Çalışabilir yaşta olan yetişkinlerin sayısı çarpıcı bir biçimde düşmekte. | TED | نسبة البالغين الذين هم في سن العمل تنازلت بشكل كبير |
Bu video,bence,size anlatmaya çalıştığım konuyu çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. | TED | هذا الفيديو-في اعتقادي-يساهم في توصيل الفكرة التي أتحدث عنها بشكل كبير |
Maliyetin çarpıcı bir biçimde düştüğünü görüyoruz. | TED | ونحنُ نرى أن التكلفة بدأت في الهبوط بشكل كبير. |
Burada, Çin, kurallar ile çalışmanın hem potansiyeli, hem de zorlukları açısından çarpıcı bir örnek oluşturuyor. | TED | الآن ، الصين توضح بشكل مذهل مع كلا من الإمكانات والتحديات للعمل وفق القوانين. |
Gerçekten her çeşit ışığa çarpıcı bir şekilde cevap veriyor. | Open Subtitles | ويبدوا انها تستجيب بشكل مذهل لأي نوع متوفر من الضوء المرئي |
Ayrıştırabilmeye olan cevap evetti, mevcut kimyasal gübre kullanımının değiştirilmesine de evetti, çarpıcı bir şekilde 2.7 kat fazla. | TED | كان الجواب بنعم على للسؤال المتعلق بالفصل، وأيضا نعم ، يمكننا استبدال السماد المستخدم بنسبة مذهلة بلغت 2.7 مرة. |
ancak gerçekten çarpıcı bir örnek verebilirim. Afganistandan bir grup beni ziyarete geldiği zaman kendileri ile gayet ilginç bir sohbetimiz oldu. | TED | ولكن كانت لي تجربة مذهلة حقا ذات مرة، عندما مجموعة من الافغان أتت لزيارتي، وكان لدينا محادثة مثيرة للاهتمام حقا. |
çarpıcı bir şekilde tepki göstermek. | Open Subtitles | المبالغة على نحو ٍدرامي. |
Ve bu nedenle, bizim üniversitenin mezunlarında narsisizm yüselişteyken empati işaretleri geçen yirmi yıl içerisinde çarpıcı bir biçimde düşmektedir. | TED | وبالتالي، فإن مؤشرات التعاطف في الخريجين الجامعيين لا تزال تهبط بشكل كبير منذ العقدين الأخيرين، بينما مؤشرات الأنانية على تصاعد. |
Bu çocukların 10 yıl önce almış oldukları bu işler büyük çapta otomatikleşiyor veya teknoloji tarafından çarpıcı bir şekilde değişiyor. | TED | والوظائف التي كان قد يحصل عليها هؤلاء الأطفال قبل 10 سنوات استبدلت بآلات على نطاق واسع أو تغيرت بشكل كبير بفعل التقنية |
Problem bu virüsün ara sıra çok çarpıcı bir şekilde mutasyona uğrayıp, aslında yeni bir virüs haline gelmesi. Böyle durumlarda pandemiler oluşuyor | TED | أتعلمون, المشكلة هي لو تحور هذا الفيروس كل فترة بشكل كبير, سيصبح كأنه فيروس جديد كُلياً ثم يصبح لدينا وباءا. |
Yani 2020 itibarıyla bazı ülkelerde hala iş gücü fazlası göreceğiz, örneğin İtalya, Fransa, ABD ama bu tablo 2030'da çarpıcı bir şekilde değişecek. | TED | بحلول 2020، ما زلنا نرى لدى بعض الدول فائضًا بالعمالة، كإيطاليا وفرنسا وأمريكا، لكن الصورة ستتغير بشكل كبير بحلول 2030. |
Sonuç iğne deliği etkisiydi. Bu etki göze sadece ince bir ışık demetinin girmesine izin verip bozulmayı azaltarak çözünürlüğü çarpıcı bir ölçüde artırdı. | TED | وكانت النتيجة تأثير الثقب، والتي زادت بشكل كبير قرار الحد من التشويه من خلال السماح لشعاع رفيع من الضوء فقط بالدخول للعين. |
Tabii çarpıcı bir şekilde yanlış değerlendirmediysem. | Open Subtitles | ما لم أخطئ بشكل كبير في هذه الحالة. |
(Gülüşmeler) Ve göreceksiniz ki bu sene ekilen mısır geçen senekine göre çarpıcı bir şekilde artacak, ve daha fazla habitatları olacak, çünkü ethanol'un bize yardımcı olacağına karar verdik. | TED | (ضحك) وسترون كمية الذرة المزروعة هذا العام سترتفع بشكل كبير عن العام الماضي وستكون هناك مساكن أكثر لأننا قررنا أن الإثانول سيساعدنا |
Melbourne'da hem şeritli yollar yapıp hem de karbondioksit ve enerjiyi çarpıcı bir biçimde düşürdükleri gibi, şehirlerdeki yaşanabilirliği ve yaratıcılığı önemli ölçüde geliştirememiz için hiç bir neden yok. | TED | ليس هناك أي سبب يمنعنا من تحسين قابلية الحياة والإبداع في المدن بشكل مذهل كما تم فعله في ملبورن بإنشاء مسارات ضيقة للمشي وبنفس الوقت خفضوا انبعاث غاز ثاني أكسيد الكربون واستهلاك الطاقة. |
Bu arada eğer nükleerle ilgili tahminleri de buraya eklerseniz, özellikle çoğunun daha güvenli, kabul edilebilir ve karşılanabilir nükleer formlara ulaşmak için yaptığı çalışmaları da düşünürseniz, bu, çok daha çarpıcı bir biçimde değişebilir. | TED | وبالمناسبة، لو أضفتم التوقعات للصناعات النووية هنا، لا سيما لو فرضتم أن العديد يعمل على ذلك في محاولة للتحول لما هو أكثر قبولاً وأمناً، وأشكال نووية بأسعار معقولة أكثر، يمكن لهذا أن يتغيرحتى بشكل مذهل أكثر. |
Ceviz yağını aldım, bu arada, ki bunu çok çarpıcı bir fıstıktan satın aldım, yani hepsi için teşekkürler. | Open Subtitles | ووجدتُ زيت الجوز ، وبالمناسبة إشتريتُ زيت نباتي من فتاة مذهلة للغاية أشكرك على ذلك |
Gizlediği tarih kadar çarpıcı bir bina. | Open Subtitles | بناية مذهلة كالتاريخ الذي انطوت عليه/مبنى بروعة التاريخ الذي يحمله |
çarpıcı bir şekilde tepki göstermek. | Open Subtitles | المبالغة على نحو ٍدرامي. |