Dünyada bundan 7 tane var ve bu adam arabayı kasada saklıyor. | Open Subtitles | يوجد سبعة منها فقط في العالم وهذا الرجل يحتفظ بها في قبوه؟ |
Bay Trent anahtarını nerede saklıyor bilmiyorum ama dördüncüsü korumam için bana emanet edildiğinden nerede olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلم أين يحتفظ السيد ترينت بمفتاحه، ولكني أعلم أين يتم حفظ الرابع لأنني أنا نفسي مكلفٌ بحراسته |
Houston polisi hala emin değil, çünkü tecavüz ilacı kana çok hızlı karışıyor ve adam onları 12 saat tutuyor. | Open Subtitles | شرطة هيوستن لا تزال غير متأكدة لأن تعرفون، مخدر الاغتصاب يتم استقلابه سريعها و هو يحتفظ بهم لـ 12 ساعة |
Yerel polis mezarı açanın onları hatıra olarak... sakladığını düşünüyor. | Open Subtitles | البوليس يعتقد أن من فتح القبر يحتفظ بيهم كا هدايا |
O kâğıt parçasını elinde tutuyorsa da sence bu kâğıdı nerede saklar? | Open Subtitles | ولو كانت تلك الورقة بحوزته، أين تظن أنه قد يحتفظ بها؟ |
Çalıştığı bir bölüm var mıydı? Ya da aletlerini sakladığı bir yer? | Open Subtitles | هل كان لديه مكان يعمل به مكان يحتفظ فيه بأدواته ؟ |
En basitçe, aygıt her nakli hafızasında tutar. | Open Subtitles | ببساطة شديدة ، الجهاز يحتفظ بذاكرة كل إنتقال |
Anahtarı öyle iyi saklıyor ki, belki de kıçına sokmuştur. | Open Subtitles | إنه يحتفظ بالمفتاح بشدة,على الأرجح عالق بمؤخرتة |
Şef yardımcısı en hassas dosyaları evinde saklıyor. | Open Subtitles | حسناً، يبدو أن نائب الرئيس يحتفظ بأغلب قضاياه الحساسة في المنزل |
Son dakika haberi! Cebinde bir aşk mektubu saklıyor. | Open Subtitles | اخر الاخبار وهي انه يحتفظ برسالة حب في جيبه |
Günlük mü? Bir MIT öğrencisi günlük mü tutuyor? | TED | مفكرة؟ طالب بمعهد ماساتشوستس للتكنولوجيا يحتفظ بمفكرة؟ |
Herkes masasında tutuyor ve boncuklarla değiştiriyor. | Open Subtitles | يحتفظ بها الجميع في ادراجهم ويبادلونها باشياء اخرى |
Evini o kadar temiz tutuyor ki osuramıyorsun bile. | Open Subtitles | يحتفظ ببيته نظيف تماما ً لدرجة ألا يمكنك أن تفسا حتى |
Ben de hâlâ malları sakladığını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لذا راودتي فكرة أنّه ما زال يحتفظ بتلكَ العقاقير |
Altıncı kurşunu sembolik olarak kendisi için saklar. | Open Subtitles | والطلقة السادسة في المسدس يحتفظ بها كرمز لنفسه |
Bu yüzden o şeyi sakladığı için kendini üstün görmekten artık vazgeçebilirsin. | Open Subtitles | لذا يمكنكِ التوقف عن الشعور بالتعجرف لأنه كان يحتفظ بهذا الشئ |
Metro biletlerini oniki yaşındayken aldığı bir cüzdanda tutar. | Open Subtitles | دائما ما يحتفظ بتذاكر المترو منذ كان عمره 12 سنة |
Eğer bombalar ondaysa, onları teknesinde tuttuğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | لو هو عندة القنابلِ، هل تَعتقدُ بانة يحتفظ بهم على يختِه؟ |
Burası Avery'nin defteri tuttuğu yer olmalı çizgi romanlar ile birlikte. | Open Subtitles | بالتأكيد توجد فى المكان الذى يحتفظ افيرى بكتبه مع كتب الكوميكس |
İnatçıIık hâlâ cazibesini koruyor, fakat böyle bir kızla olmaz. | Open Subtitles | الانحراف لازال يحتفظ بجاذبيّته, لكن ليس مع تلك البطة القبيحة. |
Normalde, temizlik görevlisinin elinde kondüktöre yardım için bile olsa hiçbir kağıt bulunmamalıdır. | Open Subtitles | عادةً ، عامل النظافة لا يحتفظ .. بأي أوراق من أجل عامل القطار |
Üzerinde çalıştığı her davanın dosyasını saklamış. | Open Subtitles | لابد أنه يحتفظ بملاحظات كل قضية عمل عليها |
Büyük televizyon onda kalsın, yeter ki bebeğime zarar vermesin. | Open Subtitles | يمكنه ان يحتفظ بالتلفاز, لكنه لن يؤذى حبيبى. |
Evet müthiş bir yüz ifadesi vardı ama sadece bir. | TED | انه كان يحتفظ بتعبير جميل. لكن مجرد تعبير واحد |
Ama sığınma evi eyalet kayıtları için günlük yoklama kaydı tutuyormuş. | Open Subtitles | لكن الملجأ يحتفظ أيضاً بجدول يومي لسجلاّت الولاية. |
Ayrıca sahip olduğu bir geyiğin de sarhoşken merdivenlerden düşüp öldüğüne inanılır. | Open Subtitles | كما أنه كان يحتفظ بغزال سقط من على السلم و مات مخمورا |