Küçük bir ısırık onu derin ve huzursuz bir uykuya sürükler. | Open Subtitles | قضمة واحدة صغيرة و ستغرق في نوم عميق جداً و مزعج |
Ben bir ısırık aldım, sonra biraz soğudu, ama hâlâ taze. | Open Subtitles | أخذتُ منه قضمة صغيرة وبارداً بعض الشيئ، لكن لا يزال لذيذاً. |
Ya ısırık ya da berbat bir kramp girdi. | Open Subtitles | إما أنها عضة أو أنها أقوي تقلص عضلي يمكن أن يحدث |
Bu, bugün kolundan aldığımız ısırık izinin kalıbı. | Open Subtitles | هذا قالب يعود إلى أثر العضة قمنا برفعه من ذراعك اليوم |
Kasıkların bir ısırık izi olup olmadığına bakmalısın bunun gibi, atardamar ısırığı. | Open Subtitles | تبحثين فقط عن علامة عض في الجزء الخلفي من فخذه مثل هذه، ثقب الشريان |
Pek sayılmaz. Kaşınma izi daha az, ama ısırık izleri yine var. | Open Subtitles | ليس بالضرورة، إنه يُظهر علامات خدش أقل، لكن آثار العض موجود بالتأكيد. |
O bir ısırık, onu ısıran yılandan zehir almam lazım ki panzehiri yapabileyim. | Open Subtitles | إذا كانت لدغة ثعبان فعلى استخلاص السم من الثعبان لصنع علاج له |
Birkaç yudum gazlı içecek, bir ısırık elma da öyle. | Open Subtitles | إنها رشفتين من الصودا،إنها قضمة من التفاح إنها لا شيء |
Hey, öğle yemeği yemedim. Şu donuttan bir ısırık versene. | Open Subtitles | أنا لا أحمل ثمن الغداء، اعطني قضمة من ذلك |
Şimdi lütfen, bir ısırık al... böylece hoşuna gittiğini görebilirim. | Open Subtitles | الان من فضلك خذ قضمة... حتى استطيع ان اراك تستمتع |
...kurabiyeyi süte batır, koca bir ısırık al, ve gülümse. | Open Subtitles | اغمسي البسكويت في الحليب و اقضمي منها قضمة كبيرة ثم ابتسمي |
Bu yaratıklardan gelebilecek ufak bir ısırık veya bir sıyrık, virüsün bulaşması için yeterli. | Open Subtitles | فقط عضة واحدة أو خدش من هذه المخلوقات كاف لذلك |
Bir ısırık aldı ve hepsini attı. | Open Subtitles | ما العيب في ذلك؟ أخذ عضة واحدة منه ورمى الباقي كله |
Bazıları bağcıkla boğulmuş, bazılarının göğüslerinde ısırık izleri var. | Open Subtitles | البعض مخنوقون بأربطة الحذاء آخرون لديهم علامات عضة على صدورهم |
İnsan ısırık izlerinde şaşıracak bir şey olmadığına sizi temin ederim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أطمأنك بأنّ هناك لا شيء محيّر حول علامات العضة الإنسانية. |
"hoşbir akşam yemeği" dizlerinde halı pişiğine ve poponda ısırık izine engel olmaz. | Open Subtitles | لا يمنع بالضرورة احتراق السجادة.. وعلامة عض على مؤخرتك |
Bütün kurbanların vücutları ısırık izlerini gizlemek için kesilmişlerdi. | Open Subtitles | ـ إحدى جثث الضحايا مثل بها ـ وحاول إخفاء آثار العض عليها |
Hayır, bir ısırık değil. Isırık değil. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا، لا ، أنها ليست لدغة أنها ليست لدغة |
Her şeyin bir hata olduğunu ve aldığın her ısırık için para ödemen gerektiğini düşünüyorsun. | Open Subtitles | تظن أن هذا كله خطئا وأنك يجب أن تعاقب بشكل ما زهاء كل لقمة أكلتها. |
Omuzlarında ısırık izleri var, ayrıca dilinde de. | Open Subtitles | آثار عضات على كتفيها، وأيضاً على لسانها، |
Okyanusta büyük bir balon görüyor. Elleri olmadığı icin küçük bir ısırık atıyor ve bot sönüp gidiyor. | TED | انها ترى ذلك البالون الكبير في المحيط .. وهو لا يملك الايدي فتحاول قضمه .. فينفجر .. فتعود ادارجها |
Bacaktaki ısırık izine en yakın eşleşme ne olsa beğenirsin? | Open Subtitles | أقرب تطابق لعلامات العضّ على الساق المبتورة؟ |
Sorun trombositlerinde, sanki üzerlerinde ısırık izleri varmış gibi. | Open Subtitles | إنها الصفيحات، يبدو كأنّ عليها علامات عضّ |
Kaplana uygun ısırık veya boğuşma belirtisi görünmüyor. | Open Subtitles | لا توجد أيّ مؤشرات على وجود عضّة نمر تقليديّة عبر الحلق أو مُقاومة خنق |
Hayır iyi bir ısırık al, küçük cadı, iyi ve derin. | Open Subtitles | خذى عضه جيده أيتها الساقطه الصغيره جيده وعميقه |
Hiçbir şey olmamış gibisin, ama ısırık veya çizik var mı diye seni kontrol etmiştik. | Open Subtitles | ليس كأنه سيصنع أي فرق لكن كان علينا التأكد من خلوك من العضات والخدوش |
Bunu yapan ısırık, değil mi? | Open Subtitles | إنها العضه التي تفعل هذا أليس كذلك ؟ |