Şu anda kaçış planında bir anlaşmazlık çıktığı teorisi üzerinde duruyoruz. | Open Subtitles | الآن، نحن نعمل تحت نظرية بأن هناك خلاف حول خطة الهروب |
Tanrı bilir Dougal ve onun arasındaki nerdeyse ilk anlaşmazlık bu olmuştur. | Open Subtitles | أنها بالكاد المره الاولى التي يكون فيها هو ودوغال على خلاف,والله أعلم |
Geçenlerde kendi halkıyla anlaşmazlık yaşadı ve anlaşmak için bizden yardım istedi. | Open Subtitles | هو مؤخراً دخل في نزاع مع رجاله واتضح لدينا لدينا الاعداد لصفقة |
Pembe Panterin sahipliği konusunda bir anlaşmazlık olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | إذا لست فضولي جدا، قرأت ذلك كان هناك بعض النزاع على ملكية النمر الوردي. |
Su bir engele rastladığında güçlük ve anlaşmazlık olmadan her koşulda çözüm üretir. | TED | عندما يواجه عقبة، بطريقة ما يجد الماء حلاً، بدون قوة وبدون صراع. |
Dün gece onunla anlaşmazlık yaşadığınızı anlıyorum. | Open Subtitles | لقد فهمت أنه قد حدث بينكما خلاف ليلة أمس |
Bir anlaşmazlık oldu, aşıklar arasında bir tartışma. Beni terk etmemesi için uğraşıyordum. | Open Subtitles | كان لدينا شجار، خلاف محبين كنت احاول ان امنعها من المغاردة |
Kuzen lordumla aralarına bir anlaşmazlık girdi. | Open Subtitles | .. ابن العم لقد قام بينه و بين مولاي خلاف |
Aslında, ağabeyiyle aramızda... yıllara yayılan bir anlaşmazlık olduğu kimsenin bilmediği bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أن أنا وشقيقه كنا دائماً على خلاف |
Takılar yüzünden kavga ettiler, daha sonra... nedimeler konusunda anlaşmazlık yaşandı. | Open Subtitles | لقد تشاجروا على الهدايا ثم حصل خلاف على وصيفات العروس |
O şehrin tek yaşayanları bizleriz. anlaşmazlık falan yoktu Doktor Weir, yalnızca ihanet. | Open Subtitles | نحن السكان الوحيدون هناك ليس هناك خلاف, دكتور ويير |
Bu gecenin amacı ulusların arasında anlaşmazlık yaratmaktı benim suikastçilerim arasında değil. | Open Subtitles | برنامج المساء , كان خلق نزاع بين الأمم . وليس مغتالي ّ |
Her kardeşlerin arasında olduğu gibi, ama bir anlaşmazlık değil. | Open Subtitles | هذه أمور تحصل بين الشقيقين لكن لم يتحوّل إلى نزاع |
Ve Sarris bu anlaşmazlık sırasında... | Open Subtitles | وكان هذا فى عصر النزاع حيث قام ساريس بـ ـ ـ |
Fakat ben 30 yıl sonra uyandım ve bir anlaşmazlık durumunda olduğumu, özümde hissettiğim insanla ve dünyaya göre olmam gereken erkekle anlaşmazlık içerisinde yaşıyor olduğumu fark etmiştim. | TED | ولكنني مجرد شاب استيقظ بعد 30 عامًا وأدركتُ أنني عشتُ حالة صراع، صراع مع ما أشعر أنني عليه في جوهري وصراع مع ما يخبرني به العالم أن أكون كرجل. |
En büyük anlaşmazlık yüksek gelirlilerin az vergi ödemesi üzerinde. | Open Subtitles | الخلاف الأكبر حول الدخل ضريبي الصغير لأولئك أصحاب الدخل العالي |
Peki ya komşularıyla bir husumet, parasal anlaşmazlık ya da ailenizin işleri battığında canı yanmış birileri olabilir mi? | Open Subtitles | ماذا عن خلافات مع الجيران أو نزاعات ماليّة، ربّما شخص شعر بالإحباط عندما فشلت تجارة عائلتكِ؟ |
Tamam, kendilerinden daha güçlü bir komşuyla uzun dönemli anlaşmazlık. | Open Subtitles | حسنا ، إذا صراعات طويلة الأمد مع جار أكثر قوة |
Bu çekişmeden çok etkilendim, bir elde gizlilik diğerinde açık bir radyo, spektrum ihtiyacı arasında ki belli belirsiz bir anlaşmazlık. | TED | لذا أن مفتون بهذا التعارض ، تعارض غامض بين الخصوصية من ناحية وبين الحاجه إلى مجال إشارات نظيف من ناحية إخرى. |
Aranızda bir anlaşmazlık mı vardı ki,efendim mektubu iletir iletmez hemen sıvıştı? | Open Subtitles | هل بينكما سوء تفاهم جعله يفهم مبدأياً توصيل الرسالة للقيام بمهربه ؟ |
Bektaşiüzümü kekiyle ilgili bir anlaşmazlık çıktı da. | Open Subtitles | كان هناك إختلاف رأي تَعَلُّق بفطيرة عِنَبِ الثَّعلَبِ. |
Bir yıl sonra, Orta Doğu için yola çıktım, anlaşmazlık çözümü okumak için. | TED | في العام التالي، توجهت إلى الشرق الأوسط لدراسة حل النزاعات. |
Sabah da söylediğim gibi; çığrından çıkan bir anlaşmazlık yaşadık. | Open Subtitles | كما أخبرتُكِ صباح اليوم، كان خلافاً انفلت من عقاله |
anlaşmazlık Elması (bkz. Üç Güzeller Masalı) | Open Subtitles | "تُفاحة الفَوضى". |
Bir sürü çatışma, anlaşmazlık var. ve sorun şu ki, farklılıklarımız ile nasıl başa çıkacağız? | TED | فهناك الكثير من الخلافات والسؤال هو كيف يمكننا التعامل مع اختلافاتنا |
Onunla aynı fikirde oldun çünkü aramızda daha fazla anlaşmazlık çıkaracağını düşündün. | Open Subtitles | انت تتفق معها لانك تظن انك ستخلق المزيد من الصراعات بيننا |