Ancak Tommy, gördüğü şeyin aslında baykuş olmadığını iddia etti. | Open Subtitles | ولكن تومي ذكرَ أن ذاكرته تجاه رؤية البومة كان خاطئ |
Bu korkunç derecede nazikçe bir hareket baykuş ama hayır. | Open Subtitles | إنه أمراً لطيفاً جداً منك أيتها البومة و لكن كلا |
baykuş ve kedi fıstık yeşili bir tekne ile denizde açılmışlar. | Open Subtitles | ذهبت البومة والقطة الى البحر على قارب بشكل بازلاء خضراء جميله. |
Bir kutu almak zorunda kaldım çünkü geceleyin şu baykuş beni hiç uyutmadı. | Open Subtitles | توجّب علي شراء صندوق منها بسبب ذلك البوم الذي يبقيني يقظة طوال الليل |
Şahin ya da baykuş gibi yırtıcı kuşların karanlıkta görebileceğini biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم ان الطيور الجارحة مثل البوم والصقر تستطيع الرؤية في الظلام |
Bizi merakta bırakma, baykuş. Ne yazıyor? | Open Subtitles | لا تتركنا في حيرة يا آول ماذا تقول الملاحظة |
Örneğin, Brett; senin karakterin artık sıradan bir baykuş olmayacak. | Open Subtitles | على سبيل المثال يا بريت .... لن تُمثل شخصية البومة |
Aniden bir baykuş ortaya çıkar, dalar ve onu yakalar. | Open Subtitles | جائت البومة وأمسكت به أمسكته ووضعته بين مخالبها |
Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً |
Salıverilme kağıtlarını getiren baykuş yolu karıştırıp kaybolmuş. | Open Subtitles | البومة التى أوصلت أمر إطلاق سراحي تاهت وأرتبكت |
baykuş Oswald, Maggie Anne'ye fanteziyle çakarkene. | Open Subtitles | ماللذي كنت ترسمه هنا؟ إنه البومة اوزوالد يضاجع الأم ماجي في سلة صينية |
baykuş konusunda yardım etmesi için birkaç arkadaşı çağırdım. | Open Subtitles | دعوت بعض الأصدقاء هنا لمساعدتنا لكى نبحث عن البومة |
Evrimsel uyumundan ötürü, yalnızca baykuş... her iki gözünü baktığı nesneye... ayrı ayrı odaklayabilir. | Open Subtitles | فقط البومة يمكنها أن تنظر في الجسم بكلتا العيون في نفس الوقت بسبب تطورهم للتكيف |
Bilmiyorum. Normal bir baykuş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لا أدري إنها لا تبدو مثل البومة الطبيعية |
Tek görebildiğim baykuş ama baykuş olmadığını biliyorum ve ben kokuyu hatırlıyorum sanki, çürümüş tarçın gibi kokuyordu. | Open Subtitles | كل ما أستطيع رؤيته هو البومة لكن, أعلم انهُ لم يكن البومه لكنني أتذكر أن الرائحة كانت مثل القرفة الفاسدة |
Otobüsten inince ilk iş, baykuş çeşmesinden akan doğal suyu içiyoruz. | Open Subtitles | بمجرد أن يخرجوا من الشاحنة، سنشرب الماء النقي من نافورة البوم |
Bunu yaptığı zaman, baykuş kanadını kaldırdı ve ona salladı. | TED | وعندما قامت بذلك، رفع البوم جناحه ولوّح لها. |
baykuş sürüsü, tarlakuşu sürüsü... karga sürüsü. | Open Subtitles | برلمان البوم , ابتهال طيور القبره , جريمه الغربان |
Geçen yılın galibi bir kavanoz baykuş dışkısıydı. | Open Subtitles | العام الماضي كان الفائز جرة من فضلات البوم |
Onu yakaladığımıza göre, baykuş, Christopher Robin'i geri alabilirsin. | Open Subtitles | الآن وقد امسكنا به يا آول تستطيع الذهاب واسترجاع كريستوفر روبن |
- baykuş avına çıkmayı bırakmalısın. | Open Subtitles | -من ألافضل لك وقف اطلاق النار على بوم الليل |
Gündüz uyuyor, ve gece baykuş gibi ayakta kalıyor. | Open Subtitles | يَنَامُ أثناء النهارِ، ويبقى متيقظا مثل البومه بالليل |
Karanlıkta o kadar çok oturdum ki... kendimi köstebek ya da baykuş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لقد كُنت في الظلام لفترة طويله وشعرت كأنني بومه أو نوع من الجرذان |
baykuş adıyla bilinen uluslararası bir suikastçı, ve Batı Berlin'in en acımasız kiralık katiliyim. | Open Subtitles | انا القاتل العالمي الملقب بالبومة اسوأ محترفي القتل في برلين الغربية |
Şaşıydı. 90 santim boyundaydı ve nefesi baykuş pisliği gibi kokuyordu. | Open Subtitles | بِطول 3 أقدامٍ الأحول وكَانَ عِنْدَهُ نفسُ مثل ذرقِ البومةِ. |