Fabrikalar, adımları ve spor ayakkabı parçalarını birleştiren enerji verimli üretim süreçleri geliştirmelidir. | TED | يتوجب على المصانع تطوير عملية تصنيع ذات فائدة طاقية بدمج كل من خطوات وأجزاء الحذاء الرياضي. |
Daha sonra bunun yansımaları ve muhtemelen diğer adımları vardır. | TED | ومن ثم هناك انعكاس ومن المحتمل خطوات تالية. |
Eğer adımları tam olarak gerçekleştirmeyip üzerlerinden oldukça çabuk geçersen bir günde 6'ya gelirsin. | Open Subtitles | عندما لا تقوم بالخطوات كما ينبغي، يمكنك انجازها بسرعة فائقة. يمكنك انجاز ست خطوات باليوم. |
Bebek adımları, bebek adımları. | Open Subtitles | "خطوات الطفل الرضيع". "خطوات الطفل الرضيع"! الرضيع يخطوا خلال المكتب. |
Buna benzer bir takım adımları antibiyotik kullanımı için de atabiliriz. | TED | يمكن أن نتخذ هذه الخطوات لحل مشكلة استخدام المضادات الحيوية أيضا. |
Filin gözlerinden görmek istiyorum. adımları olmayan dansa katılmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أرى من خلال أعين الفيل أريد الإنضمام إلى رقصٍ لا خطوات فيه |
Hiç yeteneğim yoktur, Majesteleri. adımları bile bilmem. | Open Subtitles | لا مهارة على الإطلاق يا صاحبة الجلالة لا أعرف خطوات الرقص |
Bu süper kahramanlardan bazılarının hükümet adına çalışmaları ve sahip oldukları özel güçleri, Amerikan halkının yararına kullanmaları için gerekli adımları atmaya başladım. | Open Subtitles | لقد إخذت خطوات بالفعل لإحضار بعض هؤلاء لخدمة حكومتنا حيث سنقوم بالإستخدام الأمثل لقواتهم |
Yemin ederim ki belirttiğiniz adımları atarak ilerledim. | Open Subtitles | في شروط اتفاقنا أقسم لك أنني أخذت خطوات الاتجاه الذي أشرت لي به |
Korku adımları atın bakalım 50 kere aşağı ve yukarı. Şimdi. Hadi! | Open Subtitles | حسنًا ، أعطوني خطوات مرعبة 50 لأعلى وأسفل ، حالًا لننطلق |
Türümüzün yok olmasına neden olabilecek olası senaryoları öngörüp bundan kaçınmak için gerekli adımları atabiliriz. | Open Subtitles | يمكن أن نتنبأ بسيناريوهات محتملة ينقرض فيها نوعنا و أخذ خطوات لتفادي ذلك |
adımları çıkmak yerine tek bir şeye odaklanmış cinayet hikâyelerini sahnelemeye. | Open Subtitles | عوضا عن العمل في خطوات لقد ركز على أمر واحد تمثيل قصص القتل |
Ofisten dışarı bebek adımları, kapıdan dışarı bebek adımları... | Open Subtitles | الرضيع يخطوا خارج الباب. |
Ofisten dışarı bebek adımları. | Open Subtitles | الرضيع يخطوا حولَ المكتب. |
40 yaşımdayım ve daha o ilk adımları bile atmadım. | Open Subtitles | أنا بعمر الـ40 , ولم أتخذ تلك الخطوات الصغيرة بعد |
Ancak doğru adımları atarak daha iyi bir yönde ilerleyebiliriz. | Open Subtitles | ولكن بأخذ الخطوات الصحيحة، يمكننا توجيه أنفسنا صوب وجهة أفضل. |
Bunun ışığında, aynı ölçüde geçtiğimiz günlerde İsrail tarafından Filistin ekonomisine yardım etmeye yönelik ifade edilen olumlu adımları içtenlikle karşılıyorum. | Open Subtitles | بالخطوات الإيجابية التي أعلنتها إسرائيل في الأيام الماضية نحو مساعدة الاقتصاد الفلسطيني |
Burada gördüğün şeyler, gerekli ve mantıklı bir gelişmenin ilk ve küçük adımları. | Open Subtitles | مارأيته كان أول خطواتنا المتعثرة لتطور ضروري ومنطقي |
Robot şeffaf, tıpkı sizin ilk güvensiz adımları sırasında küçük bir çocuğu tuttuğunuz gibi. | TED | الروبوت كأنه خفي كما لو كنت تحمل طفلاً صغيراً عندما يخطو أولى خطواته الواهنة |
Ben dışarı yürüdükçe, adımları yavaşladı. | TED | عندما هممت للخروج رأيت خطواتها تتباطئ |
"Merhabası herşeyin başlangıcı oldu gülüşü koridordaki ilk adımları oldu elleri sonsuza kadar ayrılmayacak onun için sonsuzluk bir gülüşü kadar basit." | Open Subtitles | كان مرحبا صاحب نهاية لها نهايات كانت ضحكتها خطوتهم الأولى في الممر يده سيكون لها لعقد الأبد |
Nasıl hareket ettiğine tekrar bak. Uzun duran kasılmış bacaklar, bunlar Parkinsoniyan hareketleri değil, Parkinson hastalarının adımları küçük ve yavaştır ve bu duruş oldukça farklı. | TED | انظر مجددًا لطريقة حركته. أرجل متيبسة وخطوات طويلة، هذه ليست حركة مرضة باركنسون، فمرضى باركنسون يخطون خطوات قصيرة مُجرجرة، كما أنّ وضعية الوقوف ليست صحيحة. |
O halde beyaz kıçını kaldır ve buraya gel, bana şu adımları öğret. | Open Subtitles | اذا احضروا مؤخراتكم البيضاء الصغيرة هنا و علمونى الخطواتَ. |
Bu adımları yüz yıl önce atıyor olmanız gerekirdi | Open Subtitles | التفكير وُضِعَ في تلك الخطواتِ منذ مئات السنين |