Daha 14 aylık. Ne yapacağımı sanıyorlar çatışmayı konuşarak çözmesini mi anlatacağım? | Open Subtitles | , ما الذي يظنون أنه يمكنني قوله له أعطه محاضرة عن عدم العنف؟ |
O parayı alabileceklerini ve istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | يظنون أنه بوسعهم أخذ المال والقيام بأي شيء يرغبون به |
Birkaç ısırık alınca kendilerini sikiş makinesi haline getireceğini sanıyorlar. | Open Subtitles | يأخذون لقمات قليلة و يظنون أنه يحولهم لآلات لعينه أنا لا أقوم بأختلاق هذا |
Madem Russell Edgington'ı meydana çıkartabileceklerini düşünüyorlar, neden denemelerine izin vermiyoruz ki? | Open Subtitles | إذا هم يظنون أنه بمقدرتهم إيجاد راسل ادجنتون لم لا ندعهما يحاولان؟ |
Yine aynı bölge içinde başka bir örgüte satılmış olabileceğini düşünüyorlar. | Open Subtitles | يظنون أنه ربما تم بيعه لمنظمة أخرى بمكان ما بنفس المنطقة |
Ama Ebola virüsü ya da Deli Dana Hastalığı da olabileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | ولكنهم يظنون أنه ربما يكون فيروس الإيبولا أو مرض جنون البقر |
İnsanlar izlenmediklerini düşündükleri anda, çok kötü şeyler yapabiliyorlar. | Open Subtitles | يفعل الناس أشياء فظيعة عندما يظنون أنه لا يراهم أحد |
Ceplerine nasıl para sokabileceğini bildiğini mi sanıyorlar? | Open Subtitles | هل يظنون أنه لديه أي فكرة عن كيفية وضع المال في جيوبهم؟ |
Bazı insanlara kuralları görmezden gelebileceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | وبعض الناس يظنون أنه يمكن تجاهل كل تلك القواعد |
Onu casus sanıyorlar. Tutsak ediyorlar. | Open Subtitles | .يظنون أنه جاسوس .إنهم يحتجزونه كسجين |
Belki de kendilerine yardım edecebileceğini sanıyorlar. | Open Subtitles | ربما يظنون أنه بإمكانها مساعدتهم. |
- Hâlâ alkollü kullandığını sanıyorlar. | Open Subtitles | مازالوا يظنون أنه كان يقود ثملاً |
- Saklandığını sanıyorlar. | Open Subtitles | ـ أنهم يظنون أنه مختبئ |
Sayıları tamam, bu yüzden istedikleri zaman hareketleneceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | أعدادهم كبيرة، و هذا يجعلهم يظنون أنه يمكنهم فعل ما يريدون |
Sayıları tamam, bu yüzden istedikleri zaman hareketleneceklerini düşünüyorlar. | Open Subtitles | أعدادهم كبيرة، و هذا يجعلهم يظنون أنه يمكنهم فعل ما يريدون |
Onu durdurabilecek güce sahip olduğumu düşünüyorlar. | Open Subtitles | , يظنون أنه يمكنني ايقافه لأني لديّ قدراته |
Laboratuardakiler, kemoterapi için verilen kimyasallarla karıştığını ve kanını, bir çeşit sinirsel etki yaratan zehire dönüştürdüğünü düşünüyorlar. | Open Subtitles | رجال المختبر يظنون أنه مجموعة من المواد الكيميائية و حوّل ذلك دمها إلى سم عصبي نحن محظوظون أنهم ليسوا موتى |
Hâlâ işe yaradığını düşünüyorlar, sadece onlar için değil. | Open Subtitles | مازالو يظنون أنه يعمل ، فقط ليس لمصلحة الأخرين |
Bize kurtarmaya yardım edebileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | بعضهم يظنون أنه يمكنك مساعدتنا |
Yarın eve gelebileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | يظنون أنه يستطيع العودة للمنزل في الغد لذلك... |
onlarda haklı olduğunu düşündükleri fikirler uğruna gönderildi. Adalet için gönderildi. | Open Subtitles | ما يظنونه صائباً بإسم ما يظنون أنه عادلاً |
Ama doğru olduğunu düşündükleri şeyi yapmaya çalışırlar. | Open Subtitles | ولكنهم يفعلون ما يظنون أنه الشيء الأفضل ليتم فعله. |