Ekonomik dersine varım ama burada tam olarak Bahsettiğimiz şey nedir? | Open Subtitles | أنا أتابع درس الإقتصاد لكن ما الذي نتحدث عنه هنا حقاً؟ |
Bizim Bahsettiğimiz şey, çok daha büyük ölçekli olacak. | TED | الذي نتحدث عنه سيكون شيئًا أكبر بكثير من هذا. |
Bugün size Baxter'dan bahsetmek istiyorum, Bahsettiğimiz gibi | TED | وأ نا اريد أن اخبركم اليوم عن باكستر وهو ما كنا نتحدث عنه |
İkincisi ve en önemlisi, Türkiye, bir demokrasiye Bahsettiğimiz tüm ülkelerden daha erken dönüştü. | TED | ويضاف الى ذلك .. امرٌ اكثر اهمية ان تركيا تحولت الى دولة ديموقراطية قبل العديد من الدول التي نتحدث عنها |
Şu anda Bahsettiğimiz şeylerin hepsini o yaptı. | Open Subtitles | وجعل منه مكانة إلى كل ما نتكلم عنه اليوم |
- Benden Bahsettiğimiz yeter, peki ya sen? | Open Subtitles | كفى حديثاً عني، ماذا عنكِ؟ |
Bahsettiğimiz şeyi ve buradaki kayıp potansiyelin trajedisini anlamak için biraz da bir düşünce deneyinden bahsetmek istiyorum. | TED | ولتثمين ما نتحدث عنه وتراجيديا فقدان القدرات، أود أن اعطيكم القليل من تجربة فكرية. |
Burada Bahsettiğimiz şey, çocuklara düzgün bir yaşam sunmak. | TED | انه امرٌ واجب .. ان نعطي للاطفال حياة لائقة وهو الذي نتحدث عنه الان |
Burada Bahsettiğimiz sadece teknolojik değil, aynı zamanda sosyal bir yenilik. | TED | فهو ليس تقني فحسب, ولكن هذا هو الابداع المجتمعي الذي نتحدث عنه |
Bahsettiğimiz şey TV tarihinde bir ilk olacak. | Open Subtitles | كل ما نتحدث عنه هو ليس بأقل من سبق في تاريخ التلفاز |
Şu anda Bahsettiğimiz kişi herhangi biri değil, biliyorsun. | Open Subtitles | إنه ليس مجرد أي شخص نتحدث عنه إنكِ تعلمين ذلك |
Burada Bahsettiğimiz asıl şey bu. | Open Subtitles | وهذا هو حقا ما كنا نتحدث عنه هنا. نعم، ربما. |
Eğer gelişimi sağlayabilirsek, tüm bu Bahsettiğimiz problemler ortadan kalkacak. | TED | المشاكل التي نتحدث عنها -- إذاأحضرنا التطوير ، كلها ستختفي |
Dürüst olmak gerekirse Bahsettiğimiz kadın şu an soruşturma altında. | Open Subtitles | لأكون صريحا معك المرآة التي نتحدث عنها هي حاليا |
Her neyse temelde Bahsettiğimiz şey bu. | TED | لكن أساسا هذا هو الحجم الذي نتكلم عنه. |
Bana Bay Düzgün diyebilirsin. Ama yeter benden Bahsettiğimiz. | Open Subtitles | حسنٌ، أدعوني السيّد (ملائم)، لكن يكفي حديثاً بشأني. |
BL: Aslında bu Bahsettiğimiz bakteriler şimdiye kadar gözlenmiş en basit yaşam biçimi. | TED | بيل لينج: هذه البكتيريا التي كنا تحدثنا عنها وتبين أنها الشكل الأكثر بساطة تم إكتشافه. |
Ya da en azından, Bahsettiğimiz misyonlara daha iyi uyan bir takip için kadro taslağımızı yeniden tahsis edebiliriz. | TED | أو على الأقل، سنكون قادرين لإعادة تخصيص وقت موظفينا للمساعي الأكثر ملاءمة لتلك المهمات التي تحدثنا عنها. |
- Evet, Bahsettiğimiz gibi. | Open Subtitles | أجل، كما تناقشنا. |
Bahsettiğimiz araştırma programıyla ilgili bir şey buldunuz mu? | Open Subtitles | إذا فهل وجدتَ شيئاً عن مشروع البحث الذي تكلمنا عنه ؟ |
Biz kalkalım çünkü Bahsettiğimiz kusmuk torbalarından almamız gerekiyor. | Open Subtitles | علينا أن نذهب. تعلمين أن علينا احضار أكياس المساعدة على التنفس التي تكلمنا عنها |
Kardeşine bir mesaj iletmek için burada, bu programda pek çok defa Bahsettiğimiz adama. | Open Subtitles | وهي هنا لبعث رسالة لأخّيها، رجل تحدثنا عنه لمرّات عديدة في هذا البرنامج. |
Muhteşem olurdu çünkü burada Bahsettiğimiz şey sadece bir milyon beyin hücresine sahip bir böcek. | TED | حسنا، سيكون ذلك مدهشا، إذ أننا نتحدث عن حشرة تتوفر على مليون خلية دماغية فقط. |
Geçen gün Bahsettiğimiz denizcilerin Kolombiya'da ne işi vardı Bob? | Open Subtitles | هؤلاء المارينز الذين كنا نتحدث عنهم سابقا ماالذي يفعلونه في كولومبيا ؟ |
Bahsettiğimiz şey bu mu, Bren? | Open Subtitles | لكن إحتراف الهوكي، هل ذلك ما نتحدّث عنه هنا يا (برين)؟ |
Yeter bundan Bahsettiğimiz. | Open Subtitles | توقّفْ عن التَحَدُّث عن الموضوع. |