Şirket bu büyüklükte bir vericiyi nereye saklamış olabilir? Bir şekilde bunu becerdiler. | Open Subtitles | لا أدري أين خبأت الشبكة شيئاً بذلك الحجم و لكنهم نجحوا في ذلك |
Şirket bu büyüklükte bir vericiyi nereye saklamış olabilir? Bir şekilde bunu becerdiler. | Open Subtitles | لا أدري أين خبأت الشبكة شيئاً بذلك الحجم و لكنهم نجحوا في ذلك |
Şubeniz bu büyüklükte bir parayı idare edebilir, değil mi? | Open Subtitles | افترض أن فرع بهذا الحجم يستطيع التعامل مع هذه الأموال |
Bir balıkçıyla pazarlık yapıp, makul büyüklükte yerli bir tekne bulmuş, ve benimle birlikte kaçmayı denemeyi kabul etmişti.. | Open Subtitles | كونه كان مراكبيا ماهرا فقد كان يملك زورقا ذو حجم لاباس به و قد وافق على محاوله الهروب معى |
Bu büyüklükte bir osteoma, başağrısı, sinüzit... hatta daha kötü şeylere sebep olabilir. | Open Subtitles | ورم عظمي بهذا الحجم يمكن أن يسبّب صداعا وجيوب أنفية ، وربّما أسوأ |
Daha önce bu büyüklükte saldırıdan sağ çıkan bir grup görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى مجموعة ينجون من إعتداء بهذا الحجم غير مصابين بأذى. |
Bu büyüklükte erkek bir ayının tek pençesi bile ölümcül olabilir. | Open Subtitles | ضربة عنيفة واحدة من ذكر بهذا الحجم يُمكن أن تكون قاتلة. |
İstediğin miktarda parayı vermeye hazır değilim, tabii askeri güç tehdidi altında vergileri artırabilecek orta büyüklükte bir ülkeysen durum değişir. | Open Subtitles | أن كمية المال الذي تريده أكثر من الذي أقرضه بشكل عادي إلا إذا كنت دولة متوسطة الحجم قادرة على . . |
O büyüklükte bir beyne sahip olmak için, yoğunlaştırılmış bir enerji kaynağına ihtiyacınız vardır. | TED | ولكي تملك دماغاً بهذا الحجم عليك ان تغذيه بالسعرات الحرارية |
Hepsi atılıyor, kesinlikle yenilebilir, sadece yanlış şekil ve büyüklükte oldukları için. | TED | كلها تم التخلص منها، وهي صالحة للأكل، لأنها لا تطابق الحجم أو الشكل المطلوب. |
Öğretmenin nereye varmak istediğini anlamak için, önce iki kümenin eşit büyüklükte olmasının anlamını düşünelim. | TED | لمعرفة ما كان يقصد أستاذي، بداية دعونا نفكر بما يعنيه أن يكون لمجموعتين نفس الحجم. |
Bu büyüklükte bir nesne yaklaşık olarak her 50 yılda bir Dünya'ya çarpar. | TED | أجسامٌ من هذا الحجم تضرب الأرض كل 50 عامًا أو نحو ذلك. |
Ortalamada bu büyüklükte bir eser gördüğünüz gibi on saniyemi alıyor. | TED | في المتوسط يتطلب مني رسم لوحة بهذا الحجم كما ترون 10 ثواني. |
26 terabayt da yaklaşık bu büyüklükte bir bilgisayar sistemine sığar. Linux sürücüleri ile birlikte toplamda 60000 dolara mâl olur. | TED | تتسع 26 تيرا بايت في نظام كمبيوتر تقريباً بهذا الحجم على سواقات لينوكس الدوارة, و تكلفتها بحدود 60,000 دولار |
Hatırlamalıyız ki, bu büyüklükte keşifler bir gecede olmuyor. | TED | لقد ذكرنا أن اكتشافات بهذا الحجم لا تحدث بين ليلة وضحاها. |
Göz bebekleri orta büyüklükte ve tepki veriyor. Kan şekeri ne durumda? | Open Subtitles | حدقتي العين ذات حجم متوسط وتستجيب للضوء ما معدل الجلوكوز في الدم؟ |
Seyircilerin büyüklüğüne göre ölçeklenmiş bir amfi tiyatro şeklinde, sahnedeki birinin algıladığı büyüklükte. | TED | على هيئة مدرج الذي حجمه يمثل حجم الجمهور كما يبدو لشخص من على المسرح. |
Böylesi büyüklükte bir silah kimde olur, hiç bİr fikrim yok. | Open Subtitles | ليس لدي فكرة عن أي أحد يستطيع رفع سلاح بهذا الكبر |
İspanya' nın yüz ölçümüne eşit büyüklükte elli milyon hektar korunmuş alan oluşturuldu. | TED | وانشأ 50 مليون هكتار من المناطق المحمية , وهي منطقة بحجم اسبانيا. |
İyi büyüklükte yatak odoları, yapılı banyo ve hizmetçi için oda dışında mutfak. | Open Subtitles | بثلاثة غرف نوم حجمها ممتاز وحمام مركب بالفعل وغرفة بجانب المطبخ لخادمة |
Bu büyüklükte bir Goa'uld yapısı bilmiyorum. | Open Subtitles | لا دراية لدي ببناء للجواؤلد بهذه الضخامة |
Sınırlı bir alana göre bu büyüklükte çok örümcek var. | Open Subtitles | العديد من العناكبِ بهذا الحجمِ في مثل هذا المنطقةِ المحصورةِ. |
Suyun altındaki dört kat kargo bölmesinin tamamı ve Hubble ile aynı büyüklükte bir modeldi. | Open Subtitles | حسناً أربعة طوابق تحت الماء هنالك حمولة مركبة كاملة و هيكل بالحجم الحقيقي لهابل |
Lincoln itfaiye teşkilatı, o büyüklükte çadır kuramayacağımızı söylüyor. | Open Subtitles | قسم الإطفاء في لينكولن يقول إننا لا يمكننا نصب خيمة بحجمنا |
Bir keresinde giyebileceği büyüklükte bir pantolon bulamadığı için okula gidememişti. | Open Subtitles | ذات مره لم يتمكن من الذهاب إلى المدرسة لأنه وجد أن كل سراويله قد ضاقت ولم يجد ما يرتديه |
Bu kabirin ikimize birden yetecek büyüklükte olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أعتقد بان هذا القبرِ كبير بما فيه الكفايةُ لكِلانَا. |
Ama şimdi sonsuz büyüklükte bir otobüs sayısal olarak sonsuz yolcuyla oda tutmak için otele yanaşır. | TED | لكن حافلة كبيرة بشكل لانهائي تحتوي على عدد لانهائي مماثل من الركاب تأتي لتستأجر غرفاً. |