Peki bebekler gördükleri küçücük bulgu parçasının daha büyük bir ana kitleyi temsil edişini umursar mı? | TED | فهل يهتم الرضع بمعرفة ما إذا كانت العينة الصغيرة التي يرونها تمثل في الظاهر أكبر عدد من السكان؟ |
Ne varki dedektiflerim, soruşturmalarını uygun gördükleri her şartta devam ettirecekler. | Open Subtitles | مُحققي سيُجرون تحقيقاتهم بأيّ طريقة يرونها مُناسبة. |
Ekip, parkta gördükleri tüm büyük hayvanların... yer ve sayılarını çıkarıyor. | Open Subtitles | لذا الفريق يخطّط و يعدّ كلّ الحيوانات الكبيرة الّتي يرونها في المتنزّه. |
Bir taraf anlaşmaları, barışı sağlamada bir başka engel olarak görüyor, diğer taraf ise bunu ilahi bir hak olarak. | Open Subtitles | من جانب رؤية المستوطنات ومن جانب اخر في تحقيق السلام لكن الاخرين يرونها انتهاكا للحقوق |
İnsanlar onu her zaman görüyor. Onları o gece gördüm. | Open Subtitles | الناس يرونها طوال الوقت أنا رأيتهم تلك الليلة |
Bana gelmeyi seçiyorlar çünkü televizyonda ve dergilerde gördükleri bu yüzlere bu insanlara daha fazla bağlanmak istiyorlar ve bu, yaşamlarını daha zengin kılıyor. | Open Subtitles | يختاروا المجيء الي لأنهم يريدوا ان يشعروا بارتباط أكبر لتلك الوجوه لتلك الشخصيات التي يرونها في المجلات والتلفاز وحيواتهم تغتني بذلك |
Ve gördükleri şeylerin isimleri var. | Open Subtitles | لتلك الأشياء التى يرونها |
Benim bir değerim var sen görmesen bile onlar görüyor. | Open Subtitles | لدي قيمة وبالرغم من أنكِ لا تريها ولكنهم يرونها |
O düşünce Kuran' nazilinden 300 yıl sonra ortaya çıktı. Ve çoğu İslam alimi, bulutların üstünde oturup arp çalan kanatlı insanlar fikrini onunla eşdeğer görüyor. | TED | وجاءت هذه الفكرة لاحقا، قبل 300 سنة فقط، وأغلب علماء المسلمين يرونها كمثيلٍ لناس بأجنحة جالسون على السحب ويعزفون القيثارات. |
Konuklar görüyor ve endişeye kapılıyorlar. | Open Subtitles | الظيوف يرونها أنها تثير الأنتباه |
- Şimdi de Weather Dağı öyle görüyor. | Open Subtitles | و الآن (ماونت ويذر) يرونها كذلك |