Yani senin cinayet kurbanın, akçaağaç'tan yapılan bir şeyle vuruldu. | Open Subtitles | لذا على الأرجح أن ضحيتكم.. ضُرِبت بشئ مصنوع من القيقب |
Ufak bir pansiyon açıp, müşterilere akçaağaç şurubu servis edebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نفتتح نزلاً صغيراً ونقدم شراب القيقب وريدياً للضيوف |
akçaağaç şurubu kreplerden önce masada olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يوضع شراب القيقب على المائدة قبل الفطائر |
Biz bütün sabahtır akçaağaç şurubusuz ve kürdansız burada duruyoruz | Open Subtitles | سيمضي الصباح بأكلمه بلا شراب القيقب وعيدان الأسنان |
Bir keresinde babam, bizim garajın yolunu tek başına... öğütülmüş cam kırıklarını akçaağaç şurubuyla yapıştırarak yapmıştı. | Open Subtitles | في أحد المرات قام أب بصنع نهاية الممرات بمادة قيقب الزجاج |
akçaağaç şurubu mutlaka önceden masada olmalı | Open Subtitles | وبالطبع يجب أن يكون شراب القيقب على الطاولة قبل الفطائر |
akçaağaç pekmezi ile jambonun lezzetini başka hiçbir şey veremez. | Open Subtitles | لا شيء يضاهي صدام شراب القيقب بشرائح اللحم |
Gözlemelerin üstüne akçaağaç pekmezi yerine bal sürüyorlar. | Open Subtitles | وضعوا عسلاً على فطائرنا بدلاً من شراب القيقب |
Çoğunlukla akçaağaç ve inanılmaz ölçüde rahatsızdık. | Open Subtitles | في الغالب القيقب وغير مريحة بشكل لا يصدق. |
akçaağaç şerbeti ödülünü de almışsın! | Open Subtitles | ينظرون إليك مع جائزة شراب القيقب قليلا الخاص بك |
Kızıl akçaağaç Yaprakları'nı çalın. Marş marş! | Open Subtitles | اعزفوا ـ أوراق القيقب الحمراء ـ أسرع مرتين |
Herkese günaydın. Krepler için gerçek akçaağaç pekmezi getirdim. | Open Subtitles | صباح الخير جميعاً، لقد أشتريت شراب القيقب الحقيقي للفطائر |
Vermont'tan geliyor olalım ve gelişmekte olan bir akçaağaç şurubu şirketimiz olsun. | Open Subtitles | ما رأيك فيما لو كنا من ـ فيرمونت ـ وعملنا هو بيع شراب القيقب |
Bekle, bu aptalca. akçaağaç şurubu hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. | Open Subtitles | هذا غبي, نحن لا نعرف من يبيع شراب القيقب |
akçaağaç pekmezi için Berkshires'a gideceğiz. | Open Subtitles | سوف نذهب إلى بيركشيرز لنرى حصاد شراب القيقب |
akçaağaç pekmezinin tükürülmüş ve ayakla basılmış hali mi? | Open Subtitles | بقعة شراب القيقب الممزوج بقيء الطفل وقاذورات الحذاء |
Erimiş tereyağı ve akçaağaç şerbeti kulağa hoş gelmiyor mu? | Open Subtitles | ألا تبدو الزبدة الذائبة و شراب القيقب جيدان؟ |
Akşam yemeğinde akçaağaç şerbeti var. Bir rehber tutmalıydık. | Open Subtitles | شراب القيقب للعشاء ينبغي علينا الإتيان بمرشدٍ |
Viskili akçaağaç şurubunu unutma öyleyse. | Open Subtitles | حسنا ، خذي ، لاتنسي شراب القيقب الحلو بطعم الجوز اذا |
Keten tohumu yağı akçaağaç mobilyalarda çok iyi iş görür. | Open Subtitles | زيت بذر الكتان يعمل الافضل على الأثاث القيقب |
Gerçek akçaağaç şurubu. Nefret ediyorum o sahtelerden. | Open Subtitles | عصير قيقب حقيقي أنا أكره النوع الإصطناعي |
Tadı akçaağaç şurubu gibi. | Open Subtitles | تَذُوقُ مثل عصيرِ قيقبِ البيتِ. |