Karşınızda, eski Facebook üretim müdürü ve yazarı, Antonio García Martínez. | TED | هنا يحدثنا الؤلف ومدير الإنتاج في فيس بوك أنطونيو جارسيا مارتينيز |
Bu üretim işleminin ortakyaşamın gelişimini engellemiş olması mümkün mü? | Open Subtitles | أليس من الممكن أن تكون عملية الإنتاج أعاقت تطور المتكافلين؟ |
Şu an gerçekleşmekte olan inanılmaz dördüncü üretim devrimini size söylemek için buradayım. | TED | أنا هنا لأخبركم عن ثورة التصنيع الرابعة المذهلة والتي هي قيد التنفيذ الآن |
2018 yılı itibariyle Çin'deki üretim maliyetleri ABD ile aynı olacak. | TED | بحلول عام 2018، تكاليف التصنيع في الصين ستكون مساوية للولايات المتحدة |
Pek çok sebep dolayısıyla, küresel gıda üretim sistemimizi değiştirmek zorundayız. | TED | ونظرا لقلة تلك الموارد نحن بحاجة إلى تغير أنظمة إنتاج الغذاء |
fakir insanların sadece üretim esnasında zarar görmediğidir. Fakir insanlar ürünlerin kullanılması | TED | ان معاناة الفقراء لا تتوقف فحسب على الانتاج بل هي تنسحب أيضاً |
Treblinka ilkeldi fakat verimli bir ölüm üretim bandıydı. | Open Subtitles | تريبلينكا كان بدائي ولكنه خط انتاج جيد للموت |
Eğer bu dünyada sevdiğim iki şey varsa, üretim ve cilt korumadır. | Open Subtitles | لو أن هناك شيئين في العالم أحبهم، فهما الإنتاج و رعاية البشرة. |
Şirketleri üretim yerlerinin yakınına çekmek için Humbert mevkii uygun görünüyor. | Open Subtitles | لجذب الشركات ليستقرون بالقرب من مواقع الإنتاج موقع هوبرت يبدوا مثاليا |
Amaçları teknolojik gelişimleri kasten erteleyerek var olan üretim hattının devamını sağlamaktı. | Open Subtitles | لإطالة عمر خطوط الإنتاج عن طريق إبطاء تطور الأطراف الصناعية عن عمد. |
Ve üretim hatlarından dünyadaki çocukların ağızlarına akıp gitmeye başladı. | TED | و بدأت خطوط الإنتاج بالعمل لتوصل اللقاح إلى أفواه الأطفال حول العالم |
Bir hafta sonra, Mahmut üretim bandının en hızlısıydı. | TED | بعد أسبوع، كان محمود الأسرع في خط الإنتاج. |
Yani tüm performans ve verimliliği standard seri üretim ürünlerini geçiyor. | TED | لذا اداءه الكلي و كفائته يفوق الإنتاج الشامل القياسي للمنتجات |
Tüketiciler etik üretim süreçleri ve temiz enerji kullanan şirketleri desteklemelidir. | TED | وعلى المشترين دعم الشركات التي تستخدم الطاقة البديلة وعمليات التصنيع الأخلاقية. |
üretim işlemini bizzat yapmak istiyoruz. Siz ise dağıtım işini yapacaksınız. | Open Subtitles | صحيح، أننا نود التعامل مع عملية .التصنيع وأنتم تتولون أمر التوزيع |
Dijital üretim bunu daha da etkili bir biçimde yapmamızı sağlıyor. | TED | يسمح لنا التصنيع الرقمي أيضًا بالقيام بذلك بشكل أكثر فعالية. |
Biz dış kaynaklı üretim yaptıkça, daha ucuza giysi satın alır hale geldik. | Open Subtitles | إنتاج أكثر قمنا الاستعانة بمصادر خارجية، أصبحت أرخص الأسعار من الملابس التي نشتريها، |
Üstelik tarımsal üretim ihtiyacının önemli ölçüde arttığı bir zamandayız. | TED | إضافة لذلك، نحن الآن في عصر يتزايد فيه الطلب على إنتاج المحاصيل بشدة. |
- Hâlâ bir alanımız olmadığından üretim kabiliyetimiz hakkında endişeleri var. | Open Subtitles | لديهم مخاوف حول قدرتنا على الانتاج لاننا لا نمتلك المساحه الكافيه |
Şu an için en çok ihtiyaç duyduğumuz şey bakterilerin sayısını ve üretim miktarını artırmaktır. | Open Subtitles | الشئ الذي نحن في امس الحاجة اليه هو الزيادة في انتاج البكتيريا |
Bir yandan da hayli karmaşık üretim kabiliyetlerini fazlasıyla yayıyorlar. | TED | وهم يقومون بالتوزيع على نطاق واسع لقدرات تصنيع معقدة حقاً. |
Bangalore, Hindistan'daki bir üretim fabrikasında, kazara zehirli gaz sızıntısı olmuştu. | Open Subtitles | حادث تسرب ميثيليسوكياناتي فى مصنع بانغالور,الهند |
Almanların bu üretim artışını emretmelerinin ne gibi bir önemi var? | Open Subtitles | ما هو المغزى لدى الألمان من طلب هذا الأنتاج الهائل ؟ |
Her sene 1,5 milyar cep telefonu üretim hatlarından geçiyor ve bazı şirketler üretim hızlarının insan doğum oranından daha fazla olduğunu söylüyorlar. | TED | سنويا 1.5 مليار هاتف نقال تنتج و بعض الشركات تشير الى ان معدل انتاجها اكثر من معدل الولادة |
Yenilenebilir enerji kaynakları ve diğer enerji üretim şekillerini de aynı birimlerle ölçebiliriz. | TED | حسناً، نستطيع قياس مصادر الطاقة المتجددة بنفس الوحدات والأشكال الأخرى لإنتاج الطاقة بنفس الوحدات |
Elektrik üretim kapasitemizin büyük bir kısmını başka yönde kullanmaya ihtiyacımız olacak... | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى تحويل جزء كبير من قدرتنا على توليد الطاقة الكهربائية |
Artık en geniş füzyon enerjisi üretim potansiyeline sahibiz. | Open Subtitles | حاليا نحن أكبر منتج لطاقة الاندماج النووي في العالم. |
Gençler için yeterli uygun üretim işleri sağlamıyoruz ve kendi aramızda ticaret oranları düşük. | TED | إننا لا نخلق وظائف صناعية كافية و لائقة لشبابنا والتجارة ضمن قدراتنا منخفضة |
Savaştan sonra, devasa üretim kapasitemizi barış zamanı ürünleri yaratmaya yönlendirmeye ihtiyacımız vardı. | TED | بعد الحرب ، احتجنا إلى توجيه طاقتنا الإنتاجية الهائلة لصناعة منتجات لزمن السلم |
Fakat yapay zekâ, üretim hattındaki robotlarla bireysel işlerin tamamen yerini alıyor. | TED | ولكن استبدل الذكاء الاصطناعي الوظائف الفردية بشكل تام في خط التجميع بالروبوتات. |