"يزداد" - Traduction Arabe en Turc

    • gittikçe
        
    • giderek
        
    • başladı
        
    • oluyor
        
    • daha fazla
        
    • devam
        
    • gitgide
        
    • yükseliyor
        
    • büyüyor
        
    • geliyor
        
    • daha çok
        
    • arttığını
        
    • biraz daha
        
    • daha da
        
    • artıyor
        
    Başladığı işin sonuna geliyor, kendini kontrol etmekte gittikçe zorlanıyor. Open Subtitles انه ذاهب لنهاية متعته الامر يزداد صعوبة عليه لأبقاء سيطرته
    Dünyada yedi milyar insan var ve her şey gittikçe kötüye gidiyor. Open Subtitles هناك أكثر من سبعة مليار نسمة على هذا الكوكب، الأمر يزداد سوءا.
    Sadece bana mı öyle geliyor yoksa bu şey gittikçe büyüyor mu? Open Subtitles أنه فقط أنا , أو هذا الشيء في الحقيقة يزداد حجما ؟
    Her yıl giderek aptallaştığını biliyorum ama son zamanlarda düzeldi. Open Subtitles أعلم أنه يزداد غباءً كل عام ولكنه مؤخراً عرف ذلك
    Başlarda seksi geliyordu, ama küçük düşürücü bir hal almaya başladı. Open Subtitles كان نوع من مثير في البداية، ولكن الأمر يزداد مذلة الشريط الحدودي.
    Bütün gazetelere kendi hakkında mektuplar yazarak, meşhur oluyor kahraman gibi davranıyor. Open Subtitles إنه يزداد شهـرة، يكتب خطابات عن نفسـة للصحف، يتصرف كنـوع من الأبطال،
    Hayatım boyunca ne zaman normal hissettiğimi hatırlamak gittikçe zorlaşıyor. Open Subtitles أتعلمين، الامر يزداد صعوبة بتذكر آخر مرة شعرت بحياة طبيعيه
    Bir şey var, beni ona doğru çekiyor ve gittikçe güçleniyor. Open Subtitles اسمعي، هناك شيء لفت إنتباهي من أجل ذلك، وإنه يزداد قوة
    Hasta devamlı ve gittikçe kötüleşen bir sırt ağrısıyla geldi. Open Subtitles مريض يعاني من ألم مزمن و يزداد سوءا في الظهر.
    Ağır bir şekilde silahlanmış sivil bir nüfusun bunların olmasına neden izin verildi diye gittikçe daha kızgın hale gelmesinin sizin kişisel güvenliğiniz için ne anlama geldiğini hayal edin. TED تخيلوا ما يعنيه لأمنكم الخاص وشعب مدجج بالسلاح يزداد غضبا على غضب حول السبب الذي سمح لهذا بالحصول.
    Problem, eşitsizliğin şuan yüksek seviyeye ulaşmasıdır ve her gün gittikçe daha kötü bir hal alıyor. TED لب المشكلة هو أن اللامساواة قد وصلت لأعلى مستوياتها تاريخيًا والأمر يزداد سوء يوميًا
    Bu yüzden günlük şiddet salgını gittikçe şiddetleniyor. TED وهكذا فإن وباء العنف اليومي يزداد حدّة.
    Pretty Lake vatandaşları bildiğiniz gibi, durumun şiddeti giderek artıyor. Open Subtitles أيها المواطنون في بحيرة الجمال كما تعلمون الوضع يزداد سخونة
    Siz onu zaten hafife aldınız ve o da giderek güçlendi. Open Subtitles أنت استهنت به بالفعل , و هو لا ينفك يزداد قوة
    - Bizim lehimize veya alehimize bankalara günün daha erken vakitlerinde, bankalar daha kalabalıkken saldırmaya başladı. Open Subtitles انه يهاجم البنوك فى مبكرا عندما يزداد عدد الاشخاص الموجودين
    Uluslararası seyahat ettiğinizde bazı konular daha zor oluyor. TED عندما تسافر دول أخرى، يزداد الأمر صعوبة بطرق معينة.
    Bir şeyi daha fazla yaptıkça, çok daha iyi hâle gelirsiniz. TED كلّما يزداد قيامك بأمر ما، بشكل غير متناسب كلما أصبحت أفضل.
    lideri bir araya geldiler ve temelde baktılar ve biz, hep daha fazla eroin bağımlısı olan insanlarla dolu bir ülkeyle devam edemeyiz dediler. TED وقالوا، لا يمكننا المضي قدمًا ببلاد يزداد فيها عدد المدمنين على الهيرويين. دعونا نُشكّل لجنة من العلماء والأطباء
    Bu ülkenin sorunu ne bilmiyorum ama... hayatını kazanmak gitgide daha da zorlaşıyor. Open Subtitles أنا لا أعلم ما الذي يجري معهذاالبلد، لكنه يزداد صعوبة لكسب لقمة العيش.
    Bir dakika! Hareketlerin neşesi yükseliyor. Dans aşkı, karşı koymak imkânsız. Open Subtitles لحظة ، استمتاعي بهذا يزداد حُبي للرقص ، يصعب عليّ المقاومة
    Bu aslında eğer insanlara daha çok ihracat, daha çok ticaret verirsek hastalığın görülme sıklığı artar demek değil. TED و لكن هذا لا يعني بالضرورة أننا إذا قدمنا للناس المزيد من الصادرات و التجارة أن يزداد انتشار الوباء
    Korku konusuna gelecek olursak korku yüzünden kararsızların sayısının arttığını görüyoruz. Open Subtitles النتائج لم تحسم بعد و بالنسبة للخوف فإنه يزداد بشكل ملحوظ
    Sonra öldüğünde mirasından faydalanmak için ona şevkatli davranırken her gün biraz daha hasta olmasını sağladığım zengin bir moruk bulurdum. Open Subtitles ثم اجد شخص عجوز غنيّ واصبح ممرض له اساعده على أن يزداد مرضاً كل يوم وبينما اعامله بكل لطف
    Görüyorsunuz, dünya daha da ısınıyor ve küresel ısınma bir gerçek. TED أنتم ترون أن العالم يزداد حرارة، و التغير المناخي حقيقة واقعة.
    Her gün sayımız artıyor ve artık kral bile bu hızı durduramayacak. Open Subtitles يزداد عددنا يومياً ولا يستطيع أحد حتى لو كان الملك إيقاف المد

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus