Eğer sizin için yapabileceğim herhangi bir şey olursa, yalnızca haberim olsun | Open Subtitles | إذا كان هناك أي شيء يمكنني القيام به من اجلك فقط أعلمني |
Sen de biliyorsun ki köpek için yapabileceğim bişey yok. | Open Subtitles | كما تعلمين، ليس هناك شيء يمكنني القيام به حيال الكلب |
Şu anda servis yok efendim. Ama bakalım ne yapabileceğim. | Open Subtitles | ليس هناك الخدمة قبل يمكنني الاقلاع ما يمكنني القيام به |
- En azından üzerine uymuş. - Seni mutlu etmek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | حسنا، على الأقل هذه تناسبك ــ ما الذي يمكنني القيام به لأجعلك سعيدة؟ |
Programımı kontrol edeyim, ne yapabileceğime bir bakarım. | Open Subtitles | سأتحقق من جدول مواعيدي وأرى ما يمكنني القيام به |
İki numaralı emir: "Güneş için yapabileceğim hiçbir şey yok. " | Open Subtitles | عدد الوصية الثانية: لا يوجد شيء يمكنني القيام به حول الشمس. |
Yarısı şimdi yarısı hasatta. yapabileceğim en iyi şey bu. | Open Subtitles | نصف آلان ونصف بالحصاد ذلك آفضل شي يمكنني القيام به |
Neden kendimi affettirmek adına senin için yapabileceğim bir şey düşünmüyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تفكرين بشيء ما يمكنني القيام به لأعوضك عن ذلك؟ |
Ve daha iyi hissetmeni sağlamak için yapabileceğim bir şey olsun isterdim. | Open Subtitles | وأود أن كان هناك شيء يمكنني القيام به لجعلكِ تشعرين بشكل أفضل |
Bunu senin flört programın anlamayabilir ama bu konuda yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | والتي قد يتحدى المنطق الآلي، ولكن هناك شيء يمكنني القيام به حيال ذلك. |
Onu sana geri getirmek için yapabileceğim bir şey yok, biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعلم أنه لا يوجد شيء يمكنني القيام به لإعادتها إليك. |
O halde tek yapabileceğim sana şans dilemek. | Open Subtitles | لدي دائما حسنا، إذن كل ما يمكنني القيام به هو أتمنى لك حظا سعيدا |
Ancak yapabileceğim bir şey yok. | Open Subtitles | ولكن لا يوجد شيء يمكنني القيام به حيالهذاالأمر. |
Onlar için yapabileceğim tek şey onlara güvenmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يمكنني القيام به من أجلهم هو أن أؤمن بهم |
Tehllike anlarında, eğer durumu kurtarmak için yapabileceğim bir şey yoksa hep uyurum. | Open Subtitles | عندما يكون هناك شيء يمكنني القيام به للتخفيف من الخطر، أنام. ماذا عن لحظاتى الخطرة ؟ |
Şu an sizin için yapabileceğim tek şey... ..bunu vermek... | Open Subtitles | كل ما يمكنني القيام به الآن لمساعدتك أن أعطي هذي... |
- En azından üzerine uymuş. - Seni mutlu etmek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | حسنا، على الأقل هذه تناسبك ــ ما الذي يمكنني القيام به لأجعلك سعيدة؟ |
Şu anda şey gibi hissediyorum... Bir şeyi yapmak istersem, yapabilirim. | Open Subtitles | أشعر أنني إذا أردت أن أقوم بشيءٍ الآن، يمكنني القيام به |
Çin'de yaşayan bir mimar olarak kendime soruyorum, bu konuda ben ne yapabilirim? | TED | كمعماري في الصين، يجب أن أسأل نفسي، ما الذي يمكنني القيام به حيال ذلك؟ |
Bana bir saat ver ne yapabileceğime bir bakayım. | Open Subtitles | أعطني ساعة، وسوف أرى ما يمكنني القيام به. |
Onun için elimden geleni yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | ويحق له الحصول على أفضل ما يمكنني القيام به |
Seçildiğim zaman bu şehir için neler yapabileceğimi bir düşün. | Open Subtitles | فكّر بما يمكنني القيام به لهذه المدينة عندما يتمّ انتخابي |
Benim Yardım edebileceğim Birşey Varmı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكنني القيام به للمساعدة؟ |
Bu yüzden yapabildiğimi yaptım, silkeledim, her neyse. | TED | ولذا فعلت ما يمكنني القيام به وأنا أرتعد على أية حال. |