Genç insanları kıskanıyor çünkü kendisi hiçbir şey yapamıyor. | Open Subtitles | انة يغار مِنْ الشبابِ لأنه لا يَستطيعُ لانة لا يَستطيعُ ان يَعمَلُ أيّ شئُ. |
Bence seni çok sevdiği için kıskanıyor ve endişeleniyor. | Open Subtitles | لأنة يحبك كثيراً ,و يغار عليك ,و يشعر بالقلق |
Günün her dakikasında aramaya başladığında kıskanç bir tip olduğunu anlamalıydım. | Open Subtitles | عندما بدأ يريد سماع كل شئ عن يومي كان عليَّ معرفة أنه يغار |
Jas, Tom'a benimle sadece Robbie'yi kıskandırmak için çıktığını söylemiş. | Open Subtitles | جاز أخبرت توم بأنك خرجت معي فقط لجعل روبي يغار. |
- Yaşlı Çelik Göz kıskandı! | Open Subtitles | ! العجوز صلب العينين يغار انت لا تبدى اى احترام لى |
Meryem. Cemal seni kıskanıyor ha. Kaptanlıkta onu geçeceksin diye. | Open Subtitles | يا مريم، إن جمال يغار منكِ، يخشى أن تتفوقي عليه في الملاحة |
Herkes hayatım mükemmel olduğu için beni kıskanıyor ve sen her zaman en çok kıskanan oldun. | Open Subtitles | كل شخص يغار مني لاني حياتي مثالية وانتي كنتي أكثر الناس غيرة مني |
Seni kıskanıyor, çünkü senin gülümsemen kalıcı, ama o yalnızca mutluyken gülebiliyor. | Open Subtitles | إنه يغار منك لأن إبتسامتك دائمة أما إبتسامته فلا تحدث إلا عندما يكون سعيداً |
Onun yeteneğini kıskanıyor ve bu harika bir yetenek. Nadir rastlanan cinsten, bulunmaz bir yetenek. | Open Subtitles | هو يغار من موهبته يجب أن تعثر على هذا فهو أمر نادر |
Aslında, bir parçam seni kıskanıyor. | Open Subtitles | هذا صحيح. تعلمين، أظن ، في الواقع، جزء مني يغار منكِ. |
Yalan! Sırf kıçım onun dişlerinden parlak diye kıskanıyor. | Open Subtitles | أكاذيب, هو فقط يغار لأن مؤخرتي ألمعُ مِنْ أسنانِه |
Az önce çok kıskanç bir robot-sevgili yarattım. | Open Subtitles | لقد صنعت حبيبا آليا والذي يغار علي كثيراً |
Beni o çocuğu kıskandırmak için kullanıyordun. | Open Subtitles | كنتِ تستغليني لتجعلي ذلك الرجل يغار |
O kadar güzel ki, Acrisius onu bütün erkeklerden kıskandı ve kilit altında yaşattı. | Open Subtitles | جميلة جداً لدرجة أن أكريسيوس يغار عليها وحذّرها من الرّجال... ووضعها خلف الأبواب الحديدية... |
Eğer şanslıysan dünya seni kıskanır derler. | Open Subtitles | يقولون، عندما تكون محظوظا فإن العالم يغار منك |
Her biri diğerinin gücünü kıskanan, iki oğla sahibim. | Open Subtitles | وأصبح لدي ابنين وكل منهما يغار من نفوذ الآخر |
Sheila'yı takıntı mertebesinde kıskandığı izlenimine kapılmıştım. | Open Subtitles | كان لي الإنطباع على أنه أصبح يغار بشكل شديد من شيلا |
Daha önce başka çocukların beni kıskandığını hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن جعلتُ صبيّاً آخر يغار منّي قطّ |
Onu hurda yığınına çevirirsek kıskanmaz. | Open Subtitles | ليس عندما تكون كومة من النفايات , فهو لن يغار |
Erkekleri kıskançlık ya da geçim kaynağı konusunda sınamamalısın. | Open Subtitles | لا ينبغي عليكِ أن تختبري رجلًا يغار أو يخاف على رزقه. خاصّةً حينما يكونا شخصيْن. |
- Birileri kıskanmış galiba. | Open Subtitles | -حسناً، شخص ما يغار |
Beni her zaman biraz kıskanmıştır | Open Subtitles | انه يغار مني دائما |
Önemli olan birlikte olduğumuz için herkesin bizi kıskanması. | Open Subtitles | لا, ما يهم هو ان الجميع يغار اننا معاً |
Önündeki o harika şeyleri, biraz kıskanacak ilk insan olmayacağım. | Open Subtitles | لن اكون الشخص الاول الذي يغار منك من كل هذه الاشياء الجميلة التي امامك |
Kendine bir bak, Scherbotsky, Ted'i kıskandırmaya çalıştığın ortada. | Open Subtitles | انظري لنفسك يا شرباتسكي .. من الواضح انكِ تريدين ان تجعلي تيد يغار عليكِ |