Bu onun bir fotoğrafı ve bu fotoğrafı gördüğünüzde, başka bir çağdan birisini görürsünüz. | TED | هذه صورة له ، اذا أمعنت النظر إلى الصورة، سوف ترى شخصا من عصرٍ مختلفٍ. |
İki haftadır çalışıyoruz, tek bir fotoğrafı bile yok. | Open Subtitles | إننا نعمل منذ أسبوعين على قضيته ولا نملك حتى صورة له |
Bu gördüğünüz annemin bir fotoğrafı ve geçenlerde kendine bir Facebook hesabı açtı. | TED | هذه صورة لأمي لقد أنشئت حديثا حساب الفيسبوك الخاص بها |
- Robert De Niro. Sen ve Robert De Niro'nun güzel bir fotoğrafı. | Open Subtitles | انها صورة رائعه لك انت وروبرت دي نيرو |
Evet, ordu dosyasında Leo öldükten sonra onun gazi nişanını alırken çekilmiş bir fotoğrafı bile var. | Open Subtitles | أجل، حتى أنَّ هنالك صورة لها في ملف الجيش، وهي تحصل على ميدالية تكريمية لجهوده بعد موته |
Ama o zamana kadar, yanımdan hiç ayırmadığım bir fotoğrafı var. | Open Subtitles | و لكن حتى هذا الحين هناك صورة واحدة تظل معى طوال الوقت |
Kendisine ait elimizde bir fotoğrafı yok ama bildiklerimizi aktaralım. | Open Subtitles | ،ليس لدينا صورة له بعد ولكن هذا ما نعرفه |
Deli gömleğiyle çekilmiş bir fotoğrafı da var mı? | Open Subtitles | هل لديك صورة له بسترة مربوطة ؟ ؟ |
O ve annesinin bir fotoğrafı olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | أخمّن أنّها كانت صورة له ولأمّه. |
İşte, bak. Elimde artık bir fotoğrafı var. | Open Subtitles | إليكِ ، إنظرِ ،أحمل صورة له الآن |
Elimizde, hırsızlıklarından birinden kaçarken çekilmiş bir fotoğrafı var... | Open Subtitles | لدينا صورة له و هو يفرّ بعد إحدى سرقاته،لكنها... |
Buralarda bir fotoğrafı olmalı. | Open Subtitles | وأعتقد أنه لدي صورة له في مكان ما |
İşte Derek'in bir fotoğrafı, sen bakıcınla birlikteyken. | TED | هذه صورة لدِيرِيكْ وقد كبر قليلا، عندما كُنْتَ برفقة حاضنتك. |
Mark Whitacre ve ailesinin bir fotoğrafı. | Open Subtitles | انها صورة مارك وايتكر وعائلته |
Oğlumuz William'ın bir fotoğrafı. | Open Subtitles | انها صورة لابننا، وليام. |
Buralarda bir yerde bikinili bir fotoğrafı var mı? | Open Subtitles | لا بأسَ بها؟ هل هناكَ صورة لها في لباس السباحة هنا؟ |
Bende bir fotoğrafı var. | Open Subtitles | إنّه تقريباً بحجم خنزير صغير لديَ صورة لها. |
-Babasının tek bir fotoğrafı bile yoktu. | Open Subtitles | لا توجد صورة واحدة لوالدها في غرفتها إن كان ذلك قصدك |
Haley'nin ter ve pislik içinde, suçlular gibi çöp toplarken çekilmiş bir fotoğrafı. | Open Subtitles | صورة واحدة لـ هايلي,قذرة و متعرقة تلتقط القمامة كالمجرمين |
Karımın bir fotoğrafı, ehliyetim. Nüfus cüzdanım. | Open Subtitles | صورة لزوجتي وبطاقتي الشخصية ورخصة القيادة |
Bu sadece Nenetlerin bir fotoğrafı" dedim. Dedi ki "Hayır, bak, yakından bak, onun gözlerindesin." | TED | قلت:"ماذا تعنين بانني في عيونه؟" "إنها مجرد صورة لرجل النانيف". |