه مجنون يجب أن نفعل شيئا لحل هذا |
Bu bizi bir yere götürmüyor. Bir şeyler yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | هذا لن يفيد يجب أن نفعل شيئا |
- Dinle, Mark. Bu kadın deli, bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | انظر يا (مارك)، تلك المرأة مجنونة يجب أن نفعل شيئا |
Bence bu konuda bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | أعتقد أننا يجب أن نفعل شيئا حيال الأمر |
Demek istediğim, bu kızı seviyorum. bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | أعني، أحب تلك الفتاة يجب أن نفعل شيئا |
Eğlenceli bir şeyler yapmalıyız, mesela... mesela Tyler'a evine hoş geldin partisi. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئا للمرح مثل حفلة ترحيب. |
- 2000 metre. - bir şeyler yapmalıyız, efendim. | Open Subtitles | على بعد ألفي متر - يجب أن نفعل شيئا ، سيدي - |
Bununla ilgili bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئا حول هذا الشأن |
Ama oluyor ve bu konuda bir şeyler yapmalıyız bence. | Open Subtitles | وأعتقد أننا يجب أن نفعل شيئا حيال ذلك. |
Bir şeyler yapmak zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئا. |
Bir şeyler yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن نفعل شيئا |