"يحين" - Traduction Arabe en Turc

    • geldiğinde
        
    • gelince
        
    • geldi
        
    • doğru
        
    • gelecek
        
    • zamana
        
    • gelene
        
    • gelip
        
    • gün
        
    • gelir
        
    • gelirse
        
    • başladığında
        
    • geldiginde
        
    Ve o gün geldiğinde, iyi bir baba olmayı öğreneceğim. Open Subtitles وعندما يحين ذلك اليوم أخيراً فسأتعلم كيف أصبح أباً جيداً
    Vakit geldiğinde, Ateş etmek zorunda kaldığımızda, Bir an bile tereddüt etmemeliyiz. Open Subtitles بأنه عندما يحين الوقت لإطلاق لنار فعلينا ألا نفكر حتى في الأمر
    Günahlarımız için, Zaman geldiğinde 30 parçayı tapınağın içine saklacağız Open Subtitles لذنوبنا , عندما يحين الوقت سنفتش عن تلك الثلاثين قطعة
    Ama çiftleşme sezonuna gelince, her şey değişiyor ve böyle görünüyor. TED ولكن عندما يحين موسم التزاوج، يتغير كل شيء، وتكون هذه هيئته.
    O an geldiğinde, yapılması gerekeni ben yaparım, tamam mı? Open Subtitles وعندما يحين الوقت، سافعل ما كان ينبغي فعله، حسناً ؟
    Ama senin Dışişleri Bakanlığı kapağın yok ki zamanı geldiğinde irtibata geçesin. Open Subtitles عندما يحين وقت التفاوض ان كنتي تفكرين في دفعي للخارج مرة أخرى
    Zamanı geldiğinde Carcassona'da durum kötüleşirse, nerede olduğunu sana söyleyeceğim. Open Subtitles عندما يحين الوقت لو سانت الآمور وجاء الغزاة, سأخبرك بمكانه
    Ve zamanı geldiğinde doğum kontrolü de istiyorum, soru sormak yok. Open Subtitles وعندما يحين الآوان اريد وسائل تنظيم الحمل ودون طرح أية اسئلة
    Doğanın belli bir düzeni vardır ve vakti geldiğinde hazır olursun. Open Subtitles هناك ترتيب طبيعي للأمور وما أن يحين وقت رحيلهم تصبحي مستعدة
    İş için uygun hale geldiğinde düzgün rekabet şansını elde edecektir. Open Subtitles ستكون لديها فرصة لتنافس بشكل صحيح على الوظيفة عندما يحين الوقت.
    Ben de istiyorum, zamanı geldiğinde ve hazır olduğumda birisiyle tanışacağımdan eminim. Open Subtitles أنا ايضاً، أنا مُتأكدة أني سأقابله،عندما يحين الوقت. و أنا مُنفتحة لهذا.
    Kendine sormak istediğin soru... sıra sana geldiğinde kimi gönderecekleri olmalı değil mi? Open Subtitles السؤال الذى تسأله دائما لنفسك من الذى سوف يرسلونه لك؟ عندما يحين دورك؟
    Um, yanımda beklediklerine emin olacağım ve zaman geldiğinde fiziksel olarak iyi olacağım. Open Subtitles أنا سوف اتأكد أنهم يترقبونني وأنني في الشكل الجسماني الجيد عندما يحين الوقت
    Üstat olacağım ve zamanı geldiğinde Jon'a yardım edecek ve sizi güvende tutacağım. Open Subtitles أن أصبح معلمًا حتى أساعد جون عندما يحين الوقت حتى تكونين أنت آمنه
    Çünkü yapman gerekeni biliyorsun. Ve o an geldiğinde, hazır olmanı istiyorum. Open Subtitles لأنك تعلمين ما عليك فعله وعندما يحين الوقت، أتوقع أن تكوني مستعدة
    Çok şükür zamanı gelince yeterince katırımız ve askerimiz var. Open Subtitles عندنا بغال كفاية ، ورجال بنادق لحراستهم عندما يحين الوقت
    Ama ikimiz de biliyoruz ki zamanı gelince en iyi şeyi yapacaksın. Open Subtitles لكن كلانا نعرف أنه عندما يحين الوقت أنت ستفعل ما تراه أفضل
    İnansalar da inanmasalar da, zamanı gelince doğru seçimi yapacaklardır. Open Subtitles بوجود الدّين أو عدمه، سيتخذان الخيارات السليمة عندما يحين الوقت
    Şimdi hala geride. Ortaya çıktılar, geri dönme vakti geldi. TED الآن عادت إلى هناك. إنها تخرج، ثم يحين وقت العودة.
    gelecek belirlenmiştir. Ve gerçekleştiğinde, dünyadaki yerini sorguya dahi gerek duymadan bileceksin. Open Subtitles المستقبل مؤكد، وعندما يحين ستعرفين من دون أي شك مكانتك في العالم
    Evet ama o zamana kadar bunu ne kadar sürdürebileceğini düşünüyorsun? Open Subtitles أجل، وإلى أن يحين ذلك، فلمتى بظنّك تقدر على مواصلة هذا؟
    - Olmaz. Senin, vakti gelene kadar saklanman gerekiyor. Öteki dünyadan döndüğünü bilmemeli. Open Subtitles عليك أن تظلي مختفية حتى يحين الوقت لا يجب أن تعرف أنكِ عدتِ
    Seçim günü gelip çattığında burada yaptığım şeyin oyunuzu bir zerre olsun etkilemesini istemem. Open Subtitles عندما يحين يوم الانتخابات لا أريد أن يؤثر علي تصويتكم كل ما أفعله هنا ولو قليلاً
    Bence bir gün denizi çok iyi bir şekilde yöneteceksin. Open Subtitles اظن انك ستصبحين حاكمة رائعة عندما يحين دورك و تحكمين
    Sonra ölü yaprakları, taş kalıntılarını ve kışın köklerini temizleme zamanı gelir. TED ثم يحين الوقت لإزالة الأوراق الميتة، بواقي وجذور الشتاء.
    Durum o noktaya gelirse, o çizgiyi de geçeceğim. Open Subtitles سأتمكن من حل هذه المشكلة عندما يحين وقتها
    Yemek başladığında, o durma güdüsü geldiğinde, telefon uzaklara gidecek ve o cezbedicilikten sakınacaksınız. TED ولكن عندما تملك اشاراة للتوقف، إنه كلما يحين وقت العشاء، يذهب هاتفي بعيدا، تتجنبون الإغراء كلياً.
    ve bu gün senin için geldiginde, Sedgewick, yasam ile yüzlesiceksin... faziletsiz yasayacak, prensipsiz, ve bunun için sana aciyorum. Open Subtitles وعندما يحين ذاك اليوم ستواجه حياة بدون فضائل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus