Bu ilk aldatması da değil, bazıları hayatlarını kontrol altına alamıyor işte. | Open Subtitles | لن تكون خيانته الأولى لي كذلك لا يستطيع بعض الناس تسوية حياتهم |
- Pekala. Vergi dairesindeki sıkıntıları yüzünden ayrılmayı göze alamıyor. | Open Subtitles | ،و بسبب مشاكله مع الضرائب لا يستطيع تحمّل كلفة الإنتقال |
Boğuluyor. Nefes alamıyor. Onu dışarı çıkardın mı? | Open Subtitles | إنها تختنق، لا يمكنها التنفس اخرجوه من هنا، حسناً؟ |
Evet, fakat bu oda vazosuz nefes alamıyor. | Open Subtitles | نعم، عدا أن الغرفة لا يمكنها التنفس دون الزهرية |
Kahretsin, nefes alamıyor. | Open Subtitles | اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس |
Ne demek bu? Yeterince oksijen alamıyor. | Open Subtitles | لا تحصل على أوكسجين كافي نَحتاجُ للإدْخال أنبوب |
Bütün bu parayı aldı-- ama ne oldu, kendine bir pul bile alamıyor... | Open Subtitles | لديه كل هذا المال.. لماذا؟ لا يستطيع أن يشتري لنفسه طابع؟ |
Onun adını duyunca gülmekten kendini alamıyor. | Open Subtitles | .. فهو عندما يسمع بخبرها لا يستطيع ان يمسك نفسه من الضحك |
Sonuç olarak şu an, hiç bir öğrenci ilk olarak bunu geçmeden akademik diploma için geçer not alamıyor. | Open Subtitles | ولذلك، الآن لا يستطيع طالب عسكري أن يجتاز العام الدراسي، دون اجتياز هذا أولاً. |
Zavallı adam gerçek bir balta bile alamıyor! | Open Subtitles | الرجل الفقير لا يستطيع حتى أن يحمل فأس حقيقي |
İlaç tedavisi onu kurutuyor ve sonra nefes alamıyor. | Open Subtitles | الدواء يجعله يجففه وبعد ذلك يجعله لا يستطيع التنفس حسنا |
Will, nefes alamıyor. İğnesini bu sabah yapmıştım. Anlamıyorum. | Open Subtitles | انه لا يستطيع التنفس انا اعطته المستنشق هذا الصباح انا لا اعرف ماذا اصابه |
O bile üçüncü sınıfları alamıyor. | Open Subtitles | حتى هو لا يستطيع ان ينتصر على طلاب المرحلة الثالثة |
Kadın artık sahilden keyif alamıyor. | Open Subtitles | المرأة لا يمكنها ان تستمتع بالشاطئ بعد الان |
Panik atak geçiriyor. Nefes alamıyor. Tüm damar yollarını söküp atıyor. | Open Subtitles | تعاني نوبة ذعر، لا يمكنها التنفّس وستزيل كلّ مغذياتها الوريديّة |
Seattle Pres daha fazla hasta alamıyor. County'ye yollayın. | Open Subtitles | سياتل برس لا يمكنها استيعاب المزيد اتصلوا بمشفى المقاطعة. |
Çünkü uyuşturucu bedeninin içindeyken köpekler kokuyu alamıyor. | Open Subtitles | لأن الكلاب لا يمكنها أن تشم المخدرات عندما تكون في داخلك |
Hava araçları termal görüntü alamıyor. | Open Subtitles | الطائرات الآلية لا يمكنها الحصول علي أي تصوير حراري. |
Fakat bunun için finans yardımı alamıyor. | Open Subtitles | لكن لا يمكنها الحصول على مساعدات مالية للسكن خارج الحرم الجامعي |
Kahretsin, nefes alamıyor. Nefes alamıyor! | Open Subtitles | اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس |
Hücreler yeterli oksijen alamıyor. | Open Subtitles | الخلايا لا تحصل على قدر كافٍ من الأوكسجين. |
Taco Jason'ın hemen yanında ama bu yaşlı adama taco alamıyor mu? | Open Subtitles | إنه بجوار المطعم المكسيكي ولا يستطيع أن يشتري لأبوه تاكو |
Bu kadın yavaşça ölüyor çünkü; yüz kemiklerinin içindeki iyi huylu tümörler ağzını ve burnunu tamamen kapatmış, bu nedenle nefes alamıyor ve yemek yiyemiyor. | TED | هذه المرأة تموت ببطء لأن أورام حميدة في عظام وجهها قد دمرت بالكامل فمها وأنفها، لذا لا تستطيع التنفس و الأكل |
Bu biraz ABD patenti almak için gereken yenilik standardına benziyor, moda tasarımcıları bu patenti hiçbir zaman alamıyor, ya da çok nadiren alabiliyor. ... | TED | وذلك هو نوع مثل مواصفات الحداثة لبراءة الإختراع في الولايات المتحدة، التي لا يحصل عليها مصمموا الأزياء أبدا، نادرا ما تحصل هنا في الولايات المتحدة. |