Frank'in ayakkabısını yapmaya çalışıyorum. Altında koca bir delik var. | Open Subtitles | أحاول اصلاح حذاء فرانك, هناك فتحة كبيرة به |
Trombolin gibi üstünde zıplayalım diye birkaç arkadaşı çağırdım ama yağlı vücudu Ryan'ın ayakkabısını içine aldı ve eve gidince annesi onu azarlamış o da bir sonraki gün okulda beni dövdü. | Open Subtitles | لقد دعوت احد الأصدقاء لكي نقفز عليه مثل النطاطة لكن لفة الدهون الخاصة به امتصت حذاء راين و أمه عاقبته عندما عاد للمنزل |
O zaman eşini görmeye geldiğinde ayakkabısını düşürmüş olmalı. | Open Subtitles | إذن، لابد أناه فقدت حذائها عندما أتت لرؤية زوجها |
ayakkabısını geride bıraktıracak ne görmüş olabilir? | Open Subtitles | برأيك ماذا رأت حتى هربت وتركت حذائها هكذا؟ |
- ayakkabısını bile bağlayamıyor. - Yapma! | Open Subtitles | لدي قريبٌ فقد اصبعين في عمله الاخير و الآن لا يقدر على ربط حذائه |
ayakkabısını enkazın yanında bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد وجدوا فردةً من حذائه جوار الطائرة المحطمة |
ayakkabısını kaybetmiş! ayakkabısını kaybetmiş! | Open Subtitles | لقد فقد حذاءه لقد فقد حذاءه |
Ama sonra Daniel'ın ayakkabısını çaldın ve onun yağmurluğunu giydin. | Open Subtitles | لكن عندما سرقتي حذاء دانيال وارتديتي معطفه |
Yerel polis, çocuğun ayakkabısını iki sokak ileride bulunca olay bizi arayacak kadar ciddileşmiş. | Open Subtitles | و أصبح الأمر مهماً كفاية لإبلاغنا حين عثرت الشرطة المحلية على فردة حذاء الصبي ملقى في البالوعة على بُعد شارعين |
Yerel polis, çocuğun ayakkabısını iki sokak ileride bulunca olay bizi arayacak kadar ciddileşmiş. | Open Subtitles | و أصبح الأمر مهماً كفاية لإبلاغنا حين عثرت الشرطة المحلية على فردة حذاء الصبي ملقى في البالوعة على بُعد شارعين |
Caddenin karşısında hıyarın teki taş gibi hatunun ayakkabısını kokluyor. | Open Subtitles | هناك متباهٍ مقابل الشارع يشمّ حذاء فتاةٍ جذّابة. |
En çok da köy faresinin ayakkabısını fırlatıp büyük sarı nasırlarını şehir faresinin maun fiskos masasına koyup "komünist ve arap başkanımız hakkında ne düşünüyorsun?" diye sormasına bayıldım. | Open Subtitles | خصوصاً أن فأر الريف خلعت حذائها ووضعت قدماها الكبيرتان على طاولة فأر المدينة وطلبت رأيها لو عربياً كان رئيس أمريكا |
Bir doğru daha ayakkabısını giymeden bir yalanın dünyanın yarısını dolaştığını biliyorum. | Open Subtitles | أَعْرف أن الكذبه تستطيع أن تجوب نصف العالم بينما تكون الحقيقة تنتعل حذائها |
Annesinin kırmızı ayakkabısını... bulduğunu söyler misin ona? | Open Subtitles | أخبرها من فضلك أن والدتها وجدت حذائها الأحمر |
Yavaşça oturdu, iki ayakkabısını da bağladı, ve yürümeye devam etti. | Open Subtitles | جلست بهدوء على الأرض وقامت بعقد شريط حذائها عقدتين نهضت واستمرت في المشي كان ذلك عندما كانت بعمر التسعة أشهر فقط |
Bu salak ayakkabısını bile yalnız bağlayamaz. | Open Subtitles | الأحمق المسكين لا يَستطيعُ رَبْط أربطةُ حذائه بدون أمرِ |
İşte tipik bir insan, ayağının kusurundan dolayı ayakkabısını suçlayan. | Open Subtitles | هكذا هو الإنسان, يلوم حذائه على أخطاء قدميه |
Eğer bir çocuk ayakkabısını kaybederse ona bir çip eklersin ve ayakkabıyı bulamadığında ona basarsın o da bipler ve bulabilirsin. | Open Subtitles | إذا الطفل ضيّع حذائه تضغط شيئاً ما و الحذاء يصدر صوتاً ثم تستطيع إيجاده |
- ayakkabısını kaybetmiş. | Open Subtitles | لقد فقد حذاءه من هذا ؟ |
Yine ayakkabısını mı bağlıyor? | Open Subtitles | إنّه يربط حذاءه ثانيةً؟ |
Böylece onun ayakkabısını giyip, resmi anlamda ölü olarak oradan gidecektim. | Open Subtitles | لقد عنى ذلك بقتلي بواسطة أحذيته والخروج من هناك ميت رسمياً |
Zavallı şeye ayakkabısını fırlatamaz mıydı? | Open Subtitles | ألم يمكنك إلقاء حذاءا فقط على هذا المسكين ؟ |
Bu yürüme ayakkabısını saklamak çok akıllıcaydı. | Open Subtitles | لقد كان ذكاءاً كبيراً مني أن أحتفظ بحذاء المشـي |
Gerçekten yani, kendi ayakkabısını bile bağlamayı bilmeyen Harvard mezunu adamlardan biri misin? | Open Subtitles | هل أنت ذلك النوع من الرجال الجامعيين الذين لا يعرفون ربط حذائهم بأنفسهم؟ |