| İlk olarak, itiraf etmeden önce avukatı olmadan 16 saat aralıksız sorgulandı. | Open Subtitles | أولا، تم استجوابه لمدة 16 ساعة دون محاميه الحاضر، قبل أن يعترف. |
| avukatı ile bir görüşme ayarladı ölmeden bir gün önce. | Open Subtitles | كان على موعد مع محاميه لتغيير وصيته قبل يوم وفاته |
| Anladım da o avukatı her kim öldürdüyse kazada ölmüş olmalı, değil mi? | Open Subtitles | حسنا, أيا كان من قتل ذلك المحامي مات في التحطم أيضاً أليس كذلك؟ |
| O kanlı avukatı yanında yokken daha çok şey öğrenebiliriz. | Open Subtitles | سنحصل على المزيد منه بدون تواجد ذلك المحامي اللعين بجانبه |
| Söylendiğine göre, kahverengi bir evrak çantasında 25,000 $'ı olan bir avukatı var. | Open Subtitles | من المفترض أن لديه محام يمتلك خمسة و عشرين ألف دولارا في حقيبته |
| Savunma avukatı, büyük metropolümüz Chicago'nun son modasını mı sunuyor bize? | Open Subtitles | هل محامى الدفاع يظهر لنا أحدث موضة من مدينة شيكاغو الحضرية الكبيرة ؟ |
| Ta başından beri kendi avukatı bile onun suçlu olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | منذ البداية، محاميه الخاص كان يعرف ذلك، وقد رأيتم هذا. |
| avukatı da bunu açıklamak için çok uğraştı. | Open Subtitles | محاميه قام بمجهود رائع ليجلب له هذه المعلومات. |
| Son dakikada, avukatı infazın iptal edilmesi için bir girişimde daha bulundu. | Open Subtitles | في اللحظة الأخيرة، محاميه حاول ايقاف تنفيذ حكم الإعدام. |
| Bay Taglialucci, avukatı Bay Kleinfeld'le görüşecek. | Open Subtitles | السيد تاجليالوتشي سيقابل محاميه السيد كلاينفيلد |
| Evet, biliyorum. Ben de kendimin avukatı olsam aynısını derdim. | Open Subtitles | أجل، أعرف ذلك هذا ما كنت سأقوله لو كنت المحامي |
| Ama avukatı öyle agresif ve şüpheciydi ki müvekkilini de incelemeye karar verdik. | Open Subtitles | لكن هذا المحامي كان عدائي جداً ومشتبه مما جعلنا نبحث أكثر خلف موكله |
| Bir savunma avukatı için bazen salak rolü yapmakta mümkündür, değil mi? | Open Subtitles | من المحتمل أيضاً أن يكون المحامي غبياً فقط، أليس كذلك؟ أعني، هذا ممكن. |
| Şimdiki zamanda bir avukatı bile yoktur. | TED | أنها ضعيفة. أنها لا تملك حتى القدرة على إحضار محام. |
| Eminim avukatı eski karına gelip buraya yerleşmesini önermiştir. | Open Subtitles | أكيد طليقتك وجدت محامى الذى نصحها لتعود الى محل أقامتها. |
| Ailesi ve avukatı geldiler. Ya suçlayacağız ya da çıkacak. | Open Subtitles | عائلتها هنا مع محامٍ إمّا أن نتهمها أو نطلق سراحها. |
| 30 yıl boyunca avukatı her ay için binlerce frank ödedi. | Open Subtitles | دفع محاميها لها عدة آلاف من الفرنكات شهرياً لمدة 30 عاما |
| Bir avukatla konuşacağını söylemiştin, bir savunma avukatı bulacağını söylemiştin. | Open Subtitles | قُلتِ أنكِ ستتحدثينَ معَ مُحامي بأنكِ ستأتينَ بمُحامي دِفاع لأجلي |
| Sayın yargıçlar, ben rakibim gibi süslü şehir avukatı değilim. | Open Subtitles | سيادتكم, أنا لست أحد المحامين الكبار البارعين مثل خصمي هذا |
| Ya eğer, oda arkadaşım, yakın zamanda Nijerya mahkemesine giderek, pasaportlarını yenilemek isteyen kadınların kocalarının onayını almasını gerektiren gülünç bir kanunu kaldırmaya çalışan genç avukatı tanısaydı ne olurdu? | TED | ماذا لو علمت شريكتي في الغرفة عن المحامية التي ذهبت مؤخراً الى المحكمة في نيجيريا لتتحدى القوانين السخيفة التي تتطلب من المرأة أن تنال رضى زوجها قبل تجديد جواز سفرها؟ |
| Ahbap, Bay Korman beni mahkemeye veriyor, avukatı da o buz kraliçe! | Open Subtitles | يا رجل مستر كورمان سوف يقاضيني و هذخ الاميره الجليديه هي محاميته |
| Görünüşe göre bir çevre avukatı işimize çomak sokuyor. | Open Subtitles | وواضح ان هناك بعض محامين البيئة صنعوا ضوضاء |
| Onun avukatı olarak en ufak kanıtı bile kullanabilirim. | Open Subtitles | كونى محاميا لها, يجعلنى استخدم اى ثغرة فى الدلائل |
| Dokuz yaşımdayken, babamın avukatı benim isteğimle bu kuralı şirket içtüzüğüne koydu. | Open Subtitles | جعلت مستشار والدي ان يضيف هذا لـ المتجر عن طريق القانون عندما كنت في سن التاسعة |
| Soracağın bir şey olursa avukatı ara. | Open Subtitles | إذا كانت لديك أى أسئلة إتصل فقط بالمحامي |
| Mahkemenin atadığı avukatı, tutuklama evrakında bir hata bulmuş, ve savcıya dosyayı mühürletmiş. | Open Subtitles | المحكمه عينت محامياً اكتشفت خطئاً في اوراق القبض عليه وجعل المدعي يغلق القضيه. |