Elektronik uyum programı, araçların buzlu yollarda .... ...kaymalarını engellemek için geliştirilmiştir. | Open Subtitles | برنامج الثبات الإلكتروني طوّر أصلا لتساعد السيارات عن انزلاقها على الطرق المتجمّدة |
Aldığımız büyük miktardaki alarm takip sistemi sinyallerine göre, bu araçların hepsi çalıntı. | Open Subtitles | وفقاً للعد كامل من أجهزه الانذار استلمنا .. بأن جميع هذه السيارات مسروقه |
Ve yeni araçların da yeni yakıtlarla uyumlu olması (flex-fuel) gerekiyor, değil mi? | TED | وأصروا كذلك على أن كل السيارات الجديدة تكون قابلة للتشغيل بالبنزين أو الإيثانول، جيد؟ |
Ama elektrikli araçların elektrik şebekesi üzerinde yük olmak gibi bir durumları yok. | TED | لكن المركبات الكهربائية لا تحتاج إلى زيادة الحمل على شبكة الكهرباء. |
Uzaktan kumanda edilen araçların diğer gemilerden etkilenmemesini sağlamak için oldukça hızlı gidiyoruz. | TED | نذهب بسرعة كبيرة لضمان أن المركبات لن تتأثر بأي سفن أخرى. |
Bu tedavi kararlarına bir kez aşina olduğumuzda, yine şahsen ya da sevdiğimiz kişiler ve aileden biriyle, bu araçların yararlarını, değiş tokuşunu ve limitlerini de çok çabuk öğreniriz. | TED | و لحظة انغماسنا في القرارات العلاجية ومرة أخرى سواء بصفة شخصية أو عن طريق الأشخاص الذين نحبهم أو أفراد العائلة، كذلك سريعا جدا ما نعلم المحاسن والأفضليات وحدود هذه الأدوات. |
Peki ya savaşçıların yarısı, araçların yarısını alıp geri dönse yiyecekleri alıp, gruba yetişse nasıl olur? | Open Subtitles | ربما نصف العربات و نص المقاتلين يعودون ليحضروا الطعام و من ثم يلحقوا بنا؟ |
Az önce, iş emirleri silindiği için araçların bozuk olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لكنه قال لك ، ما انقطع الشاحنات لأنه تم مسح الاوامر. |
sürdürülebilir taşımaya yatırım yapıyoruz ve elektrikli araçların satın alınması için ödenek sağlıyoruz. | TED | نحن نستثمر في النقل المستديم و ندعم ماليا شراء السيارات الكهربائية. |
Belki aracınızı yolun dışına itebilecek kadar şanslıydınız. Böylelikle diğer araçların yolundan çekildiniz. | TED | ربما كنتم محظوظين كفاية لتحركوها من منتصف الطريق وركنها جانباً بحيث لا تعرقل طريق السيارات الأخرى. |
Elektrikli araçların ilerleyişinin yoğun bir heyecan yaratmasının bir sebebi de budur. | TED | هذا هو أحد أسباب ظهور السيارات الكهربائية فقد ولدت الكثير من الحماس بين الناس. |
Buradaki asıl nokta, bu araçların süper verimli olacağı. | TED | الجدير بالذكر أن هذه السيارات ستكون مصممه بكفائة عاليه. |
Bu yüzden, Pekin civarındaki işletmeler kapatıldı, araçların yarısı trafikten çıkarıldı. | TED | وبالتالي تم إغلاق المصانع الموجودة حول بكين، وتم سَحب نصف السيارات من على الطريق. |
Tüm araçların dikkatine 14. bölgede şiddet uyarısı. | Open Subtitles | نداء إلى جميع السيارات تزايد للعنف في المنطقة 14 |
Çok daha hızlı sürüp kendi hızlarını ya da diğer araçların hızlarını arttıracak makul girişimlerde bulunabilirler. | TED | حينها تستطيع المركبات القيادة بسرعة واتخاذ اي مبادرات منطقية للزيادة من سرعتها أو سرعة المركبات المجاورة لها. |
Hedef araçların sahipleri ise kendi hataları olmadan bu algoritmanın olumsuz sonuçlarına katlanacak. | TED | ومالكي المركبات المستهدفة سوف يعانوا من عواقب سلبية بسبب هذه الخوارزمية بدون أي ذنب إرتكبوه |
Gerçek şu ki, araçların etkilliğiyle bunu yapabilirsiniz, direksiyonun olup olmaması bir şey ifade etmiyor. | TED | في الحقيقة، فاعلية المركبات تكون بوجود أو عدم وجود عجلة القيادة، فالأمر لا يهم. |
Bu araçların tasarımı, istenilen kullanım biçimi, uyanık olduğunuz saatlerde dikkatinizi mümkün olduğunca çok bölmeye dayalıdır. Bu araçlar bu şekilde tasarlanmıştır. | TED | الهدف الحقيقي لتصميم تلك الأدوات هو أن تشتت إنتباهك بقدر الإمكان خلال ساعات اليقظة، هكذا صُممت هذه الأدوات للاستخدام. |
Sanat, geleceği nasıl gördüğün ve hissettiğindir ve günümüz, tüm yeni araçların erişilebilir olmasıyla tasarımcı olmak için heyecan verici bir zaman. | TED | الفن يكمن في رؤية المستقبل والشعور به، واليوم هو توقيت مثير لتكون مصممََا، لتوفر جميع الأدوات في متناول اليد. |
Fabrikalara gittiğimi ve zırhlı araçların iyi durumda olduğunu iletin. | Open Subtitles | أخبرهم أنني ذهبت إلى المصانع و العربات المدرعة في حالة جيدة |
- araçların yokluğunu fark ettiklerinde ne olacak? | Open Subtitles | ماذا يحدث عندما يكتشفون أن العربات المدرعة قد اختفت ؟ |
ya da reşit olmayan kızları kamyon park alanlarında araçların yanında gördüklerinde anlayacaklar. | TED | أو مشاهدة نساء غير راشدات يخرجون من سيارات في مواقف الشاحنات. |
Binadaki herkesin adına ve araçların plakalarına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سوف نحتاجُ إلى أسماءِ كل من بالمبني ، وأرقام لوحات سياراتهم |
Plan otoparktaki tüm araçların plakasını alıp, bir şey gören var mı diye bakmak. | Open Subtitles | الآن، الخطة هي أن نراجع أرقام اللوحة لكل السيّارات التي وقفت بهذا المكان ونرى إن كان أحدهم قد رأى أي شيء |
Birkaç düzine araç San Francisco'da çalınan araçların modelini tutuyor. | Open Subtitles | شوهدت دزينتين من السيّارات تطابق نماذج سيّارات سُرقت في (سان فرانسيسكو). |