"alamıyor" - Traduction Turc en Arabe

    • لا يستطيع
        
    • لا يمكنها
        
    • لايستطيع
        
    • لا تحصل على
        
    • أن يشتري
        
    • لا تستطيع
        
    • لا يحصل
        
    Bu ilk aldatması da değil, bazıları hayatlarını kontrol altına alamıyor işte. Open Subtitles لن تكون خيانته الأولى لي كذلك لا يستطيع بعض الناس تسوية حياتهم
    - Pekala. Vergi dairesindeki sıkıntıları yüzünden ayrılmayı göze alamıyor. Open Subtitles ،و بسبب مشاكله مع الضرائب لا يستطيع تحمّل كلفة الإنتقال
    Boğuluyor. Nefes alamıyor. Onu dışarı çıkardın mı? Open Subtitles إنها تختنق، لا يمكنها التنفس اخرجوه من هنا، حسناً؟
    Evet, fakat bu oda vazosuz nefes alamıyor. Open Subtitles نعم، عدا أن الغرفة لا يمكنها التنفس دون الزهرية
    Kahretsin, nefes alamıyor. Open Subtitles اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس
    Ne demek bu? Yeterince oksijen alamıyor. Open Subtitles لا تحصل على أوكسجين كافي نَحتاجُ للإدْخال أنبوب
    Bütün bu parayı aldı-- ama ne oldu, kendine bir pul bile alamıyor... Open Subtitles لديه كل هذا المال.. لماذا؟ لا يستطيع أن يشتري لنفسه طابع؟
    Onun adını duyunca gülmekten kendini alamıyor. Open Subtitles .. فهو عندما يسمع بخبرها لا يستطيع ان يمسك نفسه من الضحك
    Sonuç olarak şu an, hiç bir öğrenci ilk olarak bunu geçmeden akademik diploma için geçer not alamıyor. Open Subtitles ولذلك، الآن لا يستطيع طالب عسكري أن يجتاز العام الدراسي، دون اجتياز هذا أولاً.
    Zavallı adam gerçek bir balta bile alamıyor! Open Subtitles الرجل الفقير لا يستطيع حتى أن يحمل فأس حقيقي
    İlaç tedavisi onu kurutuyor ve sonra nefes alamıyor. Open Subtitles الدواء يجعله يجففه وبعد ذلك يجعله لا يستطيع التنفس حسنا
    Will, nefes alamıyor. İğnesini bu sabah yapmıştım. Anlamıyorum. Open Subtitles انه لا يستطيع التنفس انا اعطته المستنشق هذا الصباح انا لا اعرف ماذا اصابه
    O bile üçüncü sınıfları alamıyor. Open Subtitles حتى هو لا يستطيع ان ينتصر على طلاب المرحلة الثالثة
    Kadın artık sahilden keyif alamıyor. Open Subtitles المرأة لا يمكنها ان تستمتع بالشاطئ بعد الان
    Panik atak geçiriyor. Nefes alamıyor. Tüm damar yollarını söküp atıyor. Open Subtitles تعاني نوبة ذعر، لا يمكنها التنفّس وستزيل كلّ مغذياتها الوريديّة
    Seattle Pres daha fazla hasta alamıyor. County'ye yollayın. Open Subtitles سياتل برس لا يمكنها استيعاب المزيد اتصلوا بمشفى المقاطعة.
    Çünkü uyuşturucu bedeninin içindeyken köpekler kokuyu alamıyor. Open Subtitles لأن الكلاب لا يمكنها أن تشم المخدرات عندما تكون في داخلك
    Hava araçları termal görüntü alamıyor. Open Subtitles الطائرات الآلية لا يمكنها الحصول علي أي تصوير حراري.
    Fakat bunun için finans yardımı alamıyor. Open Subtitles لكن لا يمكنها الحصول على مساعدات مالية للسكن خارج الحرم الجامعي
    Kahretsin, nefes alamıyor. Nefes alamıyor! Open Subtitles اللعنة ,إنه لا يتنفس إنه لايستطيع التنفس
    Hücreler yeterli oksijen alamıyor. Open Subtitles الخلايا لا تحصل على قدر كافٍ من الأوكسجين.
    Taco Jason'ın hemen yanında ama bu yaşlı adama taco alamıyor mu? Open Subtitles إنه بجوار المطعم المكسيكي ولا يستطيع أن يشتري لأبوه تاكو
    Bu kadın yavaşça ölüyor çünkü; yüz kemiklerinin içindeki iyi huylu tümörler ağzını ve burnunu tamamen kapatmış, bu nedenle nefes alamıyor ve yemek yiyemiyor. TED هذه المرأة تموت ببطء لأن أورام حميدة في عظام وجهها قد دمرت بالكامل فمها وأنفها، لذا لا تستطيع التنفس و الأكل
    Bu biraz ABD patenti almak için gereken yenilik standardına benziyor, moda tasarımcıları bu patenti hiçbir zaman alamıyor, ya da çok nadiren alabiliyor. ... TED وذلك هو نوع مثل مواصفات الحداثة لبراءة الإختراع في الولايات المتحدة، التي لا يحصل عليها مصمموا الأزياء أبدا، نادرا ما تحصل هنا في الولايات المتحدة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus