Hep iyi bir müşteri oldu. Gürültü yapmaz, kimseyi rahatsız etmez. | Open Subtitles | لطالما كان ضيفاً رائعاً لم يقم بأي إزعاج، لم يضايق أحداً |
Adam kimseyi rahatsız etmiyor, sadece başına koydukları metal yüzünden kafası biraz karışık. | Open Subtitles | الرجل لا يضايق أيّ أحد. أنه فقط يكون مشوشًا بسب تلك الشظيةفيرأسه،ليس منطقيًا.. |
Louis'in Marissa'yı aylarca takip ve rahatsız ettiği yönünde ifade vermiş. | Open Subtitles | لقد شهدت بان لويس كان يطارد و يضايق ماريسا لعدة اشهر |
Ailemi taciz eden Max Cady adında eski bir mahkum var. | Open Subtitles | هناك سجين سابق يسمي بماكس كادي وهو دائما ما يضايق عائلتي |
Bunun insanlar için rahatsızlık yaratmayacağını söyleyemeyiz. | Open Subtitles | لن ندعي أن هذا لن يضايق الناس |
Hooterville'in aşağı tarafında yaşamalarından rahatsız olan başka biri daha var mı? | Open Subtitles | حسناً,الا يضايق اي احد اخر انهم يعيشون اسفل المسار من هوتيرفل |
Sürekli düğmeye basıp hostesi rahatsız ediyordu. Tuvalete girmek istediği için olay çıkartıyordu. | Open Subtitles | وأنه يضايق المضيفة لأنه كان يضغط على زر الاستدعاء |
Mikami ile aynı araçtaki bir kızı rahatsız eden bir adam aniden yere yığıldı. | Open Subtitles | الرجل الذي كان يضايق الفتاة في نفس العربة التي كان فيها ميكامي |
Ama bu sizi rahatsız etmiş gibi görünmüyor, öyle değil mi? | Open Subtitles | لكن هذا.. هذا لا يبدو أنه يضايق أياً منكما |
Efendim, Dilip Topi rahatsız oldu Bay Gulati, inşaatçı 2.5 milyon rupi. | Open Subtitles | ديليب توبي يضايق البناء جولاتي ياسيدي من أجل مليونيين ونصف روبية |
Ve sinema salonundaki çocuk yine Meksikalıları rahatsız ediyor. | Open Subtitles | والرجل من فلم المسرح يضايق المكسيكين مرة أخرى. |
Neyse, modern tıp sağolsun Örümcek Gölü manyağı şimdi kedisiyle birlikte bir lojmanda kalıyor ve artık kimseyi rahatsız etmiyor. | Open Subtitles | رجل بحيرة العناكب المجنون الأن يعيش في مشروع الأعاشة العام مع قطه الأليف ولا يضايق ابداً اية أحد |
Beklendiği gibi tüm bu ilgi köpek balıklarını rahatsız ediyor ve resif sakinlerini kendi hallerine bırakıp mavi sulara geri dönüyorlar. | Open Subtitles | كلّ هذا الإضطراب يضايق القروش ويعودون للمياه الزرقاء، تاركين قاطني الشعاب لاستئناف حياتهم كالمعتاد. |
Baban şefin ölümüyle ilgili herkesi rahatsız ediyor mu yoksa sadece benim ailemi mi? | Open Subtitles | إذن، أبوك من يضايق كل شخص، بشأن مقتل الرئيس أو عائلتي فقط؟ |
Bu kasabanın belediye başkanının aynı zamanda kasabanın en büyük imarcısı olması, kimseyi rahatsız etmiyor mu? | Open Subtitles | هل يضايق أحداَ في البلدة أن محافظهم هو أيضاَ المطور للمدينة ؟ |
Abin iri yarı bir kaç adamını gönderip çocukları rahatsız ediyormuş... | Open Subtitles | ولكن هذا كان يضايق الاطفال فيرسلون اطفالا اكبر الي كوبر |
Ayakkabılar, iki metre yürüyünce seni rahatsız etmeyecek. | Open Subtitles | حذاء مريح لا يضايق اثناء مشيك لمسافه طويلة |
Şu karidesin oradaki zavallı elemanı taciz edişine bakın ve ona kıskacı ile tokatı yapıştırıverecek. | TED | يمكنك ان ترى هذا الروبيان يضايق هذا الكائن الصغير المسكين هنا انه سوف يزيحها بعيداً بمخلبه. |
İnsanlar herhangi bir sebepten birbirini internette taciz edebilir mi? | TED | هل يعني ذلك أنه يستطيع أي شخص أن يضايق شخصًا آخر عبر الإنترنت لأي سبب كان؟ |
Elimizde park alanındaki kadınları taciz eden bir sapık olduğunu söyleyen şikâyetler aldık. | Open Subtitles | أنا آسف لقد تلقينا تقارير عن منحرف يضايق النساء |
Bunun insanlar için rahatsızlık yaratmayacağını söyleyemeyiz. | Open Subtitles | لن ندعي أن هذا لن يضايق الناس |