"يرفض" - Traduction Arabe en Turc

    • reddediyor
        
    • reddetti
        
    • istemiyor
        
    • hayır
        
    • kabul
        
    • vermiyor
        
    • reddedebilir
        
    • bile
        
    • karşı
        
    • ediyor
        
    • reddetmez
        
    • istemeyen
        
    • reddettiği
        
    • reddettiğini
        
    • geri
        
    Mike Tyson girişir ve o bir kelime bile etmeyi reddediyor. Open Subtitles مايك تايسون في ويخوض وهو الآن يرفض أن أقول كلمة واحدة.
    İğneleri almayı reddediyor ve bana nasıl yardımcı olabileceğini biliyorum, Victoria. Open Subtitles انه يرفض اخذ العقار وانا اعرف تماما كيف ستساعديني يا فكتوريا
    Hasta onuru yüzünden tedavi olmayı reddediyor, kardeşiyse onuru yüzünden velisi olmayı reddediyor. Open Subtitles المريض كان يرفض العلاج بسبب الشرف و شقيقه يرفض ان يكون الوصي عليه
    Hirodes adamı mahkum etmeyi reddetti. geri getiriyorlar. Open Subtitles هيرودس يرفض أن يحاكم الرجل أنهم يعيدونه إلى هنا
    Daha fazla test istemiyor. Ölmek için ona yardım etmemizi istiyor. Open Subtitles يرفض أية اختبارات أخرى،يريد الموت و يريدنا أن نساعده على ذلك
    Şey, bilirsin, hayır diyor ama zaten sahnelediği salak oyun da neyin nesi? Open Subtitles حسناً ، أنت تعرف ، إنه يرفض لكن يا للعرض الممل الذى يقدمه
    Açıkçası, maddi fedakarlıklar vardı çünkü babam kendisine para ödenmesini kabul etmiyordu. TED فبداية كان يضحي بوضعه المادي لانه كان على الدوام يرفض أن يؤجر على الوثائق المزورة
    Herkes bu adamın avukatıyla röportaj ayarlamak istiyor ama tüm teklifleri reddediyor. Open Subtitles الجميع يسعى للحصول على مقابلة مع محامى هذا الرجل و لكنه يرفض
    diğer yanda, derin bir ataerkilliğin hakim olduğu bir toplum ve erkek-kadın önceliğini tehdit eden herhangi bir şeyi reddediyor. TED من جهة أخرى، يعتبر مجتمعا بنظام أبوي صارم. يرفض أي شيء قد يهدد النظام المتبع بين الذكر والأنثى.
    Bu yaz katılacağı halka açık törenlerin... programını değiştirmeyi kesinlikle reddediyor. Open Subtitles يرفض التعديل علي أية حال الجدول الصيفي لظهورة العامي.
    Binbaşım, şahıs yardımcı olmayı reddediyor. Open Subtitles حضرة الرائد، الهدف يرفض الانصياع للأوامر
    Madalyasını almayı reddediyor. Open Subtitles إنه يرفض إستلام ميداليته .. و الجميع في إنتظاره.
    Davayı ondan önce benim çözdüğümü kabul etmeyi reddediyor. Open Subtitles انه يرفض الأعتراف بأننى حللت هذه القضية قبله
    Belli ki kaybolduk ama kocam, arabayı durdurup yolu sormayı reddediyor. Open Subtitles لكننا ضعنا، وهو يرفض ان يتوقف ويسأل عن الاتجاه
    Bence bu numarayı yapmayı reddediyor. Open Subtitles حسناً لو سألتني إن يرفض ذلك لأنه يعلم لو فعلها جيداً
    Bir yemek şirketi, dana eti vermeyi reddetti. Open Subtitles . لدى متعهد تجهيز أطعمة يرفض تقديم لحم البقر
    Cesurca davrandı ve durup istikameti sormayı reddetti yoksa çoktan gideceğimiz yere ulaşmış olurduk. Open Subtitles وكونه رجل ، يرفض التوقف ويسأل عن الاتجاهات أو ربما حقاً وصلنا لوجهتنا
    Ama uyuz ev sahibi, bana orayı kefilsiz kiralamak istemiyor. Open Subtitles لكن مالك البناية الحقير يرفض ان يؤجرني إياه بدون ضامن
    hayır, şubenin fakir olması, süt kasasına çıkmayı reddeden kısa biri olman yüzünden. Open Subtitles لا،القسم مفلس لأنكِ شخص عنيد شخص صغير يرفض أن يقف على علبة لبن
    Dünden beri onunla beraberdim, ama bunu kabul etmiyor. Open Subtitles لقد كنت أنصحه ،منذ ما قبل الأمس لكنه يرفض
    - O arabadan nefret ediyor. Eskisini geri istiyor ama satıcı vermiyor. Open Subtitles إنها تكره تلك السيارة تريد السيارة القديمة ثانيةً، ولكن التاجر يرفض ذلك
    Eğer ortada bir skandal varsa... herhangi bir rezalet söylentisi çıkarsa Papa reddedebilir. Open Subtitles إذا كان هناك أي فضيحة, أي شائعة, من خزي العامه, البابا قد يرفض.
    Ürününüzü satın almayı ret edenlere karşı şiddete başvuruluyormuş. Open Subtitles و انك تستخدم العنف ضد كل من يرفض شراء منتجاتك
    Tanrı huzuru asla reddetmez. Bunu sen reddediyorsun. Open Subtitles الله لا يرفض السلام أبدا .أنت الذي كنت ترفضه
    Bizimle konuşmak istemeyen bir psikopatla nasıl pazarlık yapacağız? Open Subtitles كيف نتفاوض مع مريض بالذهان يرفض الحديث معنا ؟
    Çünkü gözlerimin beynimin algılamayı reddettiği bir şeyi görüyor olduğunun rahatsız edici kesinliğinin sıkıntısını çekiyorum. Open Subtitles لأني أَعاني من الحقيقة الملحّة أن عيني ترى شيء و دماغي يرفض المعالجة
    Belki de onun tüm besin kanyakları reddettiğini bana söylemeliydin. Open Subtitles ربّما حري عليكَ أخباري أنّ جسدها يرفض كافّة سجايا الدماء
    - Tom. Bir Sicilyalı, kızının düğününde hiç bir talebi geri çeviremez. Open Subtitles فكما تعرفين لا يحب أى صقلى أن يرفض طلب يوم زفاف ابنتة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus