"يصعب" - Traduction Arabe en Turc

    • güç
        
    • zor
        
    • kolay
        
    • pek
        
    • imkansız
        
    • zorlaştırıyor
        
    • çok zordur
        
    • zorlaşıyor
        
    • zorlanıyorum
        
    • zordu
        
    • zorluk
        
    • etmek
        
    • edilmesi
        
    Bazen, doğal olarak, şefkatli olmak kontrol etmesi güç duygular yaratabiliyor içimizde. TED احيانا ان تكون رحيما لدرجة كبيرة قد يولد مشاعرا يصعب التحكم بها
    Pencere falan olmadığı için söylemek güç. Ancak muhtemelen gün doğmuştur. Open Subtitles ليس ثمّة نوافذ هنا، لذا يصعب تحديد الوقت، لكنّه ربّما نهارٌ.
    Peki neden henüz sağlıklıyken kendimize bakarak hastalıkları önlemeyi düşünmek bu kadar zor? TED لماذا يصعب علينا إذن التفكير في الوقاية من الأمراض، برعاية أنفسنا ونحن أصحاء؟
    Kabul edilmesi kolay değil biliyorum ama bulgular bunu gösteriyor. Open Subtitles أعرف أنه يصعب تصديق ذلك، لكنه ما تشير الوقائع إليه.
    Vali buna pek memnun olmadı. O benim kalmamı istiyordu. Open Subtitles الحاكم يصعب إرضاءه و هذا ما يجعلني أعمل علي الدوام
    Ama o Fransızdı. Onların zevklerini anlamak imkansız. Open Subtitles ولكنه كان فرنسيا مما يصعب امكانية فهم ذوقه
    İnsan olmanın daha nesnel olan yanlarını bile tanımlamak güç. TED وحتى أكثر الأجزاء موضوعيةً بكوننا بشراً يصعب وصفها.
    Kabul etmesi biraz güç, belki de yavaştan almalıyım. TED تلك معلومات كثيرة يصعب فهمها، ربما يجدر بي التمهيد لها.
    Ama 2.000 öğrenci aynı yanlış cevabı verdiğinde bunu kaçırmak bir hâyli güç. TED لكن حينما يقدم 20 ألف طالب نفس الإجابة الخاطئة، فهذا يصعب تفويته.
    Bu, sık sık söylenir fakat gerçekten kavramak ve özümsemek zordur. Çünkü tam da bu 'gitmiş olma' düşüncesi hayal etmesi güç bir şeydir. TED الآن هذه العبارة غالبًا يتم الإستدلال بها لكن يصعب فهمها وتطبيقها بصورة شخصية لأن فكرة الفناء هي فكرة يصعب تخيلها.
    Her şeyin iç içe girdiği bu dünyada bunu öngörmek güç. TED وفي عالم متداخل جدا، يصعب جدا التكهن بهذا.
    Bu yolculuğun kayıtları, daha çok sözlü ifadelere ve değişiklik gösteren yazılı kaynaklara dayanıyor. Bu yüzden kesin ayrıntı vermek güç. TED تكاليف تلك الرحلة قائمة على الشهادة الشفوية غالبًا وبعض السجلات المكتوبة المغايرة. لذا يصعب تحديد التفاصيل الدقيقة.
    Açıklaması zor, ama yola çıkınca bambaşka bir moda giriyorsun. TED يصعب الوصف ذلك، لكنك تدخل في مزاج مختلف تماما هناك.
    Mesela bazılarımız düzgün işlemeyen devlet sistemlerini düzeltmenin çok zor olduğunu düşünmeye meyillidir. TED حيث يميل بعضنا مثلاً إلى الاعتقاد أنه يصعب جدًّا تحويل الأنظمة الحكومية الفاشلة.
    Havanın bir taraftan diğer tarafa sızdığını görmek çok kolay. Ki bunu görmek standart bir otopside çok zordur. TED انه من الواضح جداً ان نرى تسرب الهواء من قسم الى آخر والذي يصعب رؤيته في التشريح الاعتيادي
    Ama böyle şeyleri anlatmak her zaman kolay olmaz, bu yüzden bana tahammül etmeye çalışın. TED أحيانًا يصعب على رواية هذه الأحداث، لذا احتملوني.
    Anlamak pek kolay değil. Başlangıç olarak gayet başarılıydı. Open Subtitles يصعب جداً قياس ذلك، كانت ذكية جداً من الأساس
    Bu imkansız geliyor, ama hepsi gerçek olmasına rağmen. Open Subtitles كما يبدو شيء يصعب تصدقيه بأن الناس على هذه الطائرة أختفوا ببساطة.
    Evet, soğuk kanlılığınızı korumayı oldukça zorlaştırıyor, değil mi? - Buyrun. Open Subtitles نعم, انه يصعب على المرء ان يكون هادئا الا يفعل هذا؟
    Deri, kesmesi çok zordur; kuş tüyü, aletlerinden aylarca tüy çıkartırsın. Open Subtitles الجلد يصعب قصّه، والريش سيكون عليك إزالته لمدة شهر من المعدات
    Her geçen gün eski odamda uyanmak daha da zorlaşıyor. Ne için bu? Open Subtitles استقياظي في غرفتي القديمة يصعب الامر يوما بعد يوم ماهذا الشيء من اجله؟
    Aslında gençler şunu söylediğinde anlamakta zorlanıyorum, "Siyasetle uğraşmak veya bir siyasi görüşe sahip olmak için bile çok gencim." TED لهذا يصعب علي فهم الشباب عندما يقولون: أنا صغير للغاية لأشارك في السياسة أو أملك آرائي الخاصة.
    Şimdiye kadar ülkeler uzak mesafe avlanmalarını çok gizli tuttukları için bunu tam olarak bilmek zordu. TED حتى الآن يصعب معرفة الإجابة بدقة لأن البلدان تعتمد السرية الشديدة فيما يتعلق بالصيد في المسافات البعيدة.
    Beni tanımakta zorluk çeken insanların olduğu bir partiye gittim ve bana bunca zaman nerede olduğumu sordular, ama ben onlara neler gördüğümü açıklayamadım. TED ذهبت إلى حفلة حيث الذين أعرف يصعب عليهم معرفتي ويسألون أين كنت، لكن لا يمكن أن أشرح لهم ما رأيت.
    Gerçi traş olmayı unuttuğu günlerde ayırt etmek zor oluyor. Open Subtitles بالرغم من أنّه يصعب التمييز بينكما حينما ينسي أن يحلق.
    İşte bu berbat bir ahmak olma korkusu, beyninizin ilkel kısmının verdiği bir tehdit tepkisidir ve kontrol edilmesi çok güçtür. TED الخوف من أن يراك الناس مروعاً وغبياً يشكل رد فعل مهدداً من جزء بدائي من دماغك والذي يصعب جداً التحكم به.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus