Uğruna her şeyi riske attığı beynini tutmak için elini alnına götürür. | TED | وضع يده على جبهته ليحافظ على عقله الذي به غامر بكل شيء. |
Bir gün, güvenlik görevlisinin, elini beton duvarda gezdirdiğini gördüm. | TED | في يوم ما، رأيت الحارس الأمني يمرر يده قبالة الجدار |
elini kaldıran herkese, zamanlarını birine bakarak geçirdikleri için teşekkür ederim. | TED | شكرا لكل من رفع يده على الوقت الذى قضاه فى الرعاية |
Silah hala elinde. Bunun gibi kaç tane intihar gördün? | Open Subtitles | السلاح مازال في يده , كم إنتحار رأيته كهذا ؟ |
Vay Linus. İlk eli sen kaldırdığın için artı alacaksın. | Open Subtitles | لك درجة زائدة يا لاينوس لكونك أول شخص يرفع يده |
O yüzden eline geğirdiğinde patlayacak şekilde tetiklenmiş başka bir bomba daha yerleştirdim. | Open Subtitles | أعلم، ولذلك زرعتُ قُنبلة أخرى مُعدّة لتنفجر في كل مرة يتجشأ على يده |
Biliyor musun, bir arkadaşım elini kırmıştı ve alçıya almışlardı. | Open Subtitles | أحد أصدقائي منذ فترة مضت انكسرت يده ووضعها في جبيرة |
Daha sonra elini gömleğimin içine soktu ve göğsümü tuttu. | Open Subtitles | و من ثم وضع يده في قميصي وقام بمداعبة نهودي |
elini o çantaya koyup Hope'un çenesini açana kadar ölüm cezasına karşıydı. | Open Subtitles | قبل أن يدس يده بداخل الكيس ليخرج فكها كان ضد عقوبة الإعدام |
Köpeğin içine elini sokarak... kurtları teker teker parmaklarıyla toplamaya başladı. | Open Subtitles | ادخل يده الى داخله وسحب اليرقات الى الخارج ,واحدة تلو الاخرى. |
Kimse kendi elini göremez. Diğerlerinin ellerine bakarak bahse girilir. | Open Subtitles | لا أحد يرى يده وكل فرد يراهن على يد الآخر |
Ağladım, yalvardım... hatta son seferinde elini öpmeye bile çalıştım. | Open Subtitles | بكيت و ترجيته و توسلت في آخر مرة قبلت يده |
Eğer Kral ve onun bütün destekçileri dönmüş olursa savaş meydanında, elinde kılıç Kral ve onu destekleyen herkesle savaşırmış. | Open Subtitles | وإذا ما نفذ الملك ذلك التحرك وجميع أتباعه فأنه سيقف لقتالهم في الميدان حاملا سيفه في يده ، ضد الملك |
elinde koluna doğru ilerleyen bir enfeksiyon var, sertleşen tenosinovit gibi görünüyor. | Open Subtitles | لديه تلوث متصاعد من يده الى ذراعه,ويبدو أن لديه التهابا في الأوتار |
Sürekli başkalarını suçluyorsun ama elinde silah olan kim bir bak. | Open Subtitles | تستمر في لوم الجميع، ولكن انظر من يحمل المسدس في يده |
Gittikçe kötüleşiyor. Sağ eli ve önkolunun tamamı felç oldu. | Open Subtitles | حالته تزداد سوءاً الآن يده اليمنى كلها و ساعده مشلولون |
eli kancalı bir hapishane kaçağı olduğu mu ortaya çıktı? | Open Subtitles | هل كان أحد المجرمين الهاربين مع خطاف في يده ؟ |
eline bir şey alacak ve buraya geri getirecek düğmeye basıp, elindekini bırakmasını sağlayabiliriz. | TED | فهو سيحمل شيئاً في يده وينزله هناك اضغط الزر و دع ذلك الشيء الذي في يده |
Sepete, sadece maymunun elinin girmesine yetecek büyüklükte küçük bir delik açarlar. | Open Subtitles | يعملون ثقب صغير في السلة يكفي فقط لأن يضع القرد يده داخلها |
Sekiz dakika sonra, elinden ekrana baktı, ve geziyordu: ileri ve geri gidiyordu. | TED | بعد ثماني دقائق لاحقاً، نظر من يده الى الشاشة، وكان يستكشف: ذهاباً وإياباً. |
Ve robotun elindeki tutacak bölümüne bir kamera koyup özel komutlar ve yazılımlar yazdık ki dünyanın heryerinden insanlar içeri girebilsin ve ekrana tıklayarak robotu hareket ettirebilsin ve bahçeyi ziyaret edebilsin. | TED | وقد وضعنا كاميرا في ممسك يده الروبوت، وكتبنا بعض البرامج النّصية الخاصة وبرمجيّات حتّى يتمكّن أيّ شخص في العالم أن يدخل وعن طريق النّقر على الشاشة يمكنهم تحريك الرّوبوت و زيارة الحديقة. |
Gidip elleri yaralarla örtüşüyor mu diye bir kontrol edelim. | Open Subtitles | وبإمكاننا أن نرى لو تطابقت يده مع الجروح وباقي الأمور. |
Sağ kolu orangutan gibi güçlüydü, çünkü sol kolu yoktu. | Open Subtitles | يده اليمنى كانت قويه كالقرد لأنه كان لايملك يد يسرى |
Sean bir anlığına onun elini bıraktı ve Charlie bir anda kayboluverdi! | Open Subtitles | أفلت شون يده من يدي للحظة و من ثم اختفى تشارلي فجأة |
Sağ eliyle çizim yapıyor, sağ eliyle sigara yakmaya çalıştı. | Open Subtitles | لقد رسم بواسطة يده اليمنى، وحاول إشعال سيجارته كذلك باليمنى. |
Ona ne yaptın bilmiyorum ama, eğer seni ele geçirecek olursa,bu hiç iyi olmayacak. | Open Subtitles | لا أعرف ماذا فعلتي له لكن لو وضع يده عليك ستكون نهايته أو نهايتك |
Çocuk: "Hayır". KL: Eğer yalan söyleyen bir numara diyorsanız, El kaldırın. | TED | غانغ لي: حسناً، من يعتقد أن الطفل الأول يكذب، الرجاء رفع يده. |
kol saati, tekli Windsor'ın boynunu kalın gösterdiğini düşünürdü. | Open Subtitles | كانت تظن ساعة يده أن تلك الربطة الفردية تجعل عنقه يبدو سميناً |