Yolculukta bir olay olmadı. Yolun kapatılması olayı. ayrıntılar 12. sayfada. | Open Subtitles | تعثرت الرحلة، ثمة حادثة سدت الطريق التفاصيل في الصفحة رقم 12 |
Fakat ayrıntılar kesinlikle ben ve Ruslar arasında kalmak zorunda. | Open Subtitles | لكن التفاصيل يجب حقاً أن تبقى سراً بيني وبين الروس |
Konuştuğun tüm bu çirkin ayrıntılar... senin insan olduğunu ispatlar sadece. | Open Subtitles | كل تلك التفاصيل البشعة التي تتحدثين عنها كلها تثبت انك انسانة |
Yara izi veya kırışıklık gibi vücudumuzdaki küçük ayrıntılar hayatımız hakkında bilgi verir. | TED | تفاصيل صغيرة في جسدنا، كندبة أو تجاعيد مثًلا، تخبرنا الكثير عن حياتنا. |
Diyojen'in hayatına dair ayrıntılar şüpheli olsa da onun bu utancından doğan felsefi fikirler bugün yaşıyor. | TED | بينما الكثير من تفاصيل حياة ديوجين ما زالت غامضة، فإن الأفكار الفلسفية الناتجة عن فضيحته ما زالت باقية إلى اليوم. |
Kafamda planı kurmuştum, sadece ayrıntılar kalmıştı. | Open Subtitles | بالفعل كان لدى معظم الخطة فى رأسى لكن كان لابد من تطوير بعض التفاصيل |
Sana tüm ayrıntılar verilecek. | Open Subtitles | ستحصل على التفاصيل الكاملة يا سيد مكدونالد |
ayrıntılar 9'daki haber bülteninde. | Open Subtitles | لمزيد من التفاصيل تابعوا الأخبار القادمة الساعة التاسعة |
Ancak bazı ayrıntılar hakkında açıklama yapmamanızı öneriyorum. | Open Subtitles | ولكنني أنصح بأن يبقى هناك شيء من التعتيم على بعض التفاصيل |
ayrıntılar değil. Şema istemiyorum. | Open Subtitles | أعنى ، ليس كل التفاصيل ، أنا لا أحتاج رسم بيانى |
Bu seyahatten sonra ayrıntılar belli olacak. | Open Subtitles | أنا سوف معرفة المزيد من التفاصيل بعد هذه الرحلة. |
Bana iletilen ayrıntılar biraz üstü kapalıydı, sadece geçidin içinde ekibinizden birinin sıkışıp kalmasına neden olan teknik bir aksaklık. | Open Subtitles | التفاصيل المتوفرة لدي كانت مبهمة جدا, فقط ذلك الخطأ الفني حصر أن أحد أعضاء فريقك حصر داخل البوابة |
Önemli önemsiz ayrıntılar son bölümde. | Open Subtitles | و التفاصيل التى ربما تكون غير مهمه فى النهايه |
Ancak bazı ayrıntılar hakkında açıklama yapmamanızı öneriyorum. | Open Subtitles | ولكنني أنصح بأن يبقى هناك شيء من التعتيم على بعض التفاصيل |
Hatırladığım şeyler arasında bazı ayrıntılar eksik. | Open Subtitles | والأشياء التي أذكرها تفتقر لبعض التفاصيل |
Sadece senin fark edebileceğin bazı ayrıntılar olabilir. | Open Subtitles | أنتِ قد تعرفِ التفاصيل نحن قد لانرى ما عدا ذلك |
Dilimler. Eğer dikkatli bakarsanız, küçük ayrıntılar var. | TED | واذا نظرت بدقة الى هذه الصور .. سوف تجد تفاصيل صغيرة جدا |
Size açıklamak istediğim bazı başka ayrıntılar da var Dr. Humbert. | Open Subtitles | لدي تفاصيل أخرى أريد .أن أخبرها لك يا دكتور همبرت |
Kritik ayrıntılar bilinmese de bu istihbaratın çok sağlam olduğuna inanıyoruz. | Open Subtitles | ومازالت لدينا تفاصيل حاسمة ومجهولة لتكون لدينا بعض المصداقية |
Eğer bazı ayrıntılar eksikse hafıza bu boşlukları hiç olmamış şeylerle doldurur. | Open Subtitles | إذا كان هناك تفصيل ناقص الذاكرة تملأ الثقوب بأشياء لم تحصل أبدا |
ayrıntılar. Bu işte en önemli şey, ayrıntılardır. | Open Subtitles | الإنتباه للتفاصيل , هذا كل ما تدور حوله هذه المهنة |
Eminim çok hoş ayrıntılar vardır. | Open Subtitles | أراهن أنه مليء بالتفاصيل الطريفة زخارف جميلة على السقف |
ayrıntılar beyler. Sizin düşmanınızı mı, yoksa düşmanınızın sizi mi öldüreceğine ayrıntılar karar verecek. | Open Subtitles | التفاصيل أيها السادة التفصيل ستحدد الفرق بين قتلك لهدفك |