Ergenlik çağının enerjisi... ve sonunda... ailede trajik bir ölüm. | Open Subtitles | رشة متمرّد مراهق وأخير لكن ليس أقلّ موت مأساوي للعائلة |
Ergenlik çağının enerjisi... ve sonunda... ailede trajik bir ölüm. | Open Subtitles | رشة متمرّد مراهق وأخير لكن ليس أقلّ موت مأساوي للعائلة |
Özür dilerim, beyefendi, bunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu söylediler. | Open Subtitles | أنا آسفة يا سيدي لأن أقول أنها مسألة حياة أو موت |
Bu yüzden sana hak ettiğinden daha onurlu bir ölüm bahşediyorum. | Open Subtitles | هذا هو السبب في اكثر من الموت بشرف اكثر مما تستحق |
Özür dilerim, beyefendi, bunun bir ölüm kalım meselesi olduğunu söylediler. | Open Subtitles | آسفه يا سيدى ، لقد قالوا إنها مسألة حياه أو موت |
Öyleyse o gün hayatımı kurtaran kişi Jealous ismindeki bir ölüm Meleğiydi. | Open Subtitles | إذاً كان هناك إله موت اسمه جيليوس هو من أنقذني من قبل |
Hiç böyle bir ölüm görmedim. Akciğerleri su dolu, boğuldu. | Open Subtitles | لم أرى موت بهذا الشكل رئتاه ممتلئتان بالماء, لقد غَرِقَ |
Albayım, bütün saygımla söylüyorum, yeni jet tam bir ölüm kapanı. | Open Subtitles | أيها العقيد، مع كلّ احتراماتي تلك الطائرة الجديدة هي شرك موت |
Yeni Kira'ya karşı çıkan bir ölüm Defteri sahibi tarafından öldürülmüş. | Open Subtitles | لقد قتلت من قبل مالك مذكرة موت اخر يعارض كيرا الجديد. |
Tünelin sonundaki ışığı gördüğünüz yakın ölüm deneyimi gibi olurdu bu, ama tabii tam bir ölüm deneyimi. | TED | سيكون ذالك تجربة مشابهة للحظة الإقتراب من الموت حيث ترون النور عند نهاية النفق، إلا أنها تجربة موت كاملة. |
Elissa'nın bana sorduğu ilk soru gerçekten de bir ölüm kalım sorusuydu. | TED | السؤال الذي طرحته إليسا، كان بالفعل مسألة حياة أو موت. |
Bu bir ölüm kalım meselesi. | Open Subtitles | . لكن هذه مسألة حياة أو موت ماذا يهم غير ذلك ؟ |
Onu İncilleri sayıyorlar, bana göreyse ondalıklı sayılardan oluşan bir ölüm fermanı. | Open Subtitles | سمه الإنجيل و لكنه فى الحقيقة مذكرة موت مع نقاط عشرية |
Para önemli değil. Bu bir ölüm kalım meselesi. | Open Subtitles | النقود لا تعني شيئا هذه مسالة حياة او موت |
Ben; olay tamamen cehaletten kaynaklandığı için bunu önemli bir ölüm yüzü olarak görüyorum. | Open Subtitles | ل العثور على هذا أن يكون وجها غير مألوف ولا سيما من الموت, ل وقوع الحادث من خلال مجموع الجهل. |
Yani diyoruz ki, uzun, yavaş ve acılı bir ölüm olan çimentonun derisini yakmasının devam etmesini tercih ederiz. | Open Subtitles | لذا تقولون أنه من الأفضل أن نراه يموت موتاً بطيئاً و مؤلماً بينما الألكاين في الأسمنت يتابع حرق جلده؟ |
Şimdi, en nihayetinde, doğrulanmış tek bir ölüm olayı var, o da bizzat Bay Carter'ın kendisi. | Open Subtitles | الآن، في نهاية الأمر لم يكن هناك سوى حالة وفاة واحدة و كان ذلك، السيد كارتر نفسه |
Ne korkunç bir ölüm! | Open Subtitles | يالها من ميتة مريعه |
Bu olaydan sonra, Perry ve ben her şeyi ayarladık doğal bir ölüm gibi görünmesi için. | Open Subtitles | بعد ما حدث, قمت انا و بيرى بترتيب كل شئ حتى يظهر وكأنه مات موتة طبيعية |
Kırmızı kovboy çizmesi, bileklik. Belli bir ölüm sebebi yok. | Open Subtitles | خذاء رعاة بقر احمر ، الاسوارة لا سبب واضح للوفاة |
Pek ağırbaşlı bir ölüm değil ha ne dersin? | Open Subtitles | ليست طريقة كريمة لنهاية حياة أنسان ألا تعتقد هذا ؟ |
Hastalık yüzünden yavaş ve sancılı bir ölüm mü yoksa hayatının aşkını hastalıktan yavaş ve sancılı bir şekilde ölürken izlemek mi? | Open Subtitles | موتٌ بطيء بواسطة المرض, او ان تشاهدي حبيب حياتكِ يموتُ موتاً بطيئاً بواسطة مرض ؟ |
Tek soru şu, hızlı bir ölüm mü olacak, acılı mı? | Open Subtitles | السؤال الوحيد هو، هل ستجعلها ميتة هادئة أم مؤلمة؟ |
Hızlı bir ölüm olmuş, bir dakikadan az sürede kanaması olup bitmiş. | Open Subtitles | لقد كان موتا سريعا نزف دمه في أقل من دقيقة |
O durdurulamaz bir ölüm makinesidir. O ölmedi. | Open Subtitles | هوآلة قتل لا يمكن ردعها لم يمت |
İşe yaramazsa, fena bir ölüm kapanı oluşturursunuz. | Open Subtitles | إذا لم يحدث ذلك، يمكنك إنشاء جحيم واحد من فخ الموت |
Öyle kahramanca bir ölüm seni beklemiyor. | Open Subtitles | ولكنك لن تحظى بموت بطوليّ أيضاً! |