Şimdi, sakıncası yoksa, yapmamız gereken temizlik çok şey var. | Open Subtitles | و الآن إذا لم تمانعى لدينا الكثير من التنظيف لنفعله |
Bak, Wraith gittiğine göre, daha araştırılacak çok şey var. | Open Subtitles | إنظروا .الريث مات ، و لدينا الكثير من الابحاث لعملها |
Harika yazıyorsun, ama kendini dinletmede öğreneceğin çok şey var. | Open Subtitles | كتابتك جيدة و لكن لازال لديك الكثير لتتعلم كيف تتعامل مع الناس |
Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. | TED | هناك الكثير من الأشياء التي يمكنك التفكير بها يدور حول الشخصية، لكي لا يكون لدى البطل الخارق بُعد واحد أو اثنين فقط. |
Herşeyi batırma. Bizimle yapabileceğiniz çok şey var daha. | Open Subtitles | لا تفسد الأمر هناك أشياء كثيرة يمكنك أن تفعلها بنا |
Ayrıca, sizden hala öğreneceğim çok şey var, Kumandan. | Open Subtitles | بالإضافة ، إلى أنني لا أزال لديّ الكثير لأتعلمه منك أيّها القائد |
İçişleri'nin emri ve dosyanıza bakacak olursak bence konuşacak çok şey var. | Open Subtitles | تلك أوامر من الشؤون الداخليّة، ووفقًا لملفك، أعتقد أنّ لدينا الكثير لمُناقشته. |
Yapmamız gereken çok şey var ve bunları birlikte yapmalıyız. | TED | لدينا الكثير للقيام به، وعلينا فعله معاً. |
Bu yüzden yapmamız gereken çok şey var. | TED | ولهذا السبب، لدينا الكثير من العمل لننجزه. |
Rita, sen ve ben, her şeyi farklı görüyoruz, bunu biliyoruz ancak bunun kötü bir şey olması gerekmez, sadece birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var demek. | Open Subtitles | ريتا انا وانتى نرى الاشياء مختلفة نحن نعرف ذلك ولكن يجب الا تكونى سيئة ان هذا يعنى اننا لدينا الكثير لنتعلمة من بعذنا |
Konuşmak kolay, O'FIynn, ama daha öğreneceğin çok şey var. | Open Subtitles | من السهل قول ذلك.. أوفلين.. لديك الكثير لتتعلمه |
Binbaşı, burada işleri nasıl yürüttüğümüze dair öğrenmen gereken çok şey var. | Open Subtitles | ميجور لا يزال لديك الكثير لتتعلمه عن كيفيه اداره الامور هنا |
Seveceğin, olacağın ve yapacağın pek çok şey var. | Open Subtitles | لديك الكثير لكي تتمتع به و الكثير لتكونه و تفعله |
Bir şekilde seni arayacağım. Söylemem gereken çok şey var. | Open Subtitles | . إسمعيني ، سأهاتفكِ بطريقة ما هناك الكثير أود قوله |
"Tatlım, bir erkeğe verebileceğin çok şey var. | Open Subtitles | عزيزتي هناك أشياء كثيرة يمكنك إعطائها للرجل |
Söylenmemiş çok şey var. Yıllar süren bu sessizlik. | Open Subtitles | لا زال لديّ الكثير من الكلام أريد قوله كل هذه السنوات من القطيعة |
Kimse uyumuyor, herşey kırık Ve atılacak çok şey var. | Open Subtitles | لا أحد ينام, كل شىء مكسور وهناك الكثير من القىء |
Yapılacak çok şey var. Bu gece büyük bir gece, büyük açılış. | Open Subtitles | ثمة الكثير من الأشياء يجب فعلها هذه ليلة هامة جداً، افتتاح كبير |
Yürümeyi ve konuşmayı öğrenmiş bir balık ama kim olduğu ve nereden geldiği hakkında hâlâ öğreneceği çok şey var. | TED | نعم، هناك من تعلم المشي والكلام، ولكن هناك من لا يزال لديه الكثير ليتعلمه عن من نحن ومن أين أتينا. |
Jeopolitik dünyanın, sanal dünyadan öğreneceği o kadar çok şey var ki. | TED | الجغرافيا السياسية لديها الكثير لتتعلمه من العالم الرقمي. |
Yunanlı filozofların bize öğretecekleri çok şey var. | Open Subtitles | الفلاسفة اليونانيون لديهم الكثير ليعملوه لنا |
Yapmam gereken çok şey var ve onu yanına bırakacağım kimsem yok. | Open Subtitles | لدى الكثير من العمل ولا يوجد أحد لأبقيه معه |
Hayır, ben bu öğleden sonra yapacak çok şey var. | Open Subtitles | لا، لدي الكثير مما يجب عمله بعد ظهر هذا اليوم. |
Burasıyla ilgili öğrenmen gereken çok şey var tatlım. | Open Subtitles | لديكِ الكثير لتعلمه حول هذه المدينة , يا حلوتي |
Bu Takımın başarıları oldu, ancak hala yapılacak çok şey var. | Open Subtitles | هذا الفريق قد نجح, ولكن هُناك الكثير يتعين علينا القيام به. |