Seni öldürmeyeceğim. Hırsızları öldürmeyiz, bir arkadaşa ihanet ettiklerinde bile. | Open Subtitles | لذلك لن أقتلك فأنا لاأقتل الأصدقاء اللصوص حتى ولو خونة |
Seni öldürmeyeceğim. Çünkü sen ölürsen ben kaybederim. | Open Subtitles | لن أقتلك ، لأن موتك سيسبب لي خسارة وكلانا يعلم ذلك |
- O zaman kendini de öldürebilirsin. - Kendimi öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | ـ إذن فبوسعك قتل نفسك، أيضا ـ لن أقتل نفسي |
O yüzden Charlie'yi öldürmeyeceğim ve hiçbir zaman güvende olmayacaksın. | Open Subtitles | لذلك بدل أن أقتل تشارلي وأؤمن حمايتك، سوف أتركه يعيش. |
Seni öldürmeyeceğim. O öldürebilir ama ben değil. | Open Subtitles | اصغِ، لن أقتلك، هو ربما ولكن أنا لن اقتلك |
Kesinlikle öldürmeyeceğim tek kişi o! | Open Subtitles | هذا هو الرجل الوحيد الذي لن أقتله أبداً |
Seni öldürmeyeceğim. Diğerlerini uyaramayasın diye seni yaralayacağım. | Open Subtitles | لن أقوم بقتلك ولكن سأمنعك من إخبار الأخرون |
Fakat söz veriyorum, yukarı çıkana kadar seni öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لكنى أعدك أننى لن أقتلك حتى تصل الى القمه |
Seni öldürmeyeceğim çünkü gidip Marston'a peşinde olduğumu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | لن أقتلك.. لتذهب وتخبر مارستون أنني قادم إليه |
Ne kadar istersen iste... seni hemen... öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أقتلك سريعاً لا يهم كم يستغرق الوقت لكنى سأجعلك تطلبين منى أن أقتلك |
- Öldürme beni. - Seni öldürmeyeceğim, babalık. | Open Subtitles | . ـ لا تقتلني . ـ أنا لن أقتلك أيها الرجل الكبير |
Seni burada öldürmeyeceğim, Ray. Bütün bu güzel kadınların önünde olmaz. | Open Subtitles | أنا لن أقتلك هنا أبداً ليس أمام كل النساء الجميلات |
Ayrıca işverenim burada olduğumu biliyor. Seni öldürmeyeceğim Roland. | Open Subtitles | ـ مكتبي يعرف أين أنا، هاوارد ـ أنا لن أقتلك رولاند |
Bütün rehineleri de öldürmeyeceğim. Avantajsız kalırım. | Open Subtitles | ولن أقتل كل هؤلاء الرهائن، وإلا تخليت عن مكمن قوتي |
- Cehenneme gitmeyeceğim Boris. Oğlunu da öldürmeyeceğim. Onu yanımda tutacağım. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى الجحيم ، حسناً ولكن أنا لن أقتل ولدك ، سأبقيه حولي |
- Cehenneme gideceğim tamam ama oğlunu öldürmeyeceğim. Onu yanımda tutacağım. | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى الجحيم ، حسناً ولكن أنا لن أقتل ولدك ، سأبقيه حولي |
Seni öldürmeyeceğim ama onların da öldürmeyeceği sözünü veremem. | Open Subtitles | لا اريد قتلك الان لكن لا استطيع وعدك اني لن اقتلك فيما بعد |
Hak ettiği hâlde onu öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لن أقتله, مع ذلك يستحق ذلك |
Sizi öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | نحن نريد أن نعيش لنرى ما تبقى من حياتنا - لن اقوم بقتلك - |
Tamam, bu piç kurusunu öldürmeyeceğim ve kızının kalbi kırılmayacak mı? | Open Subtitles | إذا ماذا؟ لا اقتل هذا الداعر لكي لا يفطر قلب ابنتك؟ |
Onu öldürmeyeceğim. Onu sadece benim gibi yapacağım. | Open Subtitles | لن أقتلها أنا فقط سأجعلها مثلى |
Merak etme. Seni öldürmeyeceğim. Şimdi değil. | Open Subtitles | لا تقلقي، لن أقتلكِ ليس الآن و ليس بهذه الطريقة |
Her halükârda, sizi öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | على كل حال، لن أقتلكما. |
Sakın bana bakma. Onu ben öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لا تنظر لي، لن أقوم بقتلها |
Onları ben hallederim. Onları öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | سأتعامل معهم ولن أقتلهم |
Neden öldürmeyeceğim bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لن أقتلكم. ولا أدري لمَ لا أفعل ذلك. |
Merak etme bay Murphy, seni öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لاتقلق السّيد ميرفي: أنا لَنْ أَقْتلَك. |
Cefa falan çekmeyeceğim. Seni ben öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لن أعاني أي شيء فلن أقوم أنا بقتلِك |
Merak etme kardeşim. Seni öldürmeyeceğim. | Open Subtitles | لا تقلق يا أخي، لن أقتلكَ |