- Bizler yetişkinleriz, bir bakıma. - Çocuk burada kimle oynar? | Open Subtitles | نحن بالغين، نوعا مع من الطفل يلعب مع خروجه من هنا؟ |
Dünya'ya Yakın Cisimleri bulmak, bir bakıma kasırgaların izini sürmek gibi. | Open Subtitles | العثور على هذه الاجسام كان قريبا نوعا ما من تعقب الأعاصير |
- Bir sürü şeyden. Hastaydı. Sürekli bakıma ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | العديد من الأسباب , انها عاجزة تحتاج إلى رعاية مستمرة |
Çünkü siyahlar gibi bakıma, gıdaya ve terbiyeye ihtiyaçları vardır. | Open Subtitles | لأنها ،،،، مثل الزنجي لأنها تحتاج إلى الرعاية والى الطعام |
Kendisi zatürre ve yoğun bakıma ihtiyacı varmış gibi görünüyor. | TED | لديه التهاب رئوي، و يبدو انه يحتاج إلى عناية مركزة. |
Akut yaygın toksisitesi 859. Yoğun bakıma götürüyoruz. | Open Subtitles | نسبة إنزيم الترانسماينس 859 سننقله للعناية المركزة |
Sürekli bakıma ihtiyacı olan hastaları hastanelerden alıp burda bakıyoruz. | Open Subtitles | نسكن المرضى المزمنين في قسم العناية ب من نظام المصحة |
Kuzey buz örtüsü bir bakıma küresel iklim hareketlerinin atan kalbidir. | TED | غطاء القطب الجليدي، بمعنى ما، هو القلب النابض لنظام المناخ العالمي. |
Bu iletişim, bir bakıma aynı gemide birlikte olan toplulukların sinerji oluşturmasına izin verdi. | TED | وما سمح لها به ذلك التواصل هو تكوين مجتمعات والتي، نوعا ما، كانت على نفس القارب معا؛ كانت متآزرة. |
Bundan sonra von Neumann'a geçiyoruz, 1945'te bir bakıma aynı şeyi yeniden keşfediyor. | TED | ثم نقفز إلى فون نيومن، 1945 حين قام نوعا ما بإعادة اختراع الشيء نفسه بالكامل |
Yani, teknoloji bir bakıma 1952'ye kadar kimsenin aklında yoktu, benim doğduğum yıla kadar. Tabi ki teknoloji bundan önce de mevcuttu | TED | إذن، التكنولوجيا كانت نوعا ما مغيبة من فكر الجميع، حتى سنة 1952، والتي هي تاريخ ميلادي. ومن الواضح أن التكنولوجيا |
Zen diğer çocuklar gibi değil. Özel ilgi ve bakıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | زن ليست كغيرها من الأطفال إنها تحتاج رعاية واهتماما من نوع خاص |
Bir sürü şeyden. Hastaydı. Sürekli bakıma ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | العديد من الأسباب , انها عاجزة تحتاج إلى رعاية مستمرة |
Hastanede çalışmanın en güzel yanı her türlü tıbbi bakıma ulaşabilmemiz. | Open Subtitles | أروع ما في العمل بمستشفى هو الحصول على كل أنواع الرعاية |
Denediğimiz bu farklı yaklaşım nasıl daha iyi bir bakıma, daha iyi bir sağlığa ve acil servise daha az ziyarete yol açmıştı? | TED | ما هو هذا المنظور المختلف الذي حاولناه والذي أدى إلى عناية أفضل قليل من الزيارات إلى غرف الطوارئ، صحة أفضل؟ |
Nabız 35'in altına düşerse yoğun bakıma götürürüz. | Open Subtitles | إن قل معدل قلبها عن 35 سنأخذها للعناية المركزة |
Yapılacak en iyi şey onu kardiyak yoğun bakıma yollamak ve gözlemlemek. | Open Subtitles | أفضل مانستطيع عمله هو إدخاله العناية القلبية ونرى إن كان قلبه سيستقر |
Bir bakıma onun midesinde hapsolmuştur... fakat aynı zamanda, Zeus onun zekâsını özümsemiştir. | Open Subtitles | بمعنى آخر أضحت حبيسة معدته لكنه أيضا بات يقدر هذه القدرات العقلية العظيمة |
Bir bakıma evet. Ama bir diğer bakıma onları anlıyorum. | Open Subtitles | من ناحية، أجل، ولكن من ناحية أخرى أتفهم الأمر. |
-Savaşta onun gibi binlercesi vardı. bakıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | وسيكون هناك الآلاف أمثاله مع إستمرار الحرب ، إنه يحتاج للرعاية |
Ama altından kalkacak kadar güçlü değilsin ki bu bir bakıma seni korkak yapıyor. | Open Subtitles | انت فقط لست قوياً بما فيه الكفاية لتحصل عليه. و الذي بطريقةٍ ما, يجعلك جباناً. |
Arkadaş olalım. Bir bakıma olmak da zorundayız, değil mi? | Open Subtitles | لنكن صديقين يا صاح، يتحتّم علينا ذلك نوعًا ما، صحيح؟ |
Hatlar bakıma alınmış durumda. O yüden tren çok yavaş gidecektir. | Open Subtitles | ، السكة تحت الصيانة القطار سيتحرك ببطئ شديد |
Evet, galiba öylesin. Bir bakıma, ölümlü halin burada doğdu. | Open Subtitles | أفترض بأنكِ كذلك إن جاز التعبير لقد ولدتِ هنا.يا فانية |
Bir bakıma seni farklı düşünmeye itiyor. | Open Subtitles | انه يجعلك تفكرين بطريقه مختلفه |
MRI çektirmeye gönderdim sonra da asistanlarıma yoğun bakıma kaldırmalarını söyledim.. | Open Subtitles | لذلك أمرت بالرنين المغنطيسي ثم هيأتها لتُرسَل لوحدة العناية المركزة عندي |