aynalar, büyüteçler, güneşin gücü, ve doğrusal bir ısı kaynağı yaptınız. | Open Subtitles | المرايا, العدسات المكبرة و قوة الشمس و ستجد لنفسك مصدر للحرارة |
İşte bu aynalar böyle bir cilanlanmayı kaldırmıştır. | TED | وهذا هو التلميع التي تعرضت له هذه المرايا. |
aynalar, teknik olarak çok, çok, çok azıcık... | TED | المرايا ، من الناحية الفنية فيها لون قليل جداً جداً جداً |
Bu sabah etrafta yürürken, binaların çoğu nun güneşi çöle geri yansıtan dev aynalar olduğunu fark ettim. | TED | عندما كنت أجوب الأرجاء هذا الصباح، لاحظت أن معظم المباني عبارة عن مرايا عملاقة تعكس أشعة الشمس للصحراء. |
Öyle...evet, ama aynalar var. Aslında yakın görünüyor... | Open Subtitles | أجل, لكن هناك مرايا إنه يبدو أقرب في الحقيقة |
Bir de aynalar. Sakın bir aynanın arkasına bakmayın. | Open Subtitles | وهنالك المرآة أيضاً، إيّاك أن تنظر لما يوجد خلف المرآة أبداً |
ve ansızın, karanlığın içinden meydanın diğer ucundan, ayın ışığıyla kıvılcım saçan aynalar gördüm | TED | وفجأة, خارجاً من الظلام من الجانب الآخر من الساحة رأيت لمعان المرايا العاكسة لضوء القمر |
Ama size dışardaki bir görüntüyü, içine kendinizi yerleşiterek sunan birçok aynanın aksine, bu aynalar boş dönüyorlardı. | TED | لكن بعكس أغلب المرايا التي تقدم لك منظرا خارجيا لنفسك مثبتا في مكان، هذه المرايا تعود خاوية. |
aynalar biçimlendirilip yavaşça soğutuluyor, sonra da süper hassaslıkta cilalanıyor. | TED | ويتم صب المرايا الذائبة وتبريدها شيئا فشيئا، وتم صقلها بدقة رائعة. |
Görüşüm gitgide aynalar ve illüzyonlarla dolu garip bir karnaval salonuna dönüştü. | TED | أصبح بصري غريبا بشكل متزايد قاعة كرنفال مسلية من المرايا والأوهام. |
Kalan bu aynalar teleskoplarımızın yerlerini temsil eder. | TED | هذه المرايا المتبقية تمثل المواقع التي تتواجد بها التليسكوبات. |
Diğer bir değişle, disko topunun döndüğü gibi, bu aynalar konumlarını değiştiriyor ve biz resmin değişik parçalarını gözlemlemeye başlıyoruz. | TED | بمعنى آخر، أثناء دورانها، كما كرة الديسكو، تغير المرايا موقعها ونتمكن من رؤية أجزاء أخرى من الصورة. |
Buraya boydan boya yeni aynalar koyacağım. | Open Subtitles | على طول هذا الجانب سوف أضع صفاً من المرايا الجديدة. |
Hala üzerinde aynalar olan o şapkayı takmadığını görmek güzel. | Open Subtitles | من اللطيف أنك لم تعد ترتدي القبعة ذات المرايا |
Neyse, peki ya kırık aynalar ve kuzgun? | Open Subtitles | أقسم لك. على أية حال، ماذا عن المرايا المكسورة والغراب؟ |
aynalar hakkında bir inanç var şöyle ki yalanlarını, sırlarını gösterir; | Open Subtitles | هناك معتقدات كثيرة عن المرايا أنها تظهر كذبك أو أسرارك |
Evet, bazı otellerde duvarlarda büyük aynalar var. | Open Subtitles | نعم، يوجد هناك غرف فندقية بها جدران ملصوق عليها مرايا |
Benim de arkama minik aynalar yapışmalı! | Open Subtitles | أحتاج لأن أحصل علي مرايا الكرات ملتصقة بمؤخرتي |
aynalar veya hatırlatan insanlar etrafta olmadığında. | Open Subtitles | حين لا تكون هنالك مرايا في المنزل ليس هنالك أشخاص يتذكروني. |
aynalar Diyarı'nı ve Harikalar Diyarı'nı sevdiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت أنك أحببت عالم المرآة ، بلاد عجائب |
Evinde aynalar vardı ve böylece... | Open Subtitles | نعم وهي هل تتذكرين ؟ كانت لديها تلك المرايات معلقه في المنزل |
Dünyaya sinyaller yansıtması için ayın her tarafına aynalar koyduk. | Open Subtitles | وضعنا مرايات في جميع أنحاء القمر لترتد الإشارات إلى الأرض |
Sabahlar ve aynalar yaşlılar için kâbustan başka bir şey değildir. | Open Subtitles | أوقات الصباح والمرايا يفزاعون الرجال العجائزِ |
Emniyet araçları da alıyorlar: yansıtıcı bantlar, kornalar ve aynalar. | TED | أيضا فقد استلم جامعي النفايات عناصر للسلامة كأشرطة عاكسة للضوء وأبواق ومرايا. |
Duman ve aynalar. | Open Subtitles | كالوهم |
Duman ve aynalar, ufaklık. | Open Subtitles | . إخدعهم أيها الفتى ! |
Ne zaman gösterecek aynalar içimdeki gerçek beni. | Open Subtitles | متى سيظهر إنعكاسي من أنا من الداخل |