Bu yıl öğrendiğim tek bir şey varsa, o da hayatta en önemli şeyin ailem olduğudur. Hey, Nate. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء واحد تعلمته هذه السنة فهو ان أهم شيء هو عائلتي |
Burada öğrendiğim tek bir şey varsa, o da çekim ekibinin felaket demek olduğudur. | Open Subtitles | إذا كان هناك شيء واحد تعلمته في هذا المكان فهو أنا وجود فريق تصوير يعني كارثة |
Bugün öğrendiğim tek bir şey varsa o da yüksek dalış için yaratılmadığım. | Open Subtitles | اذا كان هناك شئ واحد تعلمته اليوم انا لن اقفز باللوح العالي |
Kolombiya'da öğrendiğim tek bir şey var iyi ve kötü göreceli kavramlardır. | Open Subtitles | هناك شيء واحد تعلمته هنا في كولومبيا الخير وَ الشر هي مفاهيم نسبية |
Çünkü öğrendiğim tek bir şey varsa, deli olmadığını bilmek kadar seni deliliğe sevk eden başka bir şey yoktur. | Open Subtitles | لأنه لا يوجد شيء واحد تعلمته. هو أن لا شيء يحرر لك أن تكون مجنون مثل تعلم أنك لا. |
Halliwell ailesinde öğrendiğim tek bir şey varsa, sevdiğin insanlarda sır saklamaman gerekiyor. | Open Subtitles | وإن كان هنالك شيء واحد تعلمته كفتاة "هاليويل" فهو: عدم إخفاء الأسرار عن الشخص الذي يحبك |
Gittiğim onca deneyden öğrendiğim tek bir şey varsa o da; başkaları sonuç alıyorken ben alamıyorsam şarap rafımı toparlamamın vakti geldi demiştir. | Open Subtitles | ...إذا كان هناك شيئ واحد تعلمته من جميع التجارب الطبية التي اشتركت بها هو أنه إذا حصل الآخرون على نتائج |
Robin, bu işi uzun bir süredir yapıyorum ve öğrendiğim tek bir şey varsa o da flarmdır. | Open Subtitles | روبن" لقد كنت أفعل هذا لفترة وهناك شيء" واحد تعلمته ، إنه فلارم |
Bak dostum, bu şehir zaten yeterince zor. öğrendiğim tek bir şey var; | Open Subtitles | إسمع يارجل ، هذه البلدة صعبة كما هى شيء واحد تعلمته... |
Ash'ten öğrendiğim tek bir şey var: Önce vur, asla soru sorma. | Open Subtitles | هناك شيء واحد تعلمته من (آش) وهو إطلاق النار أولاً وبعدها السؤال |