Ölümü yaklaştıkça da taşıyıcının bağışıklık sistemini kontrol etme yeteneğini kaybediyor. | Open Subtitles | و أثناء موته، يفقد ذلك الطفيل القدرة على التحكم بدفاعات المضيف |
Evet, ona beyin tümörü teşhisi konuldu, ve zaman zaman şuurunu kaybediyor. | Open Subtitles | و قد تم تشخيصه بسرطان المخ لذا هو يفقد وعيه طوال الوقت |
Bunun kadar ölü birisi nasıl olur da bıçağı kaybeder? | Open Subtitles | كيف لا أحد في عداد الموتى لأن هذا يفقد السكين؟ |
Ve çok dikkatli bakan bir insan çoğunlukla bu bağlamı kaybedebilir. | Open Subtitles | والشخص الذي يُحدق بتمعن قد يفقد عادةً ذلك الشعور بالسياق. |
Hiç kimse işini kaybetmedi ve herkes çalıştığı işin karşılığını aldı. | TED | لم يفقد أحد وظيفته، وتمت مكافأة الجميع على العمل الذي أنجزوه. |
Miguel yalnızca kız arkadaşını kaybetmedi, tüm sosyal hayatını, Sharon'un kilisesindeki o topluluğu da kaybetti. | TED | فلم يفقد ميغيل حبيبته فقط، فقد حياته الاجتماعية بالكامل، والمجتمع الداعم لكنيسة شارون. |
Tek oğlunu neredeyse kaybeden bir adamın davranışını nasıl yargılayabilirsin? | Open Subtitles | كيف تحكم على سلوك رجل كاد يفقد ابنه الوحيد ؟ |
Sistem, aniden ve süpriz bir şekilde, yazlık buz örtüsünün yüzde 30 - 40'a kadar kaybediyor. | TED | و فجأة و بدون مقدمات، يفقد النظام من 30 إلى 40 بالمائة من غطاءه الثلجي الصيفي. |
Kontrolü kaybediyor. Bir parçası bağımsız hale geliyor. | Open Subtitles | ، يفقد السيطرة .جزء منه يصبح مستقل ذاتيا |
Seninle açık konuşacağım dostum. Bu iş çekiciliğini kaybediyor. | Open Subtitles | سأكون صريحاً معك يا صديقي هذا العمل يفقد سحره بسرعة |
Çocuk paraya kavuşuyor, çocuk parayı kaybediyor, yada tamamen dengesiz hale geliyor, arkadaşlarının onu hatırlamasını ümit ediyor. | Open Subtitles | الفتى يحصل على المال.. الفتى يفقد المال ويصبح الوضع فوضوياً |
Ve ölürken, parazit vücudun savunma mekanizmasını kontrol etme özelliğini kaybeder. | Open Subtitles | و أثناء موته، يفقد ذلك الطفيل القدرة على التحكم بدفاعات المضيف |
Akıllı bir oyuncu her zaman sağlam bir el tutmayı başarır ve önündeki her fişe baktıkça aklını kaybeder. | Open Subtitles | اللاعب الذكي بامكانه أن يكسر قوة أوراق منافسه ثم يقوم بالهجوم و يفقد عقله مع كل فيش يظهر أمامه |
Bu adamı canlı yayına alırsanız şifreli bir mesaj verebilir ve ülke çapında en az elli kişi hayatını kaybedebilir. | Open Subtitles | ماذا تعنى؟ ربما بوضع هذا الرجل على الهواء سينشر رسالة مشفّرة و يفقد مثلاً خمسين رجلاً حول البلاد حياتهم |
Bizim eskiden korktuğumuz gibi ondan korkmayabilirler ama baban içindeki ateşi hâlâ kaybetmedi. | Open Subtitles | ربما لا يخافون منه كما كان في السابق ولكن والدك لم يفقد عصبيته |
Uyanıp gerçekle yüzleşebilmem için biri önemli bir şey kaybetti. | Open Subtitles | ،أعتقد أنني حتى أستطيع أن أستيقظ و أواجه الواقع الشخص يجب أن يفقد شيءٌ خاص |
Aynen. Neden sen bir şey alamayasında, parmağını kaybeden biri büyük ikramiyeyi alsın. | Open Subtitles | لماذا لا تحصل على شيء بينما يحصل من يفقد إصبعه على الجائزة الكبرى؟ |
Tamam, bu... bu adamın durumu ciddi ve çok kan kaybetmiş. | Open Subtitles | حسناً، هذا الرجل في حالة حرجة و يفقد الكثير من دمائه |
Gül tarhımı boyadığı için kırmızı kaybedecek biri kellesini. | Open Subtitles | من يلون ورودي بالأحمر أحدهم سوف يفقد رأسه |
Umut ki bizim, yani Aaron’un arkadaşlarının, onun bu duygusunu kaybetmesine izin vererek başarısızlığa uğrattığımız tek şey. | TED | والأمل هو الشئ الوحيد بالنسبة لنا، أصدقاء آرون، الذي خذلناه فيه،لأننا تركناه يفقد ذلك الشعور بالأمل. |
Umarım oğlumu utandıracak kadar ve kocamın güzel saçlarını kaybetmesini izleyecek kadar uzun yaşarım. | TED | أنا أتمنى أن أعيش طويلاً لأحرج ابني، وأشاهد زوجي وهو يفقد شعره الجميل. |
Ağabeyim Vietnam'da öldürülünce babam o savaşta bir oğlunu daha kaybetmek istemediğini söyledi. | Open Subtitles | و عندما قتل أخي الأكبر في فيتنام .. صمم على أنه لن يفقد أبنا آخر.. في هذه الحرب بالذات.. |
Dişlerini kaybetmeden ve 20 yaşını geçmeden önce, tüm sıradan halk gibi genç ve taze görünüyor olmalıydı. | Open Subtitles | بعمر العشرين، وقبل أن يفقد أسنانه وتعلو محياه تلك النظرة الهائمة والتي تظهر على عامة الشعب، |
Öyle çok kan kaybediyordu ki, elimi yarasından kaldırınca daha çok kan kaybetmesinden korktum. | Open Subtitles | ديكسون كان ينزف كثيراً كنت خائفه اذا أزلت يدى من فوق جرحه, فانه سوف يفقد دم أكثر من اللازم. |
Kendini böylesine hayrana karşı kaybettiğini görmedim. | Open Subtitles | لم أراه يفقد أعصابه هكذا أبداً ليس أمام المعجبين |
Kamyonun sarsıntılarıyla yorgunluğu artmış ve bilincini kaybedince tekrar rakun şekline dönmüş. | Open Subtitles | و كان يفقد قدرة التحول على الشاحنة و تحول الى شكل الراكوني عندما كان غائب عن الوعي |