Daha sakin bir hayatın olsaydı bu kadar ölçüsüz olmazdın. | Open Subtitles | لو كان لديك حياة أكثر أمناً فلن تكون مبالغ جدا. |
Neden bir şeyler aradığını bile bilmiyorum, harika bir hayatın var... | Open Subtitles | أنا لا أعرف لمَ تبحث عن أي شيء لديك حياة مثالية.. |
Ama bambaşka bir hayatın olduğunu öğrendiğim anda ucuz atlatmışım dedim. | Open Subtitles | ولكن عندما علمت أنك تعيش حياة مزدوجة لقد أدركت أني تلقيت طلقة |
Yüce Tanrım, be adam sen gerçekten bir hayatın olabileceğini... | Open Subtitles | حقا يا رجل هل تعتقد ان يمكنك الحصول على حياة |
Biz bu kelimeleri bir şeyi savunarak geçirilmiş bir hayatın bel kemiği olarak kullanırız. | Open Subtitles | نستخدم هذه الكلمات كالعمود الفقري لحياة هدفها حماية شئ |
Ve bu şekilde keyifli bir hayatın geliştirilebileceğini gösterebiliriz. | TED | و يمكننا بتلك الطريقة أن نبيّن أن الحياة السعيدة قد تحسنت. |
Amerika'da güzel bir eğitim aldın, orada güzel bir hayatın var, bizim için ne yapacaksın? | TED | لديك تعليم جيد من أمريكا لديك حياة جيدة في أمريكا، ما الذي ستفعله من اجلنا؟ |
Meşgul geçen bir hayatın var. Masaya akşam yemeğini hazırlamalısın. | TED | لديك حياة مزدحمة. وعليك وضع العشاء على الطاولة. |
bir hayatın var. Aşık oldun. Planlar yaptın. | Open Subtitles | لديك حياة وأنت واقع في الحب وتضع الخطط ولديك تخيلات |
Yani buraya geri gelmene ve yaptıklarına minnettarım... ama telefonun hiç susmamasını göz önüne alırsak... geri dönmen gereken çok meşgul ve mutlu olduğun bir hayatın var. | Open Subtitles | اعني, اني اقدر عودتك, وكل شيء لكن واضح من هاتفك الذي استمر بالرنين لديك حياة حافلة ورائعة جداً, لتعودي إليها |
Bu halinden önce bir hayatın olduğunu öğrenmek güzel. | Open Subtitles | فقط انه من الجيد معرفة ان لديك حياة من قبل هذا |
Ve birden hiç düşünmediğin bir hayatın olur. | Open Subtitles | وفجأة تعيش حياة لم تعتقد ابداً انك ستعيشها |
Milyonlarca yaşam seçsen de bir hayatın bile olmayabilir. | Open Subtitles | أقصد, أتعلم يمكنك أن تبحث بين مليون حياة و أبداً لا تحصل على حياة خاصة بك |
Artık miskin bir hayatın sırlarını öğrenme vaktin geldi, küçük kardeşim. | Open Subtitles | انها تتعلق بالزمن اخي الصغير ، هكذا تتعلم الاسرار لحياة سهلة وجميلة |
Böyle bir hayatın yaşamaya değer olmadığını söylemek, diğer felçlileri gücendirecekse de, bunu anlarım. | Open Subtitles | يمكنني أن أفهم إحساس الآخرين بالإساءة عندما أقول أن الحياة هكذا لا تستحق العيش |
Ve dürüst olmaya başlıyorsun. Ve normal bir hayatın oluyor. Ve bu, normal olmaktan farklı. | Open Subtitles | وستعيد وتزيد ، وستقول أن حياتك تغيرت وأنك أصبحت طبيعياً |
Roman bittikten sonra bir hayatın olduğuna inanan bir çocuk. | Open Subtitles | الطفلة التي تظن أن هناك حياة بعد نهاية رواية |
Sanırım çok zor bir hayatın oldu. | Open Subtitles | أعتقد بأنكِ عشت حياة صعبة جدا. |
Değişebilecek bir hayatın yoksa, oyun seni değiştirmez, değil mi? | Open Subtitles | إن اللعبة يمكنها فقط أن تغيرك إذا كانت حياتك تحتاج للتغيير |
Burada bir hayatın var zaten. Seni önemseyen insanlar var. | Open Subtitles | أنت لديكَ حياة هنا، لديكَ أُناس يهتمون بشأنِك |
Teknik olarak doğru değil, çünkü senin bir hayatın yok. | Open Subtitles | حسناً، هذا غير صحيح تقنياً لأنه ليست لديكِ حياة أصلاً |
Olağanüstü bir kariyerin eşiğindeydim, olağanüstü bir hayatın. | Open Subtitles | كُنتُ على أعتابِ مِهنةٍ رائِعة و حياةٍ رائِعة |
Şu çantanın yerini söyle bize yeni bir hayatın olsun. | Open Subtitles | اخبرنا أين تلك الحقيبة؟ وتستطيع حينها أن تعيش حياةً جديدة |
Burada çürüyüp gidecek kadar uzun bir hayatın olacağından emin olacağım. | Open Subtitles | سأعمل على أن تعيشي حياة طويلة لتتعفني هنا. |
Şu andan itibaren çok farklı bir hayatın olacak ama istediğinin bu olduğundan emin misin? | Open Subtitles | ستحظسن بحياة مختلفة تماماً من الحياة التي حظيت بها |