İnsanlar sokaklarında pedofililerin yaşadıklarını öğrendiklerinde ne yaparlar biliyor musun? | Open Subtitles | تعرف مايفعله الناس عندما يعرفون أنهم يعيشون في حيهم، صح؟ |
Biz yaşamak için yeriz, onlar ise yemek için yaşarlar. | Open Subtitles | إن دائما لديهم طعام نحن نأكل لنعيش وهم يعيشون ليأكلوا |
Pittsburgh Üniversitesi araştırmacıları iyimser insanların daha uzun yaşadığını ispatladı. | Open Subtitles | الباحثون في جامعة بيتروسبيج اثبتوا ان المتفائلون يعيشون مدة اطول. |
Ya da Samanyolu’nda bir yerde yaşayan uzaylılar var mı? | TED | أو هل الفضائيون يعيشون في مكان ما على درب التبانة؟ |
o sınıfta bulunduğunuz için mutlu olurdunuz, ben de böyle hissediyordum. Ama orada bulduğum şey, bazıları şu an bunu yaşıyor, | TED | سوف تكون سعيدا لمجرد وجودك في ذلك الفصل,وهو ما شعرت به. لكن ما وجدته هناك أنه بينما يعض الناس يعيشون ذلك |
Geri kalanımız karantina altında yaşayıp bir tedavi bulmak için dua ediyor. | Open Subtitles | بقيتنا يعيشون في محاجر صحية ندعو من أجل أن يتم كشف علاج |
Zaten yeterince uzakta oturuyorlar. | Open Subtitles | ؟ حسنا، يعيشون بعيدا عنا بما فيه الكفاية |
Yakınlarda oturan ve suç geçmişi bulunan üç tane merhum yakını tespit ettim. | Open Subtitles | لقد تعرفت على ثلاث ورثة يعيشون محلياً و لديهم تاريخ من جرائم العنف |
Hepsi de saldırı yapacakları yerde yaşamıyorlar mıydı? | Open Subtitles | أعني، هل هم جميعاً يعيشون في نفس الأماكن مثل المنشأت التي يهاجمونها؟ |
Amerikalıların yarısının gelecekteki eşleriyle 30'lu yaşlarında evlendiklerini, beraber yaşadıklarını ya da sevgili olduklarını biliyoruz. | TED | نحن نعلم أن أكثر من نصف الأمريكيين. قد تزوجوا أو يعيشون مع أو يواعدون شريكهم العاطفي المستقبلي بحلول سن ال30. |
Sahiden de bu insanların ölü akrabalarıyla yaşadıklarını mı söylüyor? | TED | هل هي حقا تقول إن هؤلاء الناس يعيشون مع جثث أقاربهم الأموات؟ |
Ju, sevgilisinin eski arkadaşıyla yaşamak ister mi emin değilim. | Open Subtitles | ولا اعلم ان كانوا يعيشون الأن مع حبيب امهم الجديد |
Ayrıca ortalıkta vampir avcıları dolaşıyorken ana üslerinin dibinde yalnız yaşamak da pek iyi bir fikir değil diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أيضًا كنت أفكّر إن كان هناك صائدو مصاص دماء طلقاء يعيشون بمفردهم لدى بيوتهم، فعلى الأرجح مغادرتي ليست فكرة صائبة. |
Amacımız, dünyanın kimbilir neresinde olan kızkardeşini bulmak ve içinde yaşadığını söylediği cemaatin neyin nesi olduğunu anlamak, tamam mı? | Open Subtitles | مبينة للعثور على أختك في منطقة نائية من العالم، لنرى ما هذا المجتمع هي الذين يعيشون في وحقا كل شيء. |
Ayrıca, gezegenimizde yoksulluk içinde yaşayan 1 milyar çocuk var. | TED | أيضًا، هناك مليار طفل على هذا الكوكب يعيشون في الفقر. |
Kaç tane mucit ve sayısız girişimci bu olguyu yaşıyor? | TED | كم من المخترعين و رواد الأعمال المغمورين يعيشون هذه الظاهرة؟ |
Burada yaşayıp haftanın altı günü okula giderler ve yalnızca Pazar günleri boştur. | Open Subtitles | يعيشون مع بعضهم ستة ايام في الاسبوع واليوم الوحيد الاجازة هو يوم الأحد |
Yolun karşısında oturuyorlar. Ne diye arasınlar ki? | Open Subtitles | انهم يعيشون عبر الشارع لماذا يجب أن يتصلوا؟ |
Coral Reef yakınlarında oturan biri değil. Doğru. | Open Subtitles | حسناً دعيني أحزر إنهم لا يعيشون قرب الشعب المرجانية |
Çocukların sadece yarısı okula gidiyor, yani insanlar çok kötü koşullarda yaşıyorlar. | TED | فقط النصف من الأطفال يذهبون للمدارس، ما يعني أنهم يعيشون معيشة مضنية. |
Herkes hayatını yaşarken, ben tüm vaktimi televizyon karşısında geçirdim. | Open Subtitles | عندما كان الآخرون يعيشون حياتهم، أهدرت حياتي على مشاهدة التلفاز. |
Ve bu, onları siyahi ve özgür bir vatanda yaşamaktansa ezici bir beyaz yönetimi ile yaşamaya ikna etmek için yapıldı. | TED | وكان هذا يتم لأقناعهم بأن حالهم أحسن بكثير تحت حكم البيض المدمر من حاله لو كانوا يعيشون في بلد أسود و حر. |
Vakaların neredeyse tümünde hastalar depremin merkezinde yaşıyordu. | TED | تقريباً في كل حالة، كان المرضى يعيشون بالقرب من مركز الزلزال. |
" Bir varmış bir yokmuş küçük yaşlı bir adam ve küçük yaşlı bir kadın birlikte yaşıyorlarmış." | Open Subtitles | كان ياما كان كان هناك أمرأة صغيرة بالعمر ورجل كبير بالعمر قليلا وكانوا يعيشون معا في منزل صغير وقديم |
Onlar Küçük Asya'da yaşadılar ve yaklaşık yüz yıl önce olan bir soykırımdan sonra Yunanistan'a kaçtılar | TED | كانوا يعيشون في آسيا الصغرى، ثم هربوا إلى اليونان بسبب الإبادة الجماعية التي حدثت قبل مئات السنين |