Bunlar en iyi yıllarımız, ne kadar zamanımız var? şanslıysak on yıI mı? | Open Subtitles | هذه ربما أفضل سنوات عمرك و كم سيدوم هذا عشرة إذا كنا محظوظين |
Eğer şanslıysak, belki bazı güvenlik kameraları... ilk görüntüleri yakalamayı... | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين فربما تكون كاميرات المراقبة قد صورت أول |
Gerçekten ama gerçekten şanslıysak belki arkadaşlarımızı kurtarmanın bir yolunu bulabilir. | Open Subtitles | و إذا كنا حقا، حقا محظوظين ربما ستجد أملا ﻹنقاذ أصدقائنا |
Tankta bir, iki itişlik yakıt var... o da şanslıysak. | Open Subtitles | لديّ ما يكفي لدفعة أو أثنتين فقط إن حالفنا الحظ |
Uzun yaşayacak kadar şanslıysak, Alzheimer beynimizin kaderi olacak gibi gözüküyor. | TED | لذلك إن كنا محظوظين بالعيش لعمرٍ مديد، فيبدو أن مرض ألزهايمر سيكون مصير عقلنا. |
Ve eğer şanslıysak... ...torunlarımızın çocuklarının Benki'nin sorularına... ...cevap vereceği tarzı... ...değiştirebiliriz. | TED | ولو كنا محظوظين, يمكننا تغيير الإجابة إجابة أحفاد أحفادنا على سؤال "بينكي" |
Eğer yeterince şanslıysak, hemen gösterişli bir çekim yapabiliriz. | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين بما يكفي، سنلتقط المشاهد حالاً |
Ve eğer yeterince şanslıysak, ateş etrafında dans ederek ve cesaret toplayarak bir gün daha geçirecekler,... ve emin olabilirsin ki, | Open Subtitles | ولو كنا حقا محظوظين فسيقضون يوما آخر في الرقص والمباهاة وبعد ذلك بالتأكيد |
şanslıysak, Fransızlar o izleri atları eder. | Open Subtitles | ن كنا محظوظين فسيتبع الفرنسيون تلك الخيول. |
Eğer şanslıysak, ama değilsek... | Open Subtitles | ان كنا محظوظين و الا انا لا اعتقد ان رجالنا |
Daha da şanslıysak şelaleden aşağıya uçup öldüğümüze inanırlar. | Open Subtitles | وإن كنا محظوظين جداً سيظنون أننا سقطنا من الشلالات |
Eğer şanslıysak çocuğu öldürülmeden bulmak için 6 günümüz var. | Open Subtitles | و ان كنا محظوظين فلدينا 6 أيام للعثور على الصبي قبل أن يقتل |
şanslıysak türünü bulabiliriz. | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين سنقلص نطاق البحث الى النسل |
şanslıysak muhtemelen hapiste 3-5 yıl. | Open Subtitles | سنكون في السجن لخمسة أو ثلاثة أعوام إن كُنَّا محظوظين |
şanslıysak eğer. Kızın barkodunu getirir, bizde DNA taraması yaparız, bir çok soruya cevap buluruz. | Open Subtitles | يمكن أن نكون محظوظين ، إن أحضر الكود الخاص بها سنقوم بتحليله للحصول على الحمض النووي وسيجيب ذلك على الكثير من الأسئلة |
ve, çok çok şanslıysak, sadece bunları yaparlar. | Open Subtitles | وإذا كنا محظوظين جداً فسيفعلوها فى هذا الأمر |
şanslıysak, bu ajan sevkıyatın ayrıntılarını da kaydetmiştir. | Open Subtitles | الآن ، لو كنا محظوظين ، سيقوم المشارك بتسجيل بيانات الشحنة |
şanslıysak bu akşam veya yarın sabah buluruz onu. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ سنعثر عليه الليلة أو في الصباح |
şanslıysak bu akşam veya yarın sabah buluruz onu. | Open Subtitles | إذا حالفنا الحظ سنعثر عليه الليلة أو في الصباح |
Ve eğer şanslıysak, incinebilir olacağı bir an olacaktır. | Open Subtitles | و إنا كنا محظوظون ، سيكون هناك لحظة حيث سيكون هو ضعيف |
Şafak söküp avukatlar gelene kadar. O da eğer şanslıysak. | Open Subtitles | حتّى الفجر قبل أن يظهر المحامين، هذا إن حالفنا الحظّ. |
şanslıysak, polis ve FBI peşimize düşmeden önce 24 saatimiz var. | Open Subtitles | لو كان لدينا القليل من الحظ فلن تمر 24 ساعة إلا و الشرطة و المباحث الفيدرالية يطاردوننا على مدار الساعة |
Birincisi NASA'nın büyük karanlığı, gökleri, yani hepimizin şanslıysak gitmek istediğimiz yerleri araştırma misyonu. | TED | الأول: برنامج ناسا و مهمته إكتشاف الخفايا العظيمة و البحث في السموات التي يرغب الجميع في الذهاب اليها لو صادفنا الحظ |