"beni davet" - Traduction Turc en Arabe

    • دعاني
        
    • بدعوتي
        
    • دعتني
        
    • تدعوني
        
    • دعوتني
        
    • يدعوني
        
    • لي بالدخول
        
    • لي بالحضور
        
    • بدعوتى
        
    • دعوتك لي
        
    Bu hafta sonu Abe'le beysbola gideceğim. Bir bileti varmış ve beni davet etti. Open Subtitles سأذهب غدا لمشاهدة كرة القدم مع ايب هو لديه تذكره وقد دعاني
    Donna ve Michael gitikten bir kaç hafta sonrasıydı... ve Steven beni davet etti yeni bir albümü dinletmek için. Open Subtitles كان ذلك بعد عدة أسابيع من مغادرة كيلسو ودونا ستيفن دعاني لنستمع لاغنية جديدة
    Ve bir dahaki konuşmamda, TED eğer beni davet ederse, neden cebinizde cep telefonu TED وبعد ذلك في مؤتمر تيد القادم، اذا قمتم بدعوتي سيكون حول لماذا لا يجب علينا وضع هواتفنا المحمولة في جيوبنا.
    Hafta sonu için beni davet etti.Şu anda odasında üstünü değiştiriyor. Open Subtitles وقد دعتني هنا لعطلة نهاية الإسبوع إنها في غرفتها الآن، للتغيير
    İyi akşamlar, Bay Rhadini. beni davet etmeniz çok hoş. Open Subtitles مساء الخير سيد راديني من الجميل ان تدعوني
    Çünkü beni davet ettiğin ve sonradan iptal edilen büyük etkinlik için almıştım. Open Subtitles بسبب ذلك الحدث الكبير الذي دعوتني اليه و الذي تم الغاؤه بعد ذلك
    Mezuniyet balosuna gidemeyen kız, çünkü beni davet etmek aklının ucundan bile geçmedi. Open Subtitles الفتاة التي لم تذهب إلى الحفل العودة لأنه لم يخطر له ان يدعوني
    Başka bir partide tanışmıştık, Bu partiye beni davet etti Open Subtitles لقد تقابلنا في حفلة وقد دعاني الى هذه الحفلة
    Gurmeet şahsen düğün için beni davet etti. Open Subtitles شخص ما يُدعي جورميت دعاني شخصيآ على زواجك.
    Ne istersem onu yaparım. Henri beni davet etti. Ben kalıyorum. Open Subtitles .سأفعل كما أرغب هنري دعاني وسأبقى
    Ama elbette entelektüeller ve sanatçılara verdiği partisine beni davet etmez. Open Subtitles لكن بالطبع لا تقوم بدعوتي لحفلتها التي تمتليء بالأكادميين و و الفنانين.
    Ben de beni davet etmediğine inanamıyorum. Open Subtitles لا أستطيع التصديق حتى أنكِ لم تقومي بدعوتي
    Sanırım beni davet ettirmeyeceksin? Open Subtitles هل ينبغي ان لا افترض انك سوف تقوم بدعوتي للدخول ؟
    EZ: Oh, evet. Bu yaz aslında. Lomosonov fabrikasını Amerikalı bir şirket satın almış, beni davet ettiler. TED أوه، هذا الصيف في الواقع دعتني الشركة الأمريكية التي اشترت مصنع اللومونوسوف
    Demek istediğim, limon ve yemeğe beni davet etmesinin sebebi Zelanka'yı üzerime terfi ettirdiğini söylemek içinmiş. Open Subtitles أعني الليمون, والسبب الوحيد الذي دعتني من أجلة للعشاء أن تخبرني أنها قامت بترقية زيلنكا فوقي
    Çocuklar çok harikaydı. Üç farklı grup masalarına oturmam için beni davet ettiler. Open Subtitles الطلاب كانوا رائعين ثلاثه مجموعات دعتني للجلوس معها
    beni davet etmediğine inanamıyorum, oysa ki arabanın üzerindeki şeritleri ben boyamıştım. Open Subtitles لاأستطيع التصديق بأنك لم تدعوني إلى حفلتك خاصة بعد طلائي لسيارتك بتلك الألوان الرائعة
    Ne bu gün ne de yarın, belki düğünlerinizde. eğer beni davet etmeyi hatırlarsanız. Open Subtitles ليس اليوم ولا غدا بل بعد عدة سنين ربما في يوم زفافكم هذا اذا تذكرتم ان تدعوني
    beni davet ediyorsan, domuz ağılımı da davet etmelisin. Open Subtitles حسنا إذا دعوتني للقدوم يجب ان تدعي جانبي السيء كذلك
    Bir seyler karistiriyorlar ve beni davet etmediler. Open Subtitles هناكَ عمل يقومون به ولم يدعوني اشترك فيه
    Burada olmaktan çok mutluyum. beni davet ettiğiniz için de minnettarım. Open Subtitles متحمّس لوجودي هنا و ممتن جداً لسماحكما لي بالحضور
    - Hayır, artık beni davet etmiyor. Open Subtitles -لا ، إنه لن يقوم بدعوتى بعد الآن
    Bir adam bulduğun için çok mutluyum ve bu akşamın bir parçası olmam için beni davet ettiğin için teşekkürler. Open Subtitles وأشكرك على دعوتك لي لأكون جزءاً من هذا، هذه الليلة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus