| Konu bu değil. Konu hakettiğimiz şeyi almak. Bize verdikleri şey de bu. | Open Subtitles | الأمر ليس هكذا، إنه بشأن الحصول علي ما نستحقه، وهذا ما سيعطونهُ لنا. |
| bilgisayar tarafından okunabiliyor. Ve bilgisayarları çok etkili yapan şey de bu; bu düzenlenebilir teknik yüksek diller. | TED | ويمكن نطقه عبر الكمبيوتر. وهذا ما يجعل الكمبيوترات قوية: هذه اللغات العالية المستوى التي يمكن أن تتُرجم. |
| - Bu testlerin belirleyeceği şey de bu. - Bulalım. | Open Subtitles | ذلك ما ستقرره الاختبارات دعنا نكتشف ذلك. |
| - İstediğini yap. - Yaptığım şey de bu zaten. - Neden böyle yapıyorsun? | Open Subtitles | هذا ما كنت أفعله طوال الوقت لماذا تفعل ذلك ؟ |
| Sana söylediğim tam da bu. Ve jüriye söyleyeceğim şey de bu. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما اقوله لك وهذا بالضبط ما ساخبر به المحلفين |
| Sürekli yaptığımız şey de bu, bir şekilde birbirimizin dikkatini dağıtmak. | TED | هذا هو ما نفعله طوال الوقت نَجرِف إنتباه بعضنا البعض، يساراً ويميناً. |
| - Öyleyim. - Size anlatmaya çalıştığım şey de bu. | Open Subtitles | -نعم انا كذلك , و هذا ما احاول اخبارك به |
| LT: Bu konuyla ilgili ilginç olan şey de bu. | TED | ل.ت: وهذا ما يجعل هذا الموضوع مثيرا للاهتمام. |
| Birçok misafirin bir evde kalırken hissettiği şey de bu. | TED | وهذا ما يشعر به معظم الضيوف عند الإقامة في منزل ما. |
| Küresel ısınmaya karşı hareket ederler. Nispeten sakinleşmiş ılıma öngören iklim modellerinde olan şey de bu. | TED | ستعمل بشكل معاكس للاحتباس الحراري، وهذا ما يحدث في هذه النماذج المناخية التي تظهر زيادة طفيفة في الحرارة، |
| Ve duygu hakkinda güzel olan şey de bu iste. Evet işte bu yeni ben. Bundan sonra sadece olumlu şeyler söyleyeceğim. | TED | وهذا ما هو جميل عن العاطفة. وهكذا ها أنا بشكلي الجديد من الآن فصاعدا لن أقول إلا ما هو إيجابي.. |
| Çocuklarımıza sürekli anlatıp durduğumuz şey de bu değil mi zaten? | Open Subtitles | ذلك ما نُخبرُه دائماً لأطفالنا،أليس كذلك؟ |
| Nişancının beklediği şey de bu, kızın onun onu beklediğini bilmemesi. | Open Subtitles | و ذلك ما يعول عليه القناص و هي لا تملك أدنى فكرة أنه ينتظرها |
| Demek istediğim şey de bu zaten. Burası yıkılıyor. | Open Subtitles | ذلك ما أحاول إخبارك به، هذا المكان ينهار. |
| Sana anlatmaya çalıştığım şey de bu. Tam başımın üzerinden geçti. | Open Subtitles | هذا ما كنت أحول أن أخبرك به لقد سار مباشرة فوق رأسي |
| Senatoda eksikliğini çektiğimiz şey de bu. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما ينقصنا في الحكومة |
| İşte FEPA'nın ihtiyacı olan şey de bu ve biz de onlara bunu vereceğiz. | Open Subtitles | هذا هو ما تحتاجه الهيئة وهذا ما سنمنحهم اياه |
| Ama benim takımım yürekten oynar. Onları iyi yapan şey de bu zaten. | Open Subtitles | فريقي يلعب بطريقة واقعية و هذا ما يجعله فريقاً جيداً |
| Ve hakkında bildiğim şey de bu. | Open Subtitles | و رائحة و إحساس جيد و هذه المعلومات التي أعرفها عنه |
| Tam olarak mutlu olmam için eksik olan şey de bu zaten. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي ينقصني لتحقيق السعادة الكاملة |
| Anlamadığım şey de bu. Bir sorunu yoktu. | Open Subtitles | و هذا ما لا ينطلي عليّ، إنها كانت تـُبلي حسنٌ فى ذلك. |
| Bizim yapacağımız şey de bu. | Open Subtitles | وذلك ما نحنُ بصدد المضيء قُدُمآ أحقآ لديك |
| Tartışacağımız şey de bu. | Open Subtitles | هذا ما اريد مناقشته معك |
| Sahip olmadığımız şey de bu zaten. | Open Subtitles | حسناً .. هذا هو بالضبط ما لا نملكه ، يا دكتور |
| - Biz ajanların iyi olduğu bir şey de bu. | Open Subtitles | حسناً هذا الشيء الوحيد الذي نبرع فيه كعملاء |