Senin türün çamurdan sürünerek çıkmadan önce 10,000 ömür boyunca yaşdım. | Open Subtitles | لقد عشت 10.000 حياة قبل أن يزحف أول أسلافكم خارج الطين |
Sen kapıdan çıkıp onu kovalarken, o başka kapıdan sürünerek giriyor. | Open Subtitles | تطارده من باب, يزحف داخلًا من الباب الآخر |
Yerlerde sürünen zavallı bir memur. | Open Subtitles | موظف صغير بائس يزحف إلى هنا على يديه وركبيته متوسلاً لطلب المساعدة |
Köyün içine sürünüyor ahırlarda insanlar nazikçe hayvanlarla oynaşıyorlar. | Open Subtitles | وكأنه يزحف للقرية. والناس في الحظائر تحتضن حيواناتهم. |
Bir havalandırma borusunda sürünüyordu, hem de tek başına, güvenliğe haber bile vermeden. | Open Subtitles | لقد كان يزحف خلال فتحة التهوية لوحده دون اخبار رجال الأمن |
sonra kendini cam pencereye atmış o şekilde sürünmeye başlamış ve, uh, dışarı çıkmış. | Open Subtitles | وبعد ذلك سحب نفسه الى النافذة الزجاج وبعد ذلك بدء يزحف فى هذا الطريق والقى بنفسه |
Oğlu William'ı salonda, önünde emeklerken görebildiğinde ilham alarak yazdığı kitap. | TED | الذي كان مستوحى مما كان يراه، ابنه، وليام، يزحف أمامه على أرضية غرفة الجلوس. |
İnsanlar sürünerek çamurun içinden çıktılar. | Open Subtitles | إنه كذلك منذ أن كان الأنسان يزحف خارج الوحل |
Çıkıkçıya götürün. İçki almak için nasıl sürünerek gidiyordu, yine sürünerek gitsin. | Open Subtitles | خذه إلى بن كايسي دعه يزحف كما كان يزحف ليحضر الشراب |
Yani o asla bir arkadaşının bana sürünerek yardım istemeye gelmesini istemez. | Open Subtitles | أعني، لن تدع صديقاً يزحف على الجمر طلباً لمساعدتي |
Yerlerde sürünen zavallı bir memur. | Open Subtitles | موظف صغير بائس يزحف إلى هنا على يديه وركبيته متوسلاً لطلب المساعدة |
12,000 metredeki bir uçağın kanadında sürünen... çıplak bir adam mı? | Open Subtitles | رجل عاري يزحف على جناح طائرة على ارتفاع 35.000 قدم؟ |
Gözlerimle gördüğüm, o yerlerde sürünen yaratık. | Open Subtitles | ذلك المخلوق المضحك المقزز الذي رأيته الآن يزحف على الأرض. |
Bazısı hâlâ sürünüyor ama eskisinden daha hızlı sürünüyorlar. | Open Subtitles | حسنا, البعض مازال يزحف, لكنة يزحف. الكثير أسرع مما كانوا |
Önünde kameraman yerde sürünüyor korkudan titriyor, kasktan bir metre ötesini göremiyor. | Open Subtitles | أمامه ، مصوّر مرتعب يزحف متقدما مرتعشا من الخوف، لا يمكنه رؤية أبعد من خوذته |
Buradaki Bay Soğukkanlı Patron, havalandırma boşluğunda sürünüyordu. | Open Subtitles | السيد الزبون الوقح هنا تم ضبطه يزحف داخل أنابيب التهوية. |
Sonra, kendisi aletlerini almak için arabasına giderken onu sürünmeye bırakır, geri gelir ve adamın üzerine mermiyi salar ve yeniden sahneye çıkmak için üst kata yönelir. | Open Subtitles | لذا تركه يزحف وذهب لسيارته كي يحضر أدواته ثم يعود. ثم يتخلص منه بطريق مباشر ... . |
Anne çocuğunu kaybetmiş ve... çocuğu tek başına sokakta emeklerken bulduk. | Open Subtitles | هذه الأم التي فقدت طفلها و وجدنا الطفل يزحف بنفسه في الشارع |
Bir süre sonratekrar sürünür. | Open Subtitles | الحلزون لم يمت بعد برهة عاد يزحف مرة أخرى |
Yani orada kaç tanesi kaynıyor Tanrı bilir. | Open Subtitles | أعني، مَن يعلم كم واحد منهم سوف يزحف من العش. |
Beni ürperten çok fazla şey yoktur ama bu adam, örtülerin altında emekliyor. | Open Subtitles | ليس هناك أشياء كثيرة تجعلنى أقشعر... و لكن هذا الشخص... يزحف تحت الغطاء؟ |
Sevişmek için arıyor, ve sonra pencereme tırmanıyor. | Open Subtitles | يضرب لي حتى للمكالمات الغنيمة, ثم يزحف في نافذتي. |
Bu bizim mucizemizdi, çünkü o emekliyordu. | Open Subtitles | كانت المعجزة حينها لأنه كان يزحف وقتها |
Bebek emeklemeye başlar başlamaz beni terk edecektir. | Open Subtitles | وبمجرد أن يزحف الطفل سوف يهجرني هو الآخر |