Yersiz umutlar ve beklentiler haricinde bu insanlara hiçbirşey vermiyorsun. | Open Subtitles | انت لا تجئ لهذا الشعب الا بالامل و التوقعات الكاذبة |
beklentiler, 10'du ve bu şartlarda beklentiler her şey demekti. | Open Subtitles | لكن توقعاتنا 10 سنتات، وفي هذه الحالة التوقعات هي الأهم |
Yani ben doğduğumda siz de tahmin edersiniz ki beklentiler biraz yüksekti. | TED | ولذلك عندما ولدت, التوقعات كانت نوعا ما عالية بالنسبة لي. |
Ama sabaha senden çok büyük beklentiler içinde olacağıma emin olabilirsin. | Open Subtitles | و لكني وعدت أن أمتلك توقعات عالية سخيفة لك في الصباح |
Bir şeyler yaptığımızda o beklentiler ile ne yapacağımızı etkin bir şekilde seçeriz. | TED | وعندما نفعل الأشياء، نختار دائمًا ما سنفعله مع هذه التوقعات. |
Erkekler için utanç birsürü kendiyle yarışan, çelişkili beklentiler değil. | TED | للرجال، العار ليس مجموعة من التوقعات المتضاربة والمتنافسة. |
diye sorduğunu anlattı. Yani yüksek beklentiler merak ve genç insanları meraklı olmaya itmekle ilgilidir. | TED | وبالتالي فإن التوقعات العالية تتعلق بالفضول وتشجع الشباب على أن يكونوا فضوليين. |
Bence birçok aile, insan cinselliğiyle ilgili bu yanlış bakış üzerinde temellenen gerçekçi olmayan beklentiler yüzünden parçalanıyor. | TED | أعتقد أن الكثير من الأسر مكسورة بسبب التوقعات الغير واقعية التي تستند إلى تلك النظرة الخاطئة للنشاط الجنسي البشري. |
İnsanların ağrılarını daha fazla azalttı. Çünkü beklentiler fizyolojimizi değiştirir. | TED | أزالت الألم من الناس بدرجة أكبر. لأن التوقعات تحدث تغييرًا بوظائف أجسادنا |
Gerçek uğultu tarihi bakışı yok sayar, ve atmosferdeki cesaret, beklentiler ve baskı. | TED | الطنين الحقيقي هو اهمال التحديق في الماضي، وكل المشاريع، وكل التوقعات والضغوطات. |
Hayatı boyunca insanın neler başarabileceği hakkında beklentiler hiç bu kadar yüksek olmamıştı. | TED | فلم تكن التوقعات لما يمكن للانسان تحقيقه في حياته مرتفعة الى هذا الحد يوما |
Aynen son kasetinde söylediğin gibi beklentiler, bir taraftan insana yol gösterebilir ama diğer taraftan da, hayal kırıklığına uğratabilir. | Open Subtitles | إنه نوعاً ما مثل ما قلتيه في شريطك الأخير, كيف ان من جهة.. التوقعات يمكن أن تُلهِمك, |
Bir gecelik. Her zamanki beklentiler olmayacak. | Open Subtitles | إنّها ليلة واحدة لا يُمكن الجزم بكُل التوقعات المعتادة. |
Genel Vali, beklentiler ve endişeler konusunda brifing verdi. | Open Subtitles | لقد اطلعني الحاكم العام على ما هي المخاوف وما هي التوقعات. |
Son dönemde "beklentiler" hakkında çok şeyler yazılıp çizildi. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الحديث حول التوقعات في الآونة الأخيرة |
Bazen şekillendirilmiş kültürel beklentiler bile ediniyoruz. | TED | فى بعض الأحيان لدينا حتى توقعات الثقافة الرسمية هذه. |
İş ortaklarımla yapabileceklerim ve yapabildiğim zaman çerçeveleri hakkında makul beklentiler belirledim. | TED | كنت قادرة على تحديد توقعات معقولة مع شركائي في العمل عن ما أستطيع فعله والإطار الزمني لفعله. |
Ördekler ve toplarla ilgili yaşamları boyunca oyuncak ördek ve toplara ekleyecekleri beklentiler edinirler. | TED | فيطورون توقعات حول البط والكرات فيتعرفون على خصائص البط المطاطية والكرات لبقية حياتهم. |
Vaktimiz bitti ancak senden insanlar üzerinde bıraktığın beklentiler hakkında düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | ينفذ منا الوقت، ولكني أريدك أن تفكر.. بتوقعات حول المكان الذي وضعوك به. |
Evlilik bu gibi düşük beklentiler olmadan da son derece zor bir şey. | Open Subtitles | الزواج صعب جدا بدون الحد الأدنى من الآمال |