"يسير" - Traduction Arabe en Turc

    • yürüyor
        
    • gidiyordu
        
    • gittiğini
        
    • yürüyen
        
    • gitmiyor
        
    • ilerliyor
        
    • yürümüyor
        
    • işler
        
    • yürüdüğünü
        
    • işliyor
        
    • yürürken
        
    • yürür
        
    • yürüyordu
        
    • gitti
        
    • gibi
        
    iyi bir hızla yürüyor fakat biraz önceki seyahat ile karşılaştırıldığında, öylesine yürüyor, TED ويسير إليها بخطى حثيثة، ولكن مقارنة بالسرعة التي رأيناها فهو يسير ببطء.
    Ben çok kötü bir hata yapıncaya dek her şey iyi gidiyordu. Open Subtitles كل شيء كان يسير على ما يرام إلى أن ارتكبت خطأ أحمق
    Tuvalete gidip geri dönmeyinceye kadar randevunun yolunda gittiğini sanıyordum. Nedir bütün bunlar? Open Subtitles ظننتُ أنّ الموعد يسير بخير حال، حتى ذهبت إلى الحمام ولم تعد أبداً.
    Hiç uykusunda yürüyen birini gördün mü? Open Subtitles هل رأيت احدا من قبل وهو يسير اثناء نومه ؟
    Belki de sadece, neden hiçbir işim yolunda gitmiyor dersin. Open Subtitles ربما هذا سبب أن لا شيء يسير معي بالشكل صحيح
    Bazı kimlik tespit sorunları ortaya çıktı ama her şey planlandığı gibi ilerliyor. Open Subtitles كان هنالك مشكلة تعرف على الجثث لكن كل شيء يسير كما خطط له
    Hepimizin kalbimizin en derininde biliyoruz ki evrende işler bu şekilde yürümüyor. TED و كلّنا يعلم في صميمه بأن الكون لا يسير على هذاا المنوال.
    Sana bu işlerin gerçek dünyada nasıl yürüdüğünü anlatmak isterdim... Open Subtitles ورغم أنني أود أن أشرح لك كيف يسير العالم حقيقةً
    Tahmin edebileceğiniz gibi, tüm dünya evrensel bir kanunla işliyor: entropi, termodinamiğin ikinci kanunu. TED وكما تعلمون الكون بأكمله يسير تبعاً لقانون عالمي الانتروبيا .. وتحديدا القانون الثاني من الترموديناميك
    Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. Open Subtitles كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها
    İşler böyle yürür, o beni sıkıştırır, ben de seni. Open Subtitles إذاً, الأمر يسير كالتالي هو يضغط عليّ, وأنا أضغط عليك
    İşte böyle yürüyor. Fakat kendimize baktığımızda TED وهكذا يسير هذا الرجل الآلي .. ولكن عندما تنظر إلينا نحن ..
    Ve caddelerde yürüyor. Eski moda ama kahramanlıkla ilgili bir şey bu. Open Subtitles يسير على جانبِ الشارعَ إنه طراز قديمُ، لكنه كالنبلاء
    Ama işler sen şu lânet rakamlara girmeden önce yolunda gidiyordu. Open Subtitles كان الأمر يسير على مايرام حتى تحدثت عن هراء الأرقام هذا
    Harika gitmesi gerekiyordu. Bilimsel olarak gidiyordu da. TED والذي كان يجب أن يسير بشكل رائع. وهو ما حدث بالفعل، من وجهة نظر علميّة.
    Bu işin nereye gittiğini bilmiyorum ama David işi ciddiye bindirmek istiyor. Open Subtitles لا أعلم كيف يسير هذا ولكن دايفيد يريد أن تكون علاقتنا جدية
    Krallarla yürüyen adam ıssız çölde tek başına yürüdü. Open Subtitles إلى البرارى القاسيه الرجل الذى سار مع الملوك يسير الآن بمفرده
    Her zaman planladığınız gibi gitmiyor, yetenekli bir çevirmenle bile. TED و هو لا يسير دوماً كما تخطط له حتى إن عملت مع مترجمة موهوبة.
    Hazır olmadığım şey ise bir buzul hızıyla ilerliyor gibi görünen süreçti, harekete geçmesi bir buzulun hızıyla oluyordu. TED فلم أكن مستعدًا أن تسير الأمور ببطء شديد، مثل السرعة التي يسير بها نهر جليدي.
    Üzgünüm bebeğim, ama bildiğin gibi bu işler böyle yürümüyor. Open Subtitles آسفه حبيبي أنت تعلم إن الأمر لا يسير على هذا النحو
    İnsanlar genelde işler burada iyi olmadığı için Amerika'ya giderler. Open Subtitles العمل لم يكن جيدا هنا كيف يسير الحال هنا ؟
    Bak, bugün ilk günüm değil. Bu işlerin nasıl yürüdüğünü biliyorum. Open Subtitles انظر، ليس وكأنه أول يوم لي أنا أفهم كيف يسير الأمر
    Bence işliyor cünkü bilim adamları bir topluluk olarak birbirlerine bir etik ile bağlılar. TED حسناً، اعتقادي بأن العمل يسير لأن العلماء هم عبارة عن مجتمع مُلزم بالأخلاق.
    Bir yukarı bir aşağı yürürken onu dinlerdim bütün gece, peşpeşe her gece onu düşünüp, onu kaybettiği için kendine işkence ederek. Open Subtitles كنت أسمعه يسير ذهاباً وأياباً , ذهاباً وأياباً طوال الليل ليلة بعد ليلة يفكر فيها يتعذب لفقدانه لها
    Sydney demiryolunu kullanamazsa Pekin'e yürür. Open Subtitles فانه سوف يسير الآن الى بكين أتوقع دخوله خلال اسبوع
    Adam geri geri yürüyordu, cesedi topukların açmış olduğu oluklardan beraberinde sürükleyerek. Open Subtitles ان الرجل كان يسير إلى الوراء ، ساحباً الجثة خلفه إلى الأخاديد التي تركتها كعبي حذائه
    Bir kelime bile söylemeden yemeğin ortasında masadan kalkıp gitti. Open Subtitles لقد رحل يسير خارجا من الغداء ولا يقل كلمة واحدة
    Senaryoyu yazıldığı gibi oynarız. New York'lular bunu sevmezse, yapacak bir şey yok. Open Subtitles إننا نؤدي المسرحية كما هي بالنص، وهذا لا يسير هنا في نيويورك، رائع

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus