Buzullardan kopan apartman büyüklüğündeki buz kütleleri burayı sürekli değişen bir aleme dönüştürüyor. | Open Subtitles | إنه عالم دائم التغير. كتل من الجليد بحجم شقة سكنية منحوتة من الجليد. |
Ve o insanların resimlerini yaparak.. onların sesini duyurdu ve... ...bu cep büyüklüğündeki sanat eserlerini yaptı. | TED | فتوصلت إلى تنفيذ.. أعمال فنية بحجم الجيب عبارة عن صورة لمن يحملها |
Okul servisi büyüklüğündeki bir şeyin içinde yaşamak değildi. | TED | لم يكن الهدف العيش في مكان بحجم حافلة مدرسية. |
Son bir zorluk kaldı. Kafasının iki katı büyüklüğündeki avı yutmak. | Open Subtitles | التحدي الاخير هو ان تبتلع وجبه هذا هو ضعف حجم رأسه |
Ayrıca kendi büyüklüğündeki arabalar arasında en düşük sürtünme katsayısına sahip | TED | ثمّ بها أيضاً أدنى معامل سحب في سيّارة من حجمها. |
Bu fotoğrafta, Amerika Birleşik Devletleri büyüklüğündeki bir alan üzerinde duruyoruz ve tek başımızayız. | TED | في هذه الصورة، نحن نقف في منطقة بحجم الولايات المتحدة الأمريكية، ونحن لوحدنا بالكامل. |
Bunun nedeni sadece tek yiyecek kaynakları, pinpon topu büyüklüğündeki bir su karındanbacaklısı olan elma salyangozları ile beslenmeleri. | TED | لانه يعتمدون على مصدر واحد للغذاء، الحلزون التفاحي، وهو بحجم كرة تنس الطاولة، من الرخويات المائية. |
Bir el lambasıyla, yapıyı inceleyebilir ve göz sinirinden bir içeri bir dışarı sıçrayarak, retinayı onarmak için görevlendirilen hücre büyüklüğündeki binlerce çalışkan robotu keşfedebilirler. | TED | مع المصباح اليدوي، يمكنهم استكشاف المجسم، واكتشاف آلاف الروبوتات بحجم الخلايا جاهدين في عملهم، يقفزون داخل وخارج العصب البصري، ويتم نشرهم إلى شبكية العين لترميمها. |
Ve bu da bir sonraki uçuracağımız yaklaşık bir araba büyüklüğündeki Gezgin. | TED | و العربة الجوالة التالية التي سنقوم بإطلاقها ستكون بحجم سيارة. |
Abaküsten, oda büyüklüğündeki makinalara, masaüstü bilgisayara ve cebimizdeki bilgisayara kadar. | TED | من العداد إلى آلات بحجم الغرفة، إلى الكمبيوتر المكتبي، إلى الكمبيوتر في جيوبنا. |
Her ikisi de, Steve'in atladığı dalda duran ve bowling topu büyüklüğündeki sarı yaban arılarının yuvasını farketmemiş. | TED | لم يلاحظ أي منهما وجود عش دبور أصفر بحجم كرة بولينج معلقا في الغصن الذي قفز إليه ستيف. |
Doğru iletişim ağı ile Washington eyaleti büyüklüğündeki bir dizi küçük çiftlikler gezegeni besleyebilir. | TED | مع شبكة صحيحة التوزيع، مجموعة من المزارع الصغيرة، بحجم ولاية واشنطن مجتمعة يمكنها إطعام الكوكب. |
Ve Hindistan'dan Afrika'ya göç eden tüm kuşlar böcekleri yer, büyük böcekleri, yusufçuk büyüklüğündeki böcekleri. | TED | وجميع أفراد هذه الفصيلة تعبر من الهند إلى شرق أفريقيا وتأكل الحشرات، خصوصاً الكبيرة، بحجم اليعاسيب. شكراً جزيلاً. |
yani iPhone büyüklüğündeki bir mikrosıvısal çip sayesinde gerçek anlamda 100 tane hastanın tanısını koyabiliyorsunuz. | TED | بحيث يمكنك برقاقة واحدة، بحجم الهاتف آي فون، إجراء الفحص لمائة مريض في نفس الوقت. |
New York büyüklüğündeki bir şehirde birkaç gün içinde salgın başlar. | Open Subtitles | مدينة بحجم نيويورك ستكون مصابة في خلال أيام |
Hayır, hayır. Bu senin Seattle büyüklüğündeki egonla ilgili. | Open Subtitles | كلا كلا , هذا عن غرورك الكبير الذي هو بحجم سياتل |
Eninde sonunda, 120 kişi sizin kiler büyüklüğündeki tekneye tıkıştık. | Open Subtitles | انتقلنا في باخره بحجم حجرتك محشور بها 120 شخص |
Ama taşak büyüklüğündeki bir elmas bile davet edilmeni sağlamaz. | Open Subtitles | بالطبع لا يمكنك شراء دعوة ولو بجوهرة بحجم الخصية |
Bu haritayla ilgili sorunumuz, mürekkebi ve pigmentleri zamanla ağarmış ki bu durum, yaklaşık 2 metre büyüklüğündeki bu haritada, dünyayı dev bir çöle çevirmiş. | TED | مشكلة هذه الخريطة كانت أحبارها وصبغاتها التي بهتت عبر الزمن وبسبب حجم الخريطة هذا، ما يقرب من 7 أقدام، بات العالم يبدو وكأنه صحراء ضخمة. |
Bir şehir büyüklüğündeki uzay mekiklerinin sayısı 10 ila 15 arasında. | Open Subtitles | بتقديرات حجم سفينة فضاء 10 أو 15 ضعف المدينة |
Bir kadının, iki katı büyüklüğündeki bir adamı yenebilmesi bu yüzdendir. | Open Subtitles | هذه هي الطريقة التي يمكن للمرأة هزيمة خصمها بضعفيّ حجمها |