Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin! Neden o yatağa geri gitmiyorsun? | Open Subtitles | لا يجب علي فعل أي شيء لم لا تعود لذلك الفراش |
Zenginim... sanırım zenginsen, çok sey yapmak zorunda degilsin. | Open Subtitles | أنا غني أعتقد أنه لا يجب علي فعل الكثير من الأشياء إذا كنت غني |
Bunu yapmalıyım. Başka bir şeyden anlamayacak. | Open Subtitles | يجب علي فعل هذا انه لا يريد ان يفهم حتى الان |
Gece yarısına 20 dakika var Birşeyler yapmalıyım | Open Subtitles | امامي فقط عشرين دقيقة حتى منتصف الليل يجب علي فعل شئ |
Pekâlâ, üzgünüm ama bunu yapmam lazım, tamam mı? | Open Subtitles | لا بأس أنا آسفة يجب علي فعل ذلك .. حسنأً ؟ |
Durumumu anlıyorsun. yapmalıydım, beni suçlama. | Open Subtitles | يجب أن تفهم كان يجب علي فعل ذلك كان يجب أن أفعلها |
Ben, birkaç detaylı analiz daha yapmak zorundayım ama ilk gözlemlere göre, en az %50 kapasitede. | Open Subtitles | يجب علي فعل المزيد من التحاليل المفصله لكن هذا المقياس يستشعر بالداخل على الأقل 50 بالمئه من القدره |
Demek oluyor ki doğru olmadığını bildiğim şeyler yapmam gerek ve bundan nefret ediyorum. | Open Subtitles | يعني أنه يجب علي فعل أمور أعلم أنها ليست صحيحة و انا أكرهه. |
Ve sonra, "Endişeliyim ve yapmam gereken şey bu." dedim ve gittim | Open Subtitles | وأحسست حينها بأني قلق ، يجب علي فعل ذلك ولقد فعلت |
Evet. Ne diyorsun yani, yapmamalı mıyım? Hayat senin hayatın. | Open Subtitles | أجل ماذا تريد أن تقول انه لا يجب علي فعل ذلك |
Artık 18 yaşında. Artık bu boku yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | هو في سن الـ18 لا يجب علي فعل تلك الهراءات مُجدداً |
Sen herkesi dışlıyorsun diye ben de yapmak zorunda değilim. | Open Subtitles | فقط لأنك تريدين تصعيب الأمور على الجميع هذا لا يعني انه يجب علي فعل المثل |
Bu şeyleri yapmak zorunda olmayı sevmiyorum. | Open Subtitles | وأنا لا أحِب فكرة أنه يجب علي فعل هذِه الأشياء |
Bunu gerçekten yapmak zorunda mıyım, baba? | Open Subtitles | هل حقاً يجب علي فعل ذلك يا أبي؟ |
Ailem için en hayırlısını yapmalıyım. | Open Subtitles | يجب علي فعل الذي فيه مصلحة عائلتي مصلحة عائلتك؟ |
Bir tane zaman kapsülünü gömmüştü ben de her zaman öyle yapmalıyım demiştim ama asla yapmamıştım. | Open Subtitles | هي من دفنت كبسولة الزمن وأنا لطالما ظننت انه يجب علي فعل ذلك ولم أقم بذلك أبداً |
Her yere elini sürüyor, bu yüzden bunu yapmalıyım. | Open Subtitles | لذا يضع يده على كل شيء لذلك يجب علي فعل هذا |
Bir şey yapmam lazım, yoksa önce bu orospu çocuğu bizi öldürecek. | Open Subtitles | يجب علي فعل شيء والا فان اللعين سوف يبدأ بقلتلنا اولاً |
Bunu yapmam lazım. | Open Subtitles | يجب علي فعل هذا. |
Cabe, kan kaybını azaltmam gerekecek yani biraz kişisel ve azıcık iğrenç bir şey yapmam lazım. | Open Subtitles | كايب)، سأبطئ من فقدانك للدماء) لذا يجب علي فعل شيئ ما هذا شخصي قليلا و فضيع كثيرا |
Aslında çok daha önce yapmalıydım bunu. | Open Subtitles | أظن أنني كان يجب علي فعل ذلك مـُنذ فترة طويلة كلا، كلا، ليس بهذا الشأن |
Ayrıca okul yönetim dağıtacağım, uzun zaman önce yapmalıydım. | Open Subtitles | وأيضاً، سوف أفكك مجلس إدارة المدرسة كان يجب علي فعل هذا منذ وقت طويل |
Pekala, eğer "en iyi" bensem, senin de "en iyi"ye ihtiyacın varsa sanırım bu işi yapmak zorundayım. | Open Subtitles | اذا , اعتقـد اذا كنـت انا الأفضـل وانت تحتـاج الى الأفضـل اذا يجب علي فعل ذلـك |
Bunu her zaman yapmak zorundayım şimdi. | Open Subtitles | إذاً, يجب علي فعل هذا طوال الوقت فحسب. |
Ve deneyebilmek için birkaç şey yapmam gerek. | Open Subtitles | و كمحاولة يجب علي فعل بعض الاشياء |
Şimdi tek yapmam gereken sizi biraz daha erken bırakmak böylece işe zamanında gidebilirim. | Open Subtitles | الان يجب علي فعل هذا صباحا ان اصحى مبكراً حتى استطيع الحضور لعملي في الوقت المحدد |
Evet. Ne diyorsun yani, yapmamalı mıyım? Hayat senin hayatın. | Open Subtitles | أجل ماذا تريد أن تقول انه لا يجب علي فعل ذلك |