Kendi okulumuza sahip olduğumuzdan beri, eyalet denetim sonuçlarımız 80 puandan fazla arttı. | TED | ارتفعت نتائج اختباراتنا لأكثر من 80 نقطة منذ أن أصبحنا في مدرستنا الخاصة. |
Orkestra için 'kör seçim' başladığından beri orkestralardaki kadın sayısı 5 kat arttı. | TED | عندما بدأت تجربة أداء الأوكسترا العمياء، ارتفع عدد النساء في الأوكسترا بمقدار خمسة. |
Kaynaklarımız arttı ve çok sayıda insan müttefikimiz olmak istiyor. | Open Subtitles | قد زادت مصادرنا وكثير من الناس يريدون أن ينضموا إلينا |
Su ısıtıcı ürünler % 1,5 arttı. | Open Subtitles | إرتفع إنتاج سخانات المياه بنسبة 1.5 في المئه |
Bu sayılar sadece ve sadece arttı, ve Birleşmiş Cumhuriyet geçen Nisan'sa takip ettikleri kişilerin ortalama maaş artışını hesapladılar, sonuç: %1452. | TED | و هذه الارقام في ارتفاع مستمر, و طبقا لاحصائيات `يونايتد ريبوبليك` متوسط زيادة دَخل الذين تتبعوهم هو 1,452 بالمائة. |
Ve maalesef bu materyalleri kullanma hızımız süratle, katlanarak arttı. | TED | وبالرغم من هذا، زادت سرعة استعمالنا لهذه المواد زاد بشكل كبير، أضعاف مضاعفة. |
Başkanın kendisi bizim en popüler Twitter kullanıcımız, son zamanlarda tweetlerinin sayısı düşmüş olsa da, Senatör McCain'in tweetleri arttı. | TED | الرئيس نفسه واحد من أكثر المستخدمين شعبية، رغم أن تحديثاته تراجعت مأخرا، في حين أن تحديثات السيناتور ماكين قد إرتفعت. |
Bazen çok hızlı yükseldi, sonra düzlük vardı, sonra da hızla arttı. | TED | أحيانا ارتفعت بسرعة كبيرة. ثم وصلت لطور من الإستقرار، ثم ارتفعت بشكل سريع. |
Bu gerçek bir endişe, çünkü 2012 ve 2015 yılları arasında terörizm olayları yüzde 74 arttı. | TED | ذلك أمر مقلقٌ فعلاً، فبين عامي 2012 و2015، ارتفعت الأعمال الإرهابية بنسبة 74٪. |
Congo gölü üzerinden ve Burundi'den akın eden mültecilerle rakamlar çok arttı. | TED | ارتفعت الأعداد عبر تدفق اللاجئين من بورندي وعلى البحيرة من الكنغو. |
Yönetim kurulunun keyfi yerinde. İş imkânları arttı, piyasa capcanlı. | Open Subtitles | إنها في أعلاها داخل اللوحة أجل، ارتفع معدل الوظائف والسوق |
EA: Casey Vakfından Annie E.'ye göre babası hapiste olan gençlerin sayısı 1980 ve 2000 yılları arasında yüzde 500 arttı. | TED | إيف أبرامز: وفقاً لمؤسسة "آني إي كيسي". فإن نسبة الأطفال المسجون أباؤهم قد ارتفع إلى 500% ما بين عام 1980 و2000. |
Bunun gibi bir lalenin, normal lalelerden daha nadir bulunması sonucunda bu çiçeklerin fiyatları yükselmeye başladı ve lalelerin popülerliği de arttı. | TED | زهرة توليب كهذه كانت أكثر فرادة من زهرة توليب عادية وكنتيجة لذلك، بدأت أسعار هذه الأزهار ترتفع ومع ارتفاعها زادت شعبية التوليب |
- Oh, ahbap, acıtıyor. Adrenalinin arttı, değil mi? | Open Subtitles | لقد إرتفع معدل هرمون الأدرينالين, أليس كذلك؟ |
Bütün toplumlarda gelirin artmasıyla protein tüketimi de arttı. | TED | حيث تترافق زيادة الدخل في أي مجتمع بزيادة إستهلاك البروتين. |
Çin’in yoluna bakarsak, hepimiz biliyoruz ki Çin’in zenginliği müthiş arttı. | TED | إذا نظرنا إلى الطريق الذي سارت عليه الصين، كلنا يعرف أن الازدهار في الصين قد زاد بشكل كبير. |
Ev sahibi takımın şansı arttı gibi görünüyor. | Open Subtitles | حسنا، يبدو أن الإحتمالات على الفريق المضيف قد إرتفعت |
Ve tabi ki kurtarılan hayat sayısı arttı, kavramlar yardımcı oldu. | TED | ومن الواضح أنه ازدادت نسبة انقاذ الحياة بمساعدة هذه المفاهيم |
Ve 2005 ila 2015 yılları arasında eroinden ölüm sayıları dört kat arttı. | TED | وبين عامي 2002 و 2015، ازداد عدد الموتى من تعاطي الهيرويين بستة أضعاف. |
Bilbao'da turizm bu bina tamamlandıktan sonra yüzde 2500 arttı. | TED | تضاعفت السياحة في بيلباو بنسبة 2500 في المئة بعد الانتهاء من هذا المبنى. |
Günler geçti, hiçbir şey olmadı, gerilim arttı. | Open Subtitles | وتوالت الأيام ولم يحدث شيء والتوتر في ازدياد |
Kütüphane görevlileri için uygun iş sayısı 1957'den sonra oldukça arttı. | TED | أن عدد الوظائف لأمناء المكتبات تزايد لوقت طويل بعد عام 1957 |
Sonuç olarak, bu şeylerin fiyatı da artık arttı. | Open Subtitles | القصد هو ان الاسعار أرتفعت بالنسبة لك, حسنا ؟ |
Sağlık sigortası olmadan çalışan ailelerin sayısı da yüzde dört arttı. | TED | نسبة الأسر العاملة بدون رعاية صحية أرتفع بأربعة في المائة. |