Aslında, Apache ISS leri motive eden gerçek uygulama oldu. | Open Subtitles | اساسا ، اباتشي اصبح التطبيق الذي يحفز مقدمي خدمات الانترنت |
Öfke, harekete geçiren bir duygudur tehdide karşı eyleme geçmeyi teşvik eder. | Open Subtitles | إن الغضب يعد عاطفة منشطة إنه يحفز المرء على التصرف حيال التهديد. |
Sıcaklıkta ani bir düşüş olduğunda ısı ayarlayıcısı kamerayı tetikliyor ve fotoğraf çekmesini sağlıyor. | Open Subtitles | إن حدث تغير سريع بالحرار، فجهاز تنظيم الحرارة يحفز الكاميرا لإلتقاط صورة. |
Tıpkı aşıların bedenimizi hastalıkla savaşması için uyarması gibi biz de bağışıklık sistemimize dokular geliştirerek yaraları daha hızlı iyileştirmesini öğretebiliriz. | TED | مثل اللقاح الذي يحفز أجسامنا على مكافحة الأمراض، نستطيع توجيه جهازنا المناعي لبناء الأنسجة ومداواة الجروح بشكل أسرع. |
Hastanenin yıkılması zaman değişimini tetikledi. | Open Subtitles | تدمير المستشفى هو ما يحفز النقلة الزمنية |
Yani, eğer proteini alabilirsek hastalarda, antikor üretimi uyarısında bulunan bir serum yapabilirler. | Open Subtitles | اذا انتزعنا هذا البروتين يمكنهم ان يصنعوا مصل يحفز على افراز اجسام مضاده |
Eşinin intiharıyla ilgili anıları tetikleyen suyu bile anlayabildi. | Open Subtitles | إنها كانت قادرة أن تعرف ذلك المنفذ الذي يحفز ذكريات إنتحار زوجتك. |
Bu çocukları geleneksel erkek rollerine büründürmenin onların erkekliklerini keşfetmede uyardığını öğrendik. | Open Subtitles | لقد وجدنا أن شغل الصبية في أدوار ذكورية تقليدية يحفز تقديرا لرجولتهم |
Beyne adrenalin salgılaması için uyarı gönderiyor ve aynı zamanda yağ hücrelerinin parçalanmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | انه يحفز المخ لأفراز الادرينالين وهو يحطم خلايا البدانه ايضاً |
İnsanları motive eden şeyleri bulmaya ve uygun şekilde devam ettirmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | انا احاول ان ابحث عن ما يحفز الناس وبعدها اتقدم بشكل جيد |
İnsanları motive eden şey ise, birbirleri arasında geliştirdikleri bağlar, bağlılık ve güvendir. | TED | و الذي يحفز الناس هو الارتباط و الولاء و الثقة التي يطورونها بين بعضهم البعض. |
13 yaşındaki bir çocuğu sadece tek bir şey motive edebilir... ve bu da Smelter gururu değil. | Open Subtitles | شىء واحد فقط هو الذى يحفز فتى فى الثالثه عشر من عمره وهو ليس رائحه الفخر |
Ama çok daha farklı olabilir, çünkü bu, devlet destekli tesislere erişimi olan tesisler konsorsiyumların ciddi hizmet yatırımını teşvik edebilirdi. | TED | لكنه سيكون أمرا جد مختلف، لأن الوصول إلى تلك المرافق المدعومة من الدولة قد يحفز هذا الائتلاف للاستثمار بجدية في الخدمة. |
Arazinin mevcut nesilden gelecek nesillere geçişini teşvik ediyor. | TED | فهو يحفز نقلنا للأرض من الجيل الحالي إلى الجيل القادم. |
MIT'nin medya laboratuvarındaki çalışmamı harekete geçiren de bu. | TED | هذا ما يحفز عملي كأستاذة في مختبر وسائل الإعلام بمعهد ماساتشوستس للتقنية. |
O yüzden konustugunuz zaman sesinize kodlanmis mikro titresimler karsi cinsin iç kulagindaki küçücük killari harekete geçiriyordu. | Open Subtitles | لذلك عندما تتكلم الهزات الصغيرة يعاد تشفيرها داخل صوتك يحفز شعيرات دقيقة وقليلة |
Aldığın tedavi, nörojenezi tetikliyor. | Open Subtitles | الدواء الذي انت علية يحفز تجدد الخلايا العصبية |
...bu da anormal miktarda hücre üretimini tetikliyor böylece tümör şeklinde yeni bir tür beyin oluşturuyor. ...diğer kişilerin gönderdiği yeni sinyalleri beynin algılamasını sağlıyor. | Open Subtitles | مما يحفز إنتاج الكثير من الخلايا، والذي يؤدي بدوره إلى إنشاء دماغ من نوعٍ جديد... على هيئة ورم |
Akışı uyarması için göğsüne masaj yapalım. | Open Subtitles | لماذا لا نحاول تدليك الصدر حتى يحفز التدفق؟ |
Bütün bu veriyle başa çıkabilecek beyinlerin gelişimini tetikledi. | Open Subtitles | و يحفز نمو ألادمغة التي يمكنها التعامل مع كل تلك البيانات. |
Yani, eğer proteini alabilirsek hastalarda, antikor üretimi uyarısında bulunan bir serum yapabilirler. | Open Subtitles | لذا .. اذا انتزعنا هذا البروتين يمكنهم ان يصنعوا مصل يحفز على افراز اجسام مضاده |
Sana beynin korku kısmını tetikleyen bir serum vereceğiz. | Open Subtitles | سأقوم بحقنك بمصل يحفز جزء من مخك يُعالج الخوف. |
Beyne adrenalin salgılaması için uyarı gönderiyor ve aynı zamanda yağ hücrelerinin parçalanmalarını sağlıyor. | Open Subtitles | انه يحفز المخ لأفراز الادرينالين وهو يحطم خلايا البدانه ايضاً |
Yani beni araştırmaya sevk eden soru şuydu, eğer 100,000 kişiyle bir adamı Ay'a gönderebiliyorsak, 100 milyon kişiyle ne yapabiliriz? | TED | اذاً السؤال الذي يحفز بحثي هو, اذا كنا نستطيع وضع انسان على القمر بواسطة 100,000 ماذا يمكننا أن نعمل بواسطة 100 مليون |